Güncelleme Tarihi:
SİSTEMATİK ENGELLEME
“Yaptığımız girişimler Avrupa’da sistematik engelleme ile karşı karşıya. Biz daha önce Avrupa’nın her tarafında bu tür toplantıları yaptık. Avrupa’da aşırı sağla mücadele için aşırı sağ söylemi kullanırsanız sonuç olarak aşırı sağ yükselir.
Birlikte, hassas ve etkin bir politika yürütmeli. Bu geçiştirilir ve göz yumulursa AB açısından siyasi birlik olmaktan bahsedilemez. Hollanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni açık bir biçimde ihlal etmiştir. Tüm ülkeleri bu açık ihlale karşı göreve davet ediyoruz.
RASYONEL DÜŞÜNMELİYİZ
Yapılanlar karşısında mutlaka müeyyideler olacaktır. ‘Tansiyonu düşürün’ demek yetmez. Bunun nereden kaynaklandığını bulup AB yetkilileri gereğini yapmalılar. Böyle bir konuda tarafsız kalınamaz. Türkiye gereğini yapacaktır. AB, Avrupa Konseyi ilkeleri çerçevesinde bu olayları kınamalı, bu olaylara karşı dışlayıcı yaklaşım sergilemeli.
(AB ile ilişkilerİ askıya alma, Almanya’nın İncirlik’teki askerlerini gönderme talepleri) Türkiye’nin milli gururunu, onurunu inciten her yaklaşıma karşı gereken cevabı vereceğiz. Ama milli çıkarımızla ilgili de dengeyi gözeteceğiz. Rasyonel düşünmeliyiz. Bunun karşılığı verilecektir, bunun üzerine çalışılacaktır, zaten notalar verildi. Bizim için esas olan Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarlarıdır. Aşırı sağ ve ırkçılar AB ile Türkiye’nin kopuş yaşamasını istiyor. Avrupalı olmayan bazı rakipler de bu kopuşu uygun bulup destekleyici duruma geçebiliyor.
HOLLANDA GİBİ YANIT OLMAZ
Milli onurumuzu koruyacak adımlar atmamız lazım. Hollanda’nın yaptığına Hollanda gibi cevap versek, Türkiye Cumhuriyeti’ni alt lige düşürürüz. Biz bunu yapmayız. Haklıyken haksız yere düşersin. Büyükelçinin gelmesini istemediğimizi söyledik, nota verdik, özür beklentimizi illettik. Oradaki vatandaşlarımızın hukukunu korumaya mecburuz. Ama bir korku ile de hareket edemeyiz. Milli onurumuzu inciten bir şey karşılıksız kalmaz, milli çıkarlarımızı gözetecek duyarlılık içinde de hareket ederiz.
(Nasıl karşılık verilecek, geri kabul anlaşması, sığınmacılar...) Geri kabul, vize serbestisi ve mali yardımlar tek bir paket. Bana soran muhataplarıma, ‘Bizim şu anda anlaşmaya uyma yükümlülüğümüz yok’ diyorum. Ama insani sebeplerden yapıyoruz. Türkiye bir anlamda insanlığın namusunu kurtarıyor. Karadan geçişler konusunda Türkiye bence bu durumu yeniden değerlendirmelidir.
(AB çatırdıyor mu, aşırı sağa teslim AB siyaseti mi?) Değerler Avrupası’nı korumanın önemi ortaya çıkmıştır. Değerler Avrupası olmazsa Hollanda’daki gibi hükümetlerin Avrupa’da sahne almasıdır; bu dünya için kötüdür, Türkiye’nin milli çıkarları için kötüdür, Balkanlardaki barışın korunması, Müslüman varlık için de kötü sonuçları olacaktır. Şu anda birlik politikasını tehdit eden şey ırkçılar, faşistler. Erdoğan karşıtlığının altında Avrupa değerlerini yok etmek var.
(Johannes HaHn’ın mali yardımların kısmen durdurulduğunda ilişkin açıklaması oldu mu?) Arkadaşların sormasını istedim, gelen haber, söylemediği yönünde. Müsteşarımız da görüştü, söylenmediği söylendi.
Bir diğer konu da şu, Türkiye de yağmur yağsa, yorum yapan raportör var. Kati Piri kayıp. Bir yorumunu görmedim.
söylemi eleştiriyorlar
Birlik bu şekilde yoluna devam edemez. 2017’yi beklemek lazım. Türkiye için yeni imkân ve pozisyonlar ortaya çıkacaktır. 2017 dünya düzeninin değiştiği bir yıl, dönüm noktalarından bir tanesi gibi görünüyor. Etrafımızdaki meydan okumalar artıyor, geleneksel ittifaklar değişiyor, bu noktada gemiyi en istikrarlı nasıl yüzdürürüz; ‘Türkiye-AB ilişkileri sona erdi’ yaklaşımı erken ve yanlıştır.
(Evet çıkarsa) Herkes pozisyonunu ona göre alır. Bazı ülkeler, Türkiye ile normal koşullarda yürütemedikleri rekabeti, Türkiye’de siyasi krizleri tetikleyerek yürütmeye çalışıyorlar.
(Türkiye’nin aşırı söylemlerden kaçınması, AB Komiseri’nin açıklaması) Son derece apolitik yaklaşım. Türkiye hukuka uyan taraftır, uymayan taraf Hollanda’dır.
(Nazi demediniz) Söylemle ilgili bir tercihim yok, bunlara söyleyince biyolojik katliamı algılıyorlar. Biz onları uyarıyoruz. Uygulamanın kendisinden dehşete düşmeleri gerekirken, sadece söylemi eleştiriyorlar.”