Avrupa'nın tahıl ambarı Fransa kuraklıktan kırılıyor
Güncelleme Tarihi:
Avrupa’nın en önemli tarım ülkesi Fransa’da yaşanan kuraklık dolayısıyla tahıl üreticileri çok zor durumda. Çiftçiler yağmur beklerken, satıcılar fiyatların daha ne kadar yükseleceğini sorguluyor.
Fransa Meteoroloji Dairesi’nden bugün yapılan açıklamada “Kuzey ve Orta Avrupa’da, Mart ve Nisan aylarında ciddi bir yağış eksikliği olduğu” belirtildi. Bazı bölgelerin, bu yıl, normalin yüzde 40’ından da az yağış aldığı ifade edildi.
Fransa Çevre Bakanı Nathalie Kosciusko-Morizet’nin hafta başında yaptığı “bir kriz içindeyiz” açıklaması yaşanan sıkıntının boyutlarını net bir şekilde ortaya koymuştu. Kosciusko-Morizet, Çarşamba günü de devlet dairelerinin üçte birinin su tüketimine kısıtlamalar getirmişti.
FRANSA KURAKLIKTAN KIRILIYOR / FOTO GALERİ
Tahıl üreticileri ise kuraklığın özellikle buğday üretimine ağır darbe vurduğunu ifade etti. Fransa’nın buğday üretiminin bu yıl yüzde 11.5 azalarak 31.7 milyon tona düştüğü ifade edildi. Tüccarlar ise 2010-2011 sezonundaki 35.6 milyon tonluk üretimden sonra bu yıl en fazla 34 milyon tonluk mahsul beklendiğini ifade etti.
Haziran ayında da yağış olmaması halinde daha da kötüleşmesi beklenen kuraklık, Fransa’nın en büyük alıcıları arasında bulunan Kuzey ve Batı Afrika ülkelerinde de endişeye yol açtı.
Avrupa’nın en büyük ikinci buğday üreticisi olan Almanya’da da üretim tahminleri yüzde 7.2 düşürülerek 22.31 milyon tona çekildi.
Almanya’nın en büyük un üreticisi olan VK Mühlen’den yapılan açıklamada, “Almanya’da sürmekte olan kuraklık dolayısıyla mahsul beklentilerimizi hem miktar hem de kalite bazında düşürdük. Buğdayın ve dolayısıyla unun fiyatı düşmeyecek” dedi.
Öte yandan uzmanlar ABD’nin tarım üretiminde önde gelen Teksas, Kansas ve Oklahoma gibi eyaletlerinde de ilkbaharın normalden daha sıcak ve kurak geçtiğini, bunun da endişeleri artırdığını belirtti. Bu durum akıllara 2010 yazında Rusya ve Ukrayna’da görülen yaz kuraklığının yarattığı gıda sıkıntısını getirdi.
Artan gıda fiyatları Mısır ve Tunus gibi ülkelerde özellikle dar gelirlilerin altından kalkamayacağı bir noktaya ulaşmış ve bugün Arap baharı olarak bilinen halk ayaklanmalarının da tetikleyici faktörü olmuştu.