Güncelleme Tarihi:
Açılışı 1967 yılında gerçekleştirilen ve son yıllarda bakımsız ve fiziki açıdan yetersiz bir şekilde hizmet vermeye çalışan cezaevi, yeni inşa edilen Silivri'deki Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne taşınacak.
Bayrampaşa Cezaevi Müdürü Bahtışen Er, 1967 yılında 1210 kapasite ile açılan cezaevinin bir süre sonra bazı atölyelerin koğuşa döndürülmesiyle 1760'a çıkarıldığını anlatarak, cezaevinde şu anda yaklaşık 4 bin 200 civarında tutuklu ve hükümlü bulunduğunu bildirdi.
Er, zaman zaman çeşitli isyanların yaşandığı Bayrampaşa Cezaevi'ne sadece İstanbul değil, Marmara bölgesinin genelinden tutuklular geldiğini ifade ederek, “Yakın bir zamanda Silivri'de yapılan kampüse taşınacağız. Nisan Mayıs aylarında büyük bir ihtimalle olması bekleniyor” dedi.
Şu anda bir taşınma hazırlığı içinde olunmadığını, çünkü Silivri'deki kampüs inşaatının bitmesinin beklendiğini dile getiren Er, şunları kaydetti:
“Bu ceazevinin tamamı Silivri'ye gidecek. Burası koğuş sistemi. Artık Türkiye'de koğuş sistemi hemen hemen kalmadı gibi. Buca ile biz varız. Her 2 koğuş bir havalandırmaya çıktığı için gündüzleri 100 kişinin altında havalandırmamız yok. Bunun dışında fiziki altyapımız, mevcut çoğaldıkça, her şey sıkıntı oluyor.”
Er, 7 yıldır bu cezaevinde görev yaptığını dile getirerek, kamuoyu tarafından tanınan birçok kişinin bu cezaevinde kalıp çıktığını anımsattı.
Bayrampaşa Cezaevi'nde kalanları topluma kazandırmak, bir meslek veya beceri kazanmalarını sağlamak için çeşitli faaliyetler yapıldığını anlatan Er, demir ve marangoz atölyelerinin Silivri'ye taşındığı için şu anda faal olmadığını ifade etti. Bahtışen Er, “Tutuklu ve hükümlüyü 1 saat bile olsa koğuşundan dışarıya çıkarıp farklı ortamlara taşıyabilmek, onların belki birkaç gün daha motive olmalarını sağlıyor” diye konuştu.
Sinema ve tiyatro gösterileri, bilgi yarışmaları, spor karşılaşmaları badmington, voleybol gibi spor karşılaşmaları, kütüphane faaliyetleri, kalorifercilik, aşçılık, berbercilik, boya badana gibi kursların sürekli yapılan faaliyet ve etkinlikler olduğunu ifade eden Bahtışen Er, Marmara bölgesinin hukuk mahkemelerinin dava dosyalarının Bayrampaşa Cezaevi'nde imal edildiğini vurguladı.
Er, cezaevi bünyesinde bulunan cilt atölyesi ve bakırcılık fırında da çok etkin çalışmalar yapıldığını dile getirerek, “Amaç, hem kişiyi topluma kazandırmak, yarınını garanti altına almak hem de buradaki boş vaktini işe sanata yönelik olarak çalışarak geçirmesini sağlamak” dedi.
TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERE 2 SOSYAL HİZMET UZMANI
Bayrampaşa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 5 yıldır görev yapan Sosyal Hizmet Uzmanı Nilüfer Yılmaz da, ceza evinde toplam 2 sosyal hizmet uzmanı olarak 4200 civarında tutuklu ve hükümlüye hizmet vermeye çalıştıklarını belirterek, “Biz daha çok hükümlü ve tutukluları sosyal açıdan iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu.
Yılmaz, bu amaçla sürekli olarak konser, tiyatro ve sinema gösterimi gibi sosyal ve kültürel faaliyetler ile eğitici seminer ve konferanslar düzenlediklerini belirterek, tutuklu ve hükümlülerin aileleriyle de çalıştıklarını kaydetti.
Tutuklu veya hükümlülerle bireysel görüşmeler de yaptıklarını, bu konuda çok talep geldiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
“Genelde ailevi nedenlerden dolayı görüşmek istiyorlar. Psikolog arkadaşlarımız ruhsal, biz de sosyal iyileştirme yapıyoruz. Burada kalan tutuklu ve hükümlülerin psikolojik rahatsızlıkların kökeninde sosyal adaptasyonda bozukluk veya sosyal rahatsızlık yattığı için bir şekilde durumlarını iyileştirmeye çalışıyoruz. Bunlar en önemli olanı aile ile ilgili olanlar. Herhangi bir suçtan geldiği zaman ailesi dışarıda ekonomik anlamda yoksun, babasız kalmış oluyor. Ailenin kriz dönemini atlatması için aileyle de görüşüyor ve aileye bulunduğu ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına yönlendiriyoruz. Eğer eş çocuklarına bakacak durumda değilse ya da ortada bir eş yoksa onlara sahip çıkarak sosyal hizmet yuvalarına yönlendirilmesi gibi çalışmalar yapıyoruz.”
Nilüfer Yılmaz, cezaevine getirilen tutuklularla ilk 3 gün içinde mutlaka bir ön görüşme yaptıklarını ve bu görüşmede onlara cezaevinin kurallarını, katılabileceği etkinlikleri, haklarını anlattıklarını söyledi.
Son olarak “Bayrampaşa Yıldızını Arıyor” adlı Türk Halk Müziği dalında şarkı yarışması organize ettiklerini, yarışmaya katılan 200 tutukludan 19'unun finale kaldığını dile getiren Yılmaz, finale kalan her tutuklunun açık görüşe uygun ailesinden 3 er kişi izleyici olarak katılacağını kaydetti.
Yılmaz, 2 sosyal hizmet uzmanının bu kadar çok tutuklu ve hükümlüye hizmet vermekte zorlandıklarını kaydederek, sosyal hizmet uzmanlarının sayısının artması halinde verilecek hizmetin kalitesinin de yükseleceğini ve daha çok kişiye ulaşılabileceğini anlatta. Nilüfer Yılmaz, “Cezaevinde 5 senem bitti. Bugüne kadar tutuklu ve hükümlülerden gelen herhangi bir saygısızlık karşılamadım. Gayet saygılılar, hareketleri ve tavırları ölçülü” dedi.
CEZAEVİNDEN İNSAN MANZARALARI
Mutfakta çalışan tutuklu Cengiz Öztaş, yaklaşık 6 aydır cezaevinde bulunduğunu belirterek, mutfakta yemek ve genel anlamda her şey ile ilgilendiğini söyledi.
“Postabaşı” tabir edilen görevi gönüllü olarak yaptığını ifade eden Öztaş, her gün 6 bin 500- 7 bin kişiye yemek çıkarıldığını, öğle yemeğinden 45 dakika sonra akşam yemeği hazırlıklarına başladıklarını anlattı. Öztaş, “İnsanlar ıslah olmak istiyorsa, cezaevinde ona uygun adımlar atmak zorunda. Yani ıslah olacak gelir burada çalışır ve kendini hazırlar. Koğuşumuz 80 kişilik, diğer koğuşlar 150-180 kişiye kadar çıkan koğuşlarımız var. Aşırı derecede bir yığılma var” diye konuştu.
Cezaevinin fırınında ustabaşı olarak çalışan tutuklu Selahattin Çelik de, 35 senedir fırıncı ve ekmek ustası olduğunu belirterek, “Bu benim mesleğim, burada da gönüllü olarak çalışıyorum. Her gün 50 torba un ile günde 15-16 bin ekmek çıkarıyoruz. Maaş alıyorum, sigortam da var” dedi.
Hükümlü Gökçehan Bal da, hüküm giydiğini ve başka bir cezaevine sevk beklediğini ifade ederek, “Burası uygun ama kapasite dolu, yerlerde yatanlar var. İnşallah Silivri'ye gideriz, orada rahat ederiz” diye konuştu. Bal, cezaevinde geçen bir gününü şöyle anlattı:
“Bizim koğuş 92 kişi. Her sabah sayım vakti olan saat 08.00'da kalkıyoruz. Kahvaltımızı ediyoruz ve ardından yürüyüş yapıyoruz. Öğleyin saat 13.00-14.00 arası voleybol veya futbol oynuyoruz. Akşam televizyon izliyoruz. Yatış saatimiz 24.00 gibi. O saatten sonra sigara içilmiyor.”
B12 koğuşunda kalan Kenan Şirin, 30 aydır tutuklu olduğunu, 15 aydır Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunduğunu belirterek, kahvaltı, yürüyüş, çarşamba ve cumartesi günleri spor yaparak, kitap okuyarak günlerini geçirdiklerini söyledi. Şirin, “Koğuşumuzda yerde yatanlar var. 2 ay içinde taşınacağımız söyleniyor ama burası ortak alan olduğu için daha iyi. F tipleri aşırı derecede sıkıcı. Burasını tercih ediyoruz” diye konuştu.
Tutuklu Hakan Güven, “Burada kapasitesinin üzerinde yoğunluk var. Artık nefeslerimiz bile birbirine karışıyor. 80-90 kişinin 150-200 metre karelik bir alanda beraber kalması insan anatomisine uygun değildir. Kalabalık oluşu en büyük rahatsızlığımız” dedi.
ÇOCUKLARININ ANNESİNİN ÖLÜM HABERİNİ ALDI
Davutpaşa'daki patlamada 3 çocuğunun annesi eski eşi Semra Bakkal'ı kaybeden Hikmet Günalan ise patlamayı ve eski eşinin öldüğünü 5 aydır tutuklu bulunduğu cezaevinde televizyondan öğrendiğini söyledi.
Boşanmalarına rağmen yine de birlikte olduklarını, eski eşinini, kendisi cezaevine girdikten sonra Davutpaşa'da cımbızcı olarak çalışmaya başladığını belirten Günalan, o gün yaşadıklarını ve duygularını şöyle anlattı:
“Patlamayı ve öldüğünü televizyondan öğrendim. Saat 09.30'da televizyonda patlamayı duyunca içime bir ateş düştü. Canım çok sıkıldı Duvarlar üstüme gelmeye başladı. Öldüğünü hissettim o an. Kendisini önce Bayrampaşa Devlet Hastanesine getirmişler. Yaralı gelmiş yaşıyormuş. Saat 12.00-13.00 kadar haber alamayınca çıldırdım. Sonra yine televizyondan, öldüğünü öğrendim.”
Çocukları Ebru (14), Berna'nın (12) ve Erdem'e (11) şu anda anneannelerinin baktığını, ancak cezaevinden çıktıktan sonra çocuklarını yanına alacağını ve birlikte yaşayacaklarını ifade eden Günalan, “Son duruşmamda çocuklarımla görüşemedim. Ama arkamda duruyorlardı” diye konuştu.
SİLİVRİ, AVRUPA'NIN EN BÜYÜĞÜ
Silivri'de, uluslararası standartlara uygun olarak yapılan 1 adet açık ve 8 adet “L tipi” kapalı cezaevi olmak üzere 9 ceza infaz kurumundan oluşan “Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi”, Avrupa'nın en büyük cezaevi olma özelliğini taşıyor.
Silivri'deki yerleşke, en son teknolojik donanım, azami güvenlik, engelli hükümlüler için oluşturulan odaları ve 11 bin 16 kişilik kapasitesiyle dikkat çekiyor.
Modern ve hijyenik koşulların tam olarak sağlandığı mutfağı ve günde 30 bin ekmek çıkarabilecek kapasitedeki ekmek fırını, çamaşırhanesi, bulaşıkhanesi olan yerleşkede, açık görüş yerlerinde çocuklar için oyun parkları da bulunuyor.
Her biri bin 333 kişi kapasiteli olan L tipi kapalı ceza evlerinde 61 adet 21 kişilik, 40 adet tek kişilik, 4 adet de 3 kişilik birim bulunuyor.
“F tipi” yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarında kalması gerekmeyen tutuklu ve hükümlülerin için planlanan “L tipi” kapalı ceza evlerinin her birinde, her ihtimale karşı 52 kişi kapasiteli yüksek güvenlikli bölüm de yer alıyor.
Toplam 11 bin 16 kişi kapasiteli olarak planlanan yerleşkede, 8 L tipi ceza evinde 2'şer açık ve bir kapalı spor alanı, konferans salonu, kütüphane, derslikler ve iş atölyeleri bulunuyor.
GÖZ BİYOMETRİSİ TARAMALI GÜVENLİK
Yerleşkede yeni bir teknoloji olan “göz biyometrisi taraması” kullanılacak, böylece izinsiz giriş ve çıkışlar engellenmiş olacak. Ziyaret ve personele yönelik uygulama içeri giriş ve çıkışlarda yapılacak.
Kişi ve eşya giriş çıkışları sırasında duyarlı kapı ve her türlü eşyanın detaylarının görülebildiği yüksek duyarlı X-Ray cihazları da kullanılarak güvenlik sağlanacak. 2 ayrı monitöre bağlı olarak çalışan ve eşyayı yakından gösterme imkanı sağlayan X-Ray sistemi sayesinde, yerleşkeye yasak eşya sokulması tamamen engellenecek.
Yerleşkede ayrıca iki duruşma salonu, hakim ve savcı odaları, kalemler ve diğer bazı bölümlerin yer aldığı bir adliye binası da inşa edildi.
Kullanımı ile yönetimi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı olan adliyede, çok sanıklı ya da güvenlik riski yüksek duruşmalar görülecek.
1500 araç kapasiteli otoparka sahip olan yerleşkeye, tutuklu ve hükümlü yakınları modern bir bekleme terminalinden giriş yapacaklar.
Ziyaretçiler, cezaevi atmosferi dışında tasarlanan, restoran ve benzeri hizmetlerin verildiği bekleme alanından infaz kurumuna ait araçlarla yakınlarıyla görüşecekleri bölümlere götürülecek.
Cezaevlerindeki yakınları ile görüşen ziyaretçiler daha sonra yine aynı araçlarla ana bekleme salonuna getirilecek.
CEZAEVİ MÜDÜRÜ SEVÜK
Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Necati Sevük, 8 adet L Tipi kapalı ceza infaz kurumunun her birinin kapasitesinin bin 333 kişi, açık ceza infaz kurumunda da 400 kişi olduğunu söyledi.
8 adet L Tipi kapalı ceza infaz kurumunun her birinin, 61'er adet 21 kişilik ünitelerden oluştuğunu dile getiren Sevük, her bir ünitenin ortak kullanım alanı ile 3'er kişilik 7 yatak odası ve havalandırma bahçesi bulunduğunu belirtti.
Sevük, birimler içindeki yatak odalarının kapılarının açık olduğunu, uyudukları sırada isterlerse kalanların içeriden kapatıp kilitleyebileceklerini belirterek, her odanın içinde “Acil çağrı butonu” bulunduğunu kaydetti.
Necati Sevük, ısı merkezi, sağlık ocağı, fırın, mutfak, çamaşırhane, duruşma salonu ziyaretçi kabul salonu, atık su arıtma tesisi, 6 adet elektrik trafosu ve 2 adet su deposu bulunan yerleşkede, en son teknoloji kullanılarak güvenliğin azami seviyede sağlandığını vurguladı.
Sevük, her biri 323 güvenlik kamerası ile izlenen 8 adet kapalı cezaevinin her birinde tutuklu ve hükümlüler için 8'er iş atölyesi, 6 dershane, 1 adet çok amaçlı salon, 2'şer adet halı sahanın bulunduğunu vurguladı.
Açık ceza infaz kurumunun diğer infaz kurumlarındaki personel, hükümlü ve tutukluların faaliyetlerinin izlenmesi gibi bir amacı da bulunduğunu dile getiren Sevük, şu bilgileri verdi:
“Burada toplam 2 bin civarında personel görev yapacak. Açık cezada 298 hükümlü bugün itibarıyla mevcudumuz bulunmaktadır. Biz Eylül ayından itibaren, açık ceza evi için hükümlü kabul ediyoruz. Kapalı ceza infaz kurumlarında belirli süre kalan ve haklarında idare gözlem kurulunun açık ceza evi rejimine intibak edebileceği yönünde karar bulunanlar cezalarının son dönemlerini açık ceza infaz kurumlarında geçirebiliyor.”
Necati Sevük, açık ceza infaz kurumunda kalan hükümlülerin, ekmek fırını, genel mutfak, alışveriş merkezi ve ziyaret kabul salonunda bulunan kafeterya ve restoranlarda çalışabildiklerini anlattı.
Yerleşkeye tamamen erkek hükümlü ve tutuklu alınacağını belirten Sevük, şunları kaydetti:
“L Tipi ceza infaz kurumları ve açık ceza kurumumuz, örneği olmayan Avrupa'nın en modern kapasite olarak da yüksek ceza evlerinden birisidir. Kampüste kurumlarda en son teknoloji kullanılmıştır. Hükümlü ve tutukluların eğitim ve sosyal faaliyetlerine son derece önem verilmiş ve bunu destekleyecek şekilde atölye ve iş kolları ve spor alanları yerleştirilmiştir. Avrupa'daki pek çok ülkenin örnek alması gereken kurumlardandır. Burasının, bu yılın Nisan ayının ortasından sonra açılması planlandı. Yıl sonuna kadar bütün ceza evlerinden nakil bekliyoruz.”
Sevük, her ceza evinde çok modern kütüphaneler yer aldığını, ancak çoğunun boş olduğunu ifade ederek, herkesi kitap bağışında bulunmaya çağırdı.
AÇIK CEZA EVİNDE KALANLAR
Bu arada, yerleşkenin açık ceza evinde kalanlar günlerini ya çalışarak ya da yerleşke içerisindeki belli alanlarda gezerek geçiriyor.
Mutfakta çalışan Selim İlhan, Çanakkale Gökçeada Kapalı Ceza evinden 25 gün önce geldiğini ifade ederek, “Burada sivildekine benzer bir hayat sürüyor gibi yaşıyoruz. Sabah işimize gidiyoruz. Öğlen paydosu ve çay molasımız var. Akşam da normal eve gider gibi gidiyoruz. Güzel bir ortam var. Telefon imkanı ve 24 saat sıcak suyu var. Banyo ve mutfak çok temiz, hijyenik. 69 günüm kaldı. Bunu bu şekilde geçirdiğimi için şanslıyım” dedi.
Halit İlhan da, 3 ayı aşkın süredir Silivri'de bulunduğunu ve özgürlüğüne kavuşmasına 1 ay kaldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Burası dışarıya ayak uydurmak için son kademe olarak sayılabilir. Kendimizi daha rahat hissediyoruz. Sabah kalkıyoruz, kahvaltımızı yapıyoruz. Ben ana binada çay ocağı simit poğaça satışı ve ayrıca temizliğinde görevliyim. Öğlen yemek paydosu var. İşimiz saat 17.00'de bitiyor. Akşam yemeğinden sonraki saatler bize ait. Serbest saatler. Kitap okumak, sosyal faaliyetler, satranç, kütüphane fobi odalarımız var. Burası dışarıya ayak uydurmak için son kademe. Birden fazla ceza evinde kaldım. Burası Avrupa standartlarında. Burada insanın evinde bile bulamadığı sosyal yaşam için her şey var. 24 saat sıcak su var. Her şey steril, temiz. Dışarıda bulamayacağımız imkanlar burada sunuluyor. Mutlu sayılırız. Odalarımız 8'er kişilik. Çok rahat, temiz. Özel dolaplarımız var. Sunulan lüks yaşamını üstünde bir yaşam tarzı.”