Güncelleme Tarihi:
Karar almada yavaÅŸ kaldığı suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Avrupa BirliÄŸi, Pazar günü açıkladığı 1 triyon doları bulan acil yardım fonu mekanizmasıyla beklentileri aÅŸan bir karara imza attı. BirliÄŸin aldığı bu karar diÄŸer taraftan Avrupa Merkez Bankası'nın Pazartesi günü borçlu ülkelerin tahvillerini satın alma sürecini de baÅŸlattı.Â
ABD'nin iki yıl önce uygulamaya koyduğu 787 milyar dolarlık Sorunlu Varlıkları Kurtarma Programı'ndan (TARP) daha büyük olan bu paketle euronun korunması için atılan koordineli adım, piyasaları da olumlu etkileyerek Pazartesi günü borsalarda tarihi yükselişleri beraberinde getirdi.
ABD'de Nasdaq ve S&P 500 endeksleri yüzde 4'ü aşan oranda değer kazanırken, euro bölgesi üyelerinin borsalarında yüzde 10'un üzerinde yükselişler görüldü. Fakat Salı günü, Asya borsalarında görülen yüzde 1'i geçen düşüşler bu yükselişin durduğunu gösterdi.
ANALİSTLER: BORÇ BORÇLA KAPANMAZ
Diğer taraftan bazı analistler, Avrupa Birliği üyelerinin, kıtada zor durumda bulunan ülkeleri kurtarmak için 560 milyar dolar yeni kredi vermesi sözüne, borcun borçla kapatılacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor.
New York merkezli araştırma şirketi High Frequency Economics kurumunun baş ekonomisti olan Carl Weinberg yayımladığı bir araştırma notunda, "Zaten borçlu olan ülkelere biraz daha fazla borç vermek onların sorunlarını çözmez... Eğer portföyümüzde Yunan tahvili olsaydı bu sabah kendimizi kurtarılmış hissetmeyecektik" dedi.
KÖTÜ ÖRNEK OLABİLİR
Diğer taraftan bu yardımın, benzer durumda olan diğer ülkelerin de buna güvenerek bütçe açıklarını ve borç yüklerini azaltacak acı reçeteleri almaktan alıkoymaya iten kötü bir örnek olma tehlikesi de bulunuyor.
Ayrıca, ortaya konan çabanın büyüklüğünün yarattığı heyecanla birlikte acil yardım fonu için öngörülen kaynağın şu anda mevcut olmadığını da akılda tutmak gerekiyor. Özel amaçlı araç olarak da tanımlanan bu mekanizma tahvil ihracı yaparak kaynak toplayacak ve zordaki ülkelere destek olmak için kredi verecek. Bu fon için teminatı ise Avrupalı ülkeler sağlayacak.
BORÇ BULACAK BİR ARAÇ
Bu nedenle paket aslında sadece İspanya gibi euro bölgesindeki üretimin yüzde 12'sini gerçekleştiren büyük ekonomilerin yardım istemesi durumunda borç para bulacak bir araç olarak çalışacak. Bunun yanı sıra Uluslararası Para Fonu (IMF) bu pakete 250 milyar euro destek verme sözü verdi. Ayrıca altmış milyar euroluk kaynak ise hali hazırda var olan borçlanma programı çerçevesinde sağlanacak. Böylece toplam yardımın miktarı 1 trilyon dolara kadar çıkacak.
TARP’A KIYASLA DAHA TEORİK
Bu nedenle oluşturulacak acil yardım fonu, ABD'deki TARP programına kıyasla daha fazla teori düzeyinde kalıyor. İşler de aslında bu noktada daha kurnazca tasarlanmış hal alıyor.
Bu durumu şu şekilde daha açık hale getirebiliriz; eğer İspanya borçlarını daha fazla finanse edemeyecek noktaya gelirse faiz oranları yükselecektir.
Bu da sadece fonun borçlanacağı yüzlerce milyar euronun maliyetini artırmakla kalmayacak aynı zamanda hem fona teminat veren hem de zaten borçlu olan Portekiz, Fransa, İtalya, İngiltere gibi ülkelerin yükünü ağırlaştıracaktır. Sonuç olarak bu bölgedeki borç krizi endişelerinin daha da artmasını beraberinde getirecektir.
Bu şekilde Almanya ve Avrupa'nın diğer güçlü ekonomileri, Yunanistan, Portekiz diğer borçlu ülkeler için kredibilitelerini kullanacak.
Ancak, bu noktada Avrupa Merkez Bankası'nın birlik içindeki zayıflığı engel teşkil ediyor, bu nedenle de bankanın söz verilen yardımların idaresi için yeni yapılar oluşturması gerekiyor.