Avrupalı Türk'e kullanma kılavuzu

Güncelleme Tarihi:

Avrupalı Türke kullanma kılavuzu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2009 19:50

Adım kadar eminim...
O sevmediğin sözü yine duyacaksın anavatanında.

Haberin Devamı

Yani bu yıl da vatan hasretini, yakınlarına duyduğun özlemini gidermek için 1-2 aylığına geleceğin –ki bazılarınız çoktan çıkmıştır yollara- ülkende “gurbetçi, Alamancı” diyecekler sana.
Belçika’dan, Fransa’dan, Hollanda’dan, İngiltere’den vs. gelirsin ama yine de “Alamancı” olursun.
Hiç kulak asma bu tanımlamaya…
Çünkü sen döktüğün alın terinle, yaşadığın ülkenin ekonomisine kazandırdığın katma değerle, açtığın işyerleri sayesinde binlerce kişiye ekmek kapısı fırsatı yaratmakla, ülken dara düştüğünde gönderdiğin dövizlerle çoktan “Avrupalı Türk” oldun.
Haa...sizin aranızda da hiç mi çürük elmalar yok? Olmaz olur mu? Ama nerede yok ki?..
Dedim ya başta…
Hor görülsen de, yine her yıl gelirsin bu diyara. Gelmelisin de zaten.

Neyse, “Hoş geldiniz sefalar getirdiniz” diyerek girelim esas konuya.
Düşündüm, taşındım “En iyisi Avrupalı Türk’e Türkiye kılavuzu hazırlayayım” dedim. Ben gördüklerimi, duyduklarımı yazacağım sizin için. Sizin de ekleyecekleriniz varsa, buyurun gönderin bana. İsterseniz trafikten başlayalım sıralamaya...

Haberin Devamı

. Trafik lambasında kırmızı görünce burada da duruyorlar. Ama öyle bir duruş ki şoför lambanın yeşile döndüğünü görmeyecek şekilde. Arabanın burnu illaki trafik lambasını geçecek.

. Diyeceksin ki, “Yav kardeşim nasıl göreceğim lambanın değiştiğini?” Vallahi hissedeceksin, veya ense kökünde gözlerin olacak göreceksin. Ya gözün dikiz aynasında arkadaki aracın atacağı selektörü bekleyeceksin, ya da kulaklarını zaaaarrrrttt diye öten korna sesi için açık tutacaksın.

. “Trafiği düzenleyen trafik lambasının” yanında yine “trafiği düzenleyen trafik polisi” görünce sakın şaşırma. Hangisine uyacağım diye kara kara düşünme. Gözün poliste olsun. Genellikle yeşilde durdurur, kırmızıda “geç” derler. Bende anlamadım bunca sene ama kendine göre bir ahengi var bu kuralın da.

. İşte kritik bir durum. Lamba yeşilden sarıya döndüğünde kitaplarda yazan, Avrupa’da uygulanan, durmak için frene basmak değil mi? Burada ise tuhaf bir olay var. Sarı oldu mu lamba, başlar herkes dibine kadar gazı köklemeye. Vallahi ben de bilemiyorum ne yapılacağını bu pozisyonda.

Haberin Devamı


. Bak buralarda taksi şoförleri insana eli kolu olmayan “çolak” muamelesi çekerler. Dalgın dalgın yürürken kaldırımda  korna sesiyle ürperirsen, bu taksici arkadaşın “Taksi lazım mı?” muamelesiyle karşılaştığın anlamına gelir.

. Veya yola doğru baktığında yine bir taksi şoförünün göze hitap eden selektörü de aynı anlama gelir. Çünkü Türkiye’deki taksicilere göre işaret edecek elin kolun yok ya!..

. “Zebra” dediğimiz yaya geçitlerinde, “Avrupa’da alışık olduğun” şekilde yayalara yol vermek için durursan, vallahi arkadan hem küfürü yersin, hem de darbeyi. İşin yoksa anlat dur artık “yayalara yol vermek istemiştim” diye. Benden hatırlatması.

. Yolun kenarında trafik levhası azami sürati 50 km. gösterir. Aman herkes en sol şeritten 120 km. hızla gider. Benden size tavsiye hiç uymayın onlara. Yolun sağı bomboş olur genellikle, basın gidin yolunuza.

Haberin Devamı

. Bir başka sol şerit hikayesi daha. Birden tıkanır sol şerit. Sanırsınız ki büyük bir kaza olmuş. 15-20 dakika sonra gördüğünüze inanamazsınız. Trafiğin en yoğun olduğu zamanda bir belediye aracı hiçbir uyarı levhası olmadan orta refüjdeki kurumuş çiçekleri canlandırmak için sular durur. Çiçek mi sular, asfalt mı, orasını hiç karıştırmayın.

. Buralarda selektör atmayan şoföre şoför demezler. Aman dikkat, selektörün anlamı bu diyarda Avrupa’dakinin tam tersidir. Sen Avrupa’da 40 yılda bir kullandığın selektörünle karşıdan gelen araca, “Buyurun geçin size yol veriyorum” mesajı gönderirsin. Burada gönderilen mesaj ise şöyledir: “Çekil kardeşim, yol benim. Vermezsen de, ezer geçerim.”

Haberin Devamı

. Unutma trafikte önce halk otobüsü, sonra belediye otobüsü, ardından minibüsler ve taksiler gelir. Varsa cambazlık hünerin kendine yol bulursun, yoksa bırak aracını bir yere atla taksiye.

. Akşam karanlığında nedir normal olan? Aracın farlarını açmak. Vallahi biz tasarrufu seviyoruz. Gece yarısına doğru ancak açılır burada farlar. Bir de rengarenktirler. Gecenin karanlığına uyumlu farlarımız vardır. Lacivert, eflatun, koyu kırmızı...Karşıdan geleni daha net göresin diye!!! 

. Kamyon şoförlerimizin de Allahı vardır hani...Beyaz çoraplı sol ayak yan camdan çıkmış, sağ ayak gazın üzerinde. Müzakere sürecinde bulunduğumuz AB’nin normlarıyla tam uyum içerisinde!!!

Haberin Devamı

. Daha benim görmediğim sizlerin yaşadığı daha neler vardır kim bilir? Aslında bizler de şikayetçiyiz bu kural tanımazlıktan. Ama öyle bir durum ki, hem şikayet ederiz, hem şikayet ettiğimizi yaparız. Bir sürü şey yazılır çizilir ama kimse tınmaz.

. Ama bence en önemli tavsiye, hiç dalaşmayın trafikte. Maalesef çok kızgınız yollarda. Pisi pisine gitmektense öbür tarafa, güle eğlene geçirin tatilinizi, dönün sağ salim geldiğiniz yere.

Beğenirseniz devam ederiz “tatil köyü” hikayeleriyle. Beğenmediyseniz de canınız sağ olsun...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!