Güncelleme Tarihi:
Vergi ve danışmanlık şirketi PwC ve küresel eğitim ve araştırma enstitüsü Urban Land Institute (ULI) işbirliğiyle hazırlanan “Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2012 Raporu”, düzenlenen toplantıyla açıklandı. Avrupa’daki 600’ün üzerindeki gayrimenkul profesyoneli ile yapılan görüşmeleri ve anket çalışmasını içeren rapora göre İstanbul, geçen yılın ardından bu yıl da hem yatırım hem de kalkınma alanlarında birinci sırada yer aldı.
İstanbul’un, sunduğu güçlü ekonomik büyüme fırsatları, genç ve büyüyen bir nüfusun oluşturduğu demografik özellikleri dolayısıyla yatırım ve kalkınma alanlarında birinci sırada olduğu belirtilen raporda, Türkiye’nin perakendecilik alanındaki gelişimine bağlı olarak artan tüketici harcamalarının ve büyük uluslararası şirketlerin akınının İstanbul’un potansiyelini artırdığı ifade edildi.
Gelişen Trendler Raporu'nda ayrıca Türkiye’nin cazibesinin, uzun vadede geleceğine bağlı olduğu da belirtildi. Raporda İstanbul ile birlikte Berlin, Varşova, Münih ve Stockholm gibi şehirler de ekonomik durumlarının iyi veya istikrarlı değerlendirilmesi dolayısıyla sıralamada yer buldu. Değerlendirmede ayrıca, İstanbul yeni yatırım fırsatları konusunda en üst sırada yer alsa da yatırımcılar açısından yarattığı çekiciliğin daha çok sembolik olduğu ve yatırımların İstanbul’da toplanacağına dair bir göstergeden çok heyecan verici bir ekonomik büyüme fırsatı niteliğinde olduğu ifade edildi.
Ankete katılarak görüşlerini paylaşan gayrimenkul profesyonelleri, bu yıl araştırmaya dahil edilen 27 pazarın yalnızca dörtte birinde yatırımların artacağı görüşünde. Bu pazarlar; İstanbul, Berlin, Hamburg, Londra, Moskova, Münih ve Stockholm olarak belirlenirken Paris ve Frankfurt gibi şehirlerde ise herhangi bir artış beklenmiyor.
Orta ve uzun vadede tek yatırım seçeneği
PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu, raporda öne çıkan sonuçları şöyle değerlendirdi: “2012’de Avrupalı sektör profesyonelleri zorlu bir sürecin içinde olacaklar. Raporda da belirtildiği gibi Avrupa için ciddi bir belirsizlik söz konusu. İstanbul ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, birinciliğini koruyor ve Türkiye, kendi iç finansman sorunlarını çözmüş Avrupalı gayrimenkul yatırımcıları için Avrupa’da orta ve uzun vadedeki tek yatırım seçeneği olmaya devam ediyor. Kriz öncesindeki yoğun uluslararası yatırımcı talebi bunun en önemli göstergesiydi. Türkiye, sadece genç nüfus yapısı ve şehirleşme oranları ile değil artan ticaret ve finans imkanları ile de gayrimenkulde çok önemli bir yatırım hedefi olarak ortaya çıkıyor. Öte yandan rapor sonuçlarının Türkiye’ye kısa dönemde bir uluslararası yatırımcı akını olacağı şeklinde yorumlanmaması gerekiyor. Raporda da belirtildiği gibi yatırımcılar kapıda beklemiyor ancak mevcut koşullar altında Türkiye ve İstanbul en cazip ekonomik ve demografik şartlara sahip olması nedeniyle ilgi görüyor. Ama unutmayalım ki Türkiye hala gelişmekte olan bir pazar ve dolayısı ile hem mevzuat hem ekonomik koşullar ve hem de iş yapış tarzları açısından riskler barındırıyor. Yapılması gereken durgunluğun olduğu bu dönemlerde ileri sürülen bu riskleri en aza indirecek düzenlemeleri bir an önce hayata geçirip normal koşullar geri geldiğinde yatırımcılara hazır olmak.”
ULI Türkiye Başkanı Haluk Sur ise, “Türkiye Gayrimenkul sektörü uzun yıllardan beri olduğu gibi 2012’de de cazibesini koruyacak. Özellikle konut sektörünün kentsel dönüşüm odaklı olarak önümüzdeki 10-15 yıla damgasını vuracağını düşünüyorum. Ayrıca 2012, mütekabiliyetle beraber özellikle yurtdışından şimdiye kadar Türkiye’den konut almak istediği halde almakta zorluk yaşayan ülkelerin vatandaşları açısından da ciddi bir talep zamanı. Dışarıdan gayrimenkul sektörüne girişin giderek artacağına da inanıyorum. Bu miktarın 2012’de 4 veya 5 milyar dolar mertebesinde gerçekleşmesi sürpriz olmaz. Yeter ki Türkiye doğru adımları atmaya devam etsin.”