Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Libya sorununu irdelediği ‘Libya’da barışa giden yol Türkiye’den geçiyor’ başlıklı makalede şu görüşleri savundu:
“Ülkede darbe yapmaya çalışan Hafter’in silahlı örgütü, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi anti-demokratik devletlerden destek alıyor. Dünya Libya’daki diplomasi ve diyalog yanlısı aktörleri yeterince destekleyemedi. Libya krizi, hâlâ bölgede ne yapacağına karar vermeye çalışan Avrupa kıtasında bölünmeye yol açmıştır.
TARİHİ HATA OLUR
AB’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne gereken desteği vermemesi ihtimali, Avrupa’nın kendi temel değerleri olan demokrasi ve insan haklarına ihanet etmek anlamına gelecektir. Libya’yı bir savaş baronunun insafına terk etmek, tarihi bir hata olacaktır.
GÖÇÜ TETİKLEYEBİLİR
Suriye ve Irak’ta askeri yenilgi yaşayan DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütleri, bu durumda Libya’da verimli bir ortam bularak yeniden ayağa kalkabilir. Çatışmalar devam ederse şiddet ve istikrarsızlığın Avrupa’ya yönelik düzensiz göçü besleyeceği de unutulmamalıdır.
HÂLÂ DERS ALMADINIZ
Avrupalı liderler, Suriye’de yaptıkları gibi sorumluluklarından kaçıp, yaşanan krizi tribünlerden mi izleyeceklerdir? Avrupalı dost ve müttefiklerimizin, sadece şikayet edip, endişeli olduklarını söyleyerek dünyayı değiştiremeyeceklerini idrak etmeleri lazımdır. Uluslararası hukuk, demokrasi ve insan haklarını elinizi taşın altına koymadan savunamazsınız. Libya’da yaşanan son gelişmeler, bazı Avrupalı liderlerin bu dersleri hâlâ almadığını düşündürüyor.
AVRUPA’NIN KADİM DOSTU
Avrupalı liderlerin daha az konuşup, daha çok somut adım atmalarını bekliyoruz. Avrupa’nın Libya’ya askeri destek verme hususunda daha az istekli olabileceğini düşünürsek, zaten askeri destek sözü vermiş bulunan Türkiye’yle işbirliği yapmak en açık seçenektir. Avrupa, bu hedefe ulaşmak için kadim dostu ve müttefiki Türkiye’ye güvenebilir.”