Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2000 00:00
Deniz SİPAHİEGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Aktar'ın geçen hafta Belçika ve Almanya'dan konukları vardı.Önce toplantılar yapıldı; siparişler üzerinde tartışıldı, sözleşmeler imzalandı.Ardından da konuklara tam bir günlük şehir turu yaptırıldı.Avrupalı ziyaretçiler İzmir'i çok beğendiler, özellikle diğer turistik beldelere olan yakınlığı ilgiyi daha da artırdı.Ne var ki; Aktar'a defalarca aynı soruyu sordular:‘‘Güzelim tarihi binalar neden harabe görünümünde duruyor?''Aktar, ‘‘Bu binalar SİT kapsamında; o yüzden böyle'' dedi, ama konukları ikna edemedi.Aktar, bu sefer Türkiye'deki SİT uygulamalarını dili döndüğünce anlatmaya başladı.Kordonyolu'nu örnek gösterdi; kurumlar arasındaki başlangıçtaki koordinasyonsuzluğun nerelere vardığını söyledi.Konuklar anlamakta zorluk çekti.Karşıyaka'dan Balçova'ya, Buca'dan Bornova'ya kadar uzanan turda yüzlerce tarihi binanın kaderine terkedilmesine anlam veremediler.*AVRUPA'nın birçok merkezini ziyaret edenler çok iyi bilirler.Tarihi binalar ilk günkü gibi korunmuş; kent bütünlüğü içerisinde yerini almıştır.Hatta yeniden hayat verebilmek için bu mekanlar; sanat ve kültür merkezi ya da restoran haline getirilmiştir.Hergün onbinlerce insana geçmişin bu izlerini keşfetme imkanı sağlanmıştır.İşte Belçikalı ve Alman konukların şaşkınlıklarını artıran ayrıntı da burada saklıydı.Aktar, ‘‘Yurtdışından gelen misafirlerimi hep aynı yerlere götürüyorum. Sabahtan akşama şehri dolaşıyorsunuz; ikinci gelişlerde de mecburen İzmir dışına Çeşme'ye, Kuşadası'na götürmeyi tercih ediyorum'' diyor.Bu yurtdışı bağlantıları yoğun olan birçok işadamının ve turizmcilerimizin ortak sorunu aslında.*TÜRKİYE'de SİT kapsamında binalar dendiğinde çürümeye bırakılmış, önünden geçmeye bile çekindiğimiz mekanlar akla gelirken; yurtdışında ise tam tersine kazanılmış mekanlar olduğunu görüyoruz.Örneğin Belçika'da tarihi mekanlar kiraya veriliyor.Bakım masraflarının karşılanması halinde de kira talep edilmiyor.Böylece hem yeni girişimcilerin ortaya çıkması sağlanıyor, hem de binaların bakımları sağlanmış oluyor.Benzer uygulamalar dünyanın birçok ülkesinde de uygulanıyor.5 bin yıllık tarihi olan İzmir'in bu ölçülerde kazanılmış kaç mekanı bulunuyor.Bir kente gökdelenler, uydu kentler, alışveriş merkezleri kazandırmak güzel, ama tarihi mekanlara da sahip çıkmamız görevimiz değil mi!
button