Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2001 00:00
Deli dana hastalığından sonra Avrupa'da hayvancılık sektöründe ikinci bir krize daha neden olan şap hastalığı Türkiye'de yaygın olarak görülüyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın veridği bilgiye göre, Türkiye'de her yıl, Trakya hariç, genelde hemen hemen her ilde, ilçedeki hayvanlarda şap hastalığına rastlanıyor. 1999 yılında Türkiyegenelinde 592 mihrakta şap belirlenerek Uluslararası Hayvan Hastalıkları Ofisi'ne bildirildi.
İngiltere'de şap hastalığı ile mücadelenin maliyeti 3 milyar dolar olarak belirlenirken, Türkiye'de tüm hayvan hastalıkları ile mücadele bütçesi sadece 7.5 trilyon lira. Bütçe yetersiz olduğu için de, hasta hayvanlar imha edilerek değil, hayvan varlığı yılda iki kez aşılanarak mücadele ediliyor.
Türkiye, çok uzun yıllardır mücadele ettiği şap hastalığından ülkeyi arındırmak amacıyla 5 yıl süreyle uygulanacak bir proje için, Avrupa Birliği'nden (AB) 1998 yılında 50 milyon euro istedi. Ancak, AB'nin bu proje kapsamında 1999'da 237 bin euro verdiği bunun ötesindebir destek şimdiye kadar sağlamadığı belirtiliyor. AB'nin ''önce harca, sonra destek sağlayayım'' sistemine göre ödeme yaptığı, Türkiye'de ise bütçe imkanlarının yetersiz olması nedeniyle bu uygulamanın yapılmaması yüzünden projede ilerleme sağlanamadığı belirtiliyor.
Diğer taraftan AB ile yapılan görüşmeler sonucunda, Doğu ve Güneydoğu'da şapa karşı tampon bölge oluşturmak için 5 milyon euroluk destek sağlanmasının öngörüldüğü, ancak şimdiye kadar bu konuda da ilerleme kaydedilmediği ifade ediliyor.
Geçen yıl Yunanistan'da ortaya çıkan şap hastalığı nedeniyle itlafedilen 5 bin sığırın bedelinin de AB tarafından karşılandığına dikkat çekiliyor.
AB'de şap hastalığı ile mücadele hayvanların itlaf edilmesi, karantina ve dezenfeksiyon yoluyla yapılırken, Türkiye'de bütçe imkanlarını yetersiz olması nedeniyle aşılama, karantina ve dezenfeksiyon yoluyla mücadele yürütülüyor. Bütün büyükbaş hayvanlar ile taşıyıcılık riskine karşı küçükbaş hayvanlar, ilkbahar ve sonbahardöneminde yılda iki kez aşılanıyor. İngiltere ve diğer AB ülkelerinde binlerce büyükbaş, taşıyıcılık riskine karşı da yine binlerce küçükbaşhayvan itlaf edilirken, bunların bedelleri devletler tarafından ödeniyor.
Şap hastalığının yaygınlaşmasında, yurda kaçak sokulan hayvanlar ve kontrolsüz hayvan sevkiyatı etkili oluyor. Kontrolsüz sevkiyat ve kaçak kayvanlar yoluyla sağlıklı hayvanlara da hastalık bulaştırılıyor. Bu nedenle hastalığı yok etmek mümkün olmuyor.
Türkiye'ye İran'dan geldi
Geçen yıl İran'dan kaçak olarak yurda sokulan hayvanlar yoluyla, Türkiye'de bulunmayan Asya 1 virüsü de girmişti. Türkiye'nin ''şaptan ari'' tek bölgesi olan Trakya'da da şap hastalığına rastlanması üzerine, bu bölgede hastalıkla mücadele amacıyla AB'nin geçen yıl acilyardım kapsamında 1.3 milyon doz aşı verdiği belirtiliyor. Ancak, hayvanlarda bağışıklık sisteminin tam oturması için, bu aşının birkaç kez tekrarının gerektiği, bu nedenle AB'den tekrar aşı yardımı beklendiği belirtildi.
Virütik bir hastalık olan şap ile bir ülkenin mücadelesi yeterli olmuyor. Türkiye, hayvanlarda yüzde 40'a varan üretim ve verim kaybınaneden olan şap ile yıllardır mücadele etmesine karşın, özellikle İran ve Irak'tan kaçak hayvan girişi nedeniyle bu hastalığı topraklarından temizleyemiyor.
AB, hastalığı gerekçe göstererek Türkiye'den hayvan ve Trakya hariç diğer bölgelerden hayvansal ürünler ithalatına izin vermiyor. Hastalığın Avrupa'ya yayılmasını önlemek için de Türkiye-Yunanistan ve Bulgaristan, mücadele konusunda bölgesel işbirliği yapıyor.
Hastalıklarla mücadele bütçesi 7.5 trilyon lira
AB'de deli dana ve şap nedeniyle itlaf edilen hayvanlara milyarlarca euro tazminat ödenirken, Türkiye'de tüm hayvan hastalıkları ile mücadele için ayrılan ödenek sadece 7.5 trilyon lira.Bu para ile ancak aşılama yapılıyor, itlaf yöntemi kullanılamıyor. Aşılama, ilaçlama ve tazminat ödeme gibi harcamaların karşılanması için hayvan hastalıkları ile mücadele fonu kurulmasının zorunluluk olduğu ifade edilirken, ayrıca hayvan hastalıkları sigortasının yaygınlaştırılması gerektiği belirtiliyor.
Türkiye'nin 11.2 milyon büyükbaş, 37.5 milyon küçükbaş hayvan varlığı bulunuyor. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ''Hayvan Hastalıkları'' raporunda, Türkiye'nin her yanında yaygın olarak şap bulunduğu, brucelloz, şarbon, sığır tüberkülozu ve koyun-keçi vebasının ülke genelinde görüldüğü, İstanbul, Bursa ve İzmir'de kuduz, Akdeniz, Ege ve Marmara'da mavi dil hastalığının olduğu belirtildi. Doğu ve Güneydoğu'daki hastalık bildirim rakamlarının da gerçeği yansıtmadığı vurgulanan raporda, ''Yapılan araştırmalar, ülkemiz hayvanlarında paraziter hastalıkların yaygın olduğunu ve bazılarında da yüzde 100'e varan yayılışa sahip olduğunu göstermektedir'' dendi.
Rapora göre, 1999'da Türkiye genelinde 592 mihrakta şap, 46 mihrakta sığır brucellozisi, 165 mihrakta koyun-keçi brucellozisi, 70 mihrakta koyun-keçi vebası, 106 mihrakta antrax, 43 mihrakta koyun-keçi çiçeği, 123 mihrakta mavi dil, 410 mihrakta kuduz, 32 mihrakta sığır tüberkülozu, 5 mihrakta ruam (mankafa), 53 mihrakta (IBR), 48 mihrakta s. gallanarum, 6 mihrakta yalancı tavuk vebası (newcastle), 33 mihrakta da gumboro hastalığı görüldü.
Diğer taraftan bir ada ülkesi olan ve etkin karantina tedbirleri uygulayan İngiltere'de şap hastalğı görülmesinin çok ilginç olduğu, yabani hayvanlardan ya da laboratuvar şartlarında bulaşmış olabileceği belirtiliyor. (a.a)