Güncelleme Tarihi:
Bugün akla gelen bir soru var. Müslümanları ve göçmenleri hedef alan öfke daha da güçlenecek mi, yoksa Avrupa bir medeniyetler karmaşası olarak yeni bir düzen kurabilecek mi?
Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı akımın son yıllarda güçlenmesinde üç önemli faktör rol oynadı. Bunlar, ekonomik bunalımın neden olduğu suçlu arayışının artan göçmen nüfusu hedef alması, aşırı sağcı grupların internetteki sosyal medya ağlarında güç kazanması ve aşırı sağcı ideolojileri siyasi araç olarak kullanmayı başaran politikacılar olarak sıralanabilir.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Demos, yaz aylarında 11 ülkedeki 14 aşırı sağcı parti ve sokak hareketine üye 10 bin kişiyi kapsayan bir araştırma yaptı. Araştırma sonuçları, aşırı sağcıların Avrupa’daki hükümetler tarafından izlenen politikaları başarılı bulmadığını ve gelecekte İslam’ın kıtada büyük bir nüfuza sahip olmasından endişe duyduklarını gösterdi.
AVRUPA'DAKİ AŞIRI SAĞCI PARTİLER VE ÖRGÜTLER / FOTO ANALİZ
NORVEÇ KATLİAMI İLE NEO-NAZİ CİNAYETLERİ ARASINDAKİ BAĞ / FOTO ANALİZ
EKONOMİK BUNALIM TEPKİ DOĞURDU
Avrupa’nın Büyük Buhran’dan bu yana içine düştüğü en büyük ekonomik kriz, kıta halkının endişelerini göçmenlere yönlendiren bir rol oynadı. Geleceğin belirsizliği, vaat edilen değişikliği sunamayan politikacılara duyulan öfke ve çığ gibi büyüyen işsizler ordusu, Avrupa’da “bir günah keçisi arayışı” doğurdu.
Avrupa Konseyi Yabancı İlişkiler Konseyi üyesi Thomas Klau, “1930’lu yıllarda aşırı sağcı partilerin ortak noktası Yahudi karşıtlığıydı. 21’inci yüzyılda bu Müslüman karşıtlığına dönmüş durumda” yorumunu yaptı.
İNTERNETİN GÜCÜ
Demos araştırması, aşırı sağcı grupların destek bulmasında Facebook’tan fazlasıyla yararlandıklarını ortaya koydu.
Demos, dünyanın en büyük sosyal medya ağında Avrupa’daki 14 aşırı sağcı örgütü destekleyen 450 bin kişi olduğunu tespit etti. Bu rakamın üçte ikisini 30 yaşın altındaki gençler, yine üçte ikisini erkekler oluşturuyordu. En önemli veri ise Facebook’taki aşırı sağcı örgüt üyelerinin yarısının işsiz olmasıydı.
İnternet, geleneksel olarak özgürlükçü olarak bilinen Hollanda ve İskandinavya ülkeleri başta olmak üzere, aşırı sağcı partilerin sekiz ülkede oylarını artırmasına yardım etti. Ayrıca, İngiltere Savunma Ligi (EDL), Casa Pound ve Bloc Identitaire gibi sokak hareketlerinin taraftar bulmasını kolaylaştırdı.
YENİ NESİL POLİTİKACILAR
Aşırı sağcı görüşleri destekleyenlerin bir kısmı, göçmenleri “bir sürü çocuk yapan ve onları çok kötü büyüten insanlar” olarak görürken, diğerleri de İslam’ın kısaca liberal demokrasiye karşı geldiğini savunuyor. Hollanda Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders gibi politikacılar seçmenlere, “eğer geleneklerinizi korumak adına hareket ederseniz ırkçılık yapmış olmazsınız” mesajını veriyor ve bu düşüncelere sahip seçmeni cesaretlendiriyor.
Nottingham Üniversitesi’nden Matthew Goodwin, “Yeni popülist-ulusalcı liderlerin temel noktası Wilders’in savunduğu görüş. Seçmenler, bu yaklaşımın eski aşırı sağcı görüşten farklı olduğunu görüyor. Avrupa’da seçmen artık açık seçik ırkçılık yapmakla harekete geçmiyor” ifadesini kullandı.
Irkçılık politikaları uzmanı Gavan Titley ise “Son yıllarda Avrupa’daki partilerin kullandığı dil ‘terörle mücadele.’ Halk, artık her liberal değeri savunmak adına partilerin onlara öğrettikleri dili kullanıyor” yorumunda bulundu.
LİDERLERİN İTİRAFI
Avrupa’da aşırı sağcı akımın güçlendiğini resmen kabul eden en önemli unsurlardan biri, üç önemli ülkenin liderinin yaptığı açıklamalar oldu. Almanya’nın göçmenlere kucak açan Başbakanı Angela Merkel, Ekim 2010’da, “Çok kültürlülüğün tamamen başarısız olduğunu” itiraf etti.
Avrupa’yı şok eden Norveç katliamı sonrasında liderlerin karamsar tutumu devam etti. Nüfusunda çok sayıda göçmen barındıran İngiltere’nin Başbakanı David Cameron, Şubat ayında, “Onlarca yıldır izlenen çok kültürlülük politikasının, radikal İslam’ın güç kazandığı ayrılıkçı topluluklar yarattığını” söyledi.
Bu açıklamadan bir hafta sonra, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy şu yorumu yaptı: “Çok kültürlülük bir başarısızlık… Müslüman yurttaşlarımız herkes gibi ibadet edebilmeli. Ama bu bir Fransız İslamı’yla olabilir. Fransa’daki İslam’la değil.”
Avrupa'daki aşırı sağcı parti ve örgütler. |
Müfit Yılmaz Gökmen