Güncelleme Tarihi:
Fransa sinemalarında son üç haftada en çok izlenen film “Tanrılar ve İnsanlar” oldu. Silahlı İslami Grup (GIA) isimli terör örgütü tarafından 1996’da Cezayir’de kaçırılan ve kafaları kesilerek öldürülen yedi Fransız keşişin gerçek hikayesinden hareketle çekilen filmin çok küçük bir kısmı keşişlerin tutsaklığına ayrılmış.
Filmin odağında asıl, kaçırma olayına kadar geçen aylarda neler yaşandığı, GIA’nın fanatizmi karşısında Hıristiyanların ve Müslümanların cesareti ve Cezayir hükümetinin kinizmi yer alıyor.
Hikayenin, bugün Avrupa’nın geneline yayılan ruh haliyle tuhaf bir bağlantısı var. İnsanlar hem korkuyor, hem de kendilerine karşı saldırı planları yapan teröristlerle korkularını sömüren ancak kimi durumlarda da teröristlere açık açık sataşan politikacılar arasında sıkışıp kalmış olmanın sıkıntısını yaşıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı da sanki bu gerginliğin altını çizmek istermiş gibi Avrupa genelinde bir “seyahat alarmı” yayımladı. Yapılan açıklamada, “ABD vatandaşları toplu taşıma ağları ve diğer turist altyapısına saldırabilecek potansiyel teröristler konusunda uyarılmaktadır. Teröristler metro ve tren sistemlerini, hava ve denizyollarını hedef almış ve saldırmıştır. ABD vatandaşları çevrelerinde olup bitenin farkında olmalı ve seyahatleri sırasında kendilerini korumak için gerekli bütün güvenlik önlemlerini almalıdır” denildi.
Geçtiğimiz hafta, Avrupalı ve Amerikalı istihbarat yetkilileri El Kaide’nin lider kadrolarının Almanya, Fransa ve İngiltere’de eşzamanlı büyük saldırılar düzenlediği haberlerini doğruladı. Planların henüz ilk safhalarında olduğu, ancak sonuçlarının çok büyük olacağı belirtildi.
O günden bu yana Avrupa’daki ortam, kıtanın her yerinde göçmenlere özellikle de Müslümanlara karşı düşmanlığı besleyen aşırı sağcı partilerin güçlü siyasi aktörler olarak kendilerini kabul ettirmesiyle daha da tehlikeli bir hale geldi.
Medeniyetler çatışması uzun bir süredir bu kadar gerçek ve yakın görünmemişti.
Batılı istihbarat ajansları El Kaide’nin planlarını ortaya çıkarır çıkarmaz, ABD’nin Veziristan’daki insansız hava aracı operasyonlarında bir artış görüldü. Avrupa’da da güvenlik önlemleri önemli oranda artırıldı.
Ancak yeni terör tehlikesi ne Veziristan’da başlıyor ne de orada bitiyor. El Kaide’nin Kuzey Afrika, Arap Yarımadası, Irak ve Somali ile Avrupa ve ABD’nin çeşitli yerlerinde bulunan destekçileri savaşı batıya getirmeye kararlı görünüyor.
Yıllar boyunca cihatçılar NATO’nun Afganistan’daki varlığı, Irak Savaşı ve İsrail’in Filistin topraklarını işgali gibi bazı çözümsüz sorunlardan faydalandı. Bugün yeni olan şey, Avrupa’yı teröristler için hedef zengini bir yer haline getiren yabancı karşıtı ve Müslüman karşıtı partilerin iktidara gelişi.
ABD devlet kurumlarına terör örgütlerinin sosyal ve örgütsel özellikleri konusunda danışmanlık yapan antropolog Scott Atran, “Aşırı sağcılar ve cihatçıların birbirine ihtiyacı var” dedi. Avrupa’da özellikle Müslüman göçmenlerin “kurtlara yem edildiği” gibi bir izlenim yayıldığını belirten Atran, bu korkunun doğrudan cihatçılar için propaganda malzemesi olduğunu söyledi.
Fransa’nın terörle mücadele politikalarının mimarlarından, isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, “Bu siyasettir. Ancak teröristleri durdurmaya yetmemektedir” dedi.
Şu an en dikkat çekici provokatör Hollandalı siyasetçi Geert Wilders. Wilders’ın liderliğindeki İslam ve göçmen karşıtı Özgürlük Partisi’nin seçimlerden dört ay sonra kurulan hükümette merkezi bir noktada bulunması bekleniyor.
Hollanda Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Edwin Bakker, Wilders’ın 2008 tarihli filmi “Fitne”yi hatırlatarak, “Bence ayaklanmalar çıkmasını bekliyordu, ama böyle bir şey yaşanmadı” dedi. Hollanda sükunetini bozmadı ancak Pakistan’da aşiretlerin kontrolündeki bölgelerde öfke dalgaları büyüyor.
Pakistan’daki Taliban militanlarının liderlerinden Veli ür-Rahman, 1 mayıs’taki Times Meydanı bombalı saldırı girişimini Wilders’ın yükselişiyle bağlantılandırdı. Bir televizyon röportajında, Hollanda hükümetinin gittiği yolun çok tehlikeli olduğunu söyleyen Rahman, “İslami değerler üzerine yasaklar koyup bu değerleri aşağılamanın bedelini ödeyecekler” dedi.
Bu haber Newsweek'in 11 Ekim tarihli sayısında yayımlanacak "Turn on the Red Light" başlıkl haberden derlenmiştir.
Dünya gündeminin nabzı Planet'te atıyor Planet'i Facebook'ta takip etmek için:
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet