Güncelleme Tarihi:
Aralarındaki ilişki "mantık evliliğine" benzetilen Alman Başbakan Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande dün Paris'te buluşup, zirve öncesi son görüşmeyi yaptılar ancak sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda henüz fikir birliğine varılamadı.
Avrupa’da pek çok ülke halkının tehlikeli bir lider olarak gördüğü Merkel, ekonomik krizi kısa yoldan çözülmesini sağlayacak katı önlemlerden vazgeçeceğe benzemiyor. Alman lider bunun yerine, Avrupa'da federal yapıya git gide daha çok vurgu yapıyor.
Zirve için bugün Brüksel'e geçen Merkel'in, ABD’deki eyaletlerinkine benzer bir “siyasi birlik” önerisinde bulunması bekleniyor. Hatta bu yolda ilk adımların atılması için tartışmalar da yapılabilir.
Bu modele göre, AB ülkeleri seçilmiş tek bir başkana bağlı olacak hatta ortak bir de ordu kurulacak. Bu senaryonun çok yeni olduğu söylenemez ama ilk kez bu kadar ciddi biçimde düşünülüyor.
İşin aslı, AB devletleri, federal bir Avrupa Birliği modelinin, hâlihazırda sesi gür çıkan Almanya'nın başrol oyunculuğuna soyunmasını iyice kolaylaştırılacağı endişelerini taşıyor. Birliğin sadece Almanya'nın çizelgesine uyması durumunda, zaten ortada euro bölgesi diye bir şeyin kalmayacağı eleştirileri dile getiriliyor.
Dış ilişkiler uzmanlarına göre Federal Avrupa artık kaçınılmaz. Süreci Hürriyet Dünyası için yorumlayan, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Cengiz Aktar’a göre, geçmişi AB’nin kuruluşuna kadar uzanan “Siyasi Avrupa” tartışmaları için geç bile kalındı.
“EURO’NUN ARKASINDA SİYASİ İRADE OLMALI”
Ortak para birimi kullandığı halde ortak maliye ve iktisat politikaları olmayan bir birliğin iyice göze batar hale geldiğini belirten Aktar’a göre, “ardında siyasi irade olmayan tek para birimi euro” ve bunun daha fazla böyle devam etmemesi gerekiyor.
“ORTAK ORDU HAYAL”
Gerçek bir federal Avrupa’nın kendini bariz biçimde dayatmaya başladığını vurgulayan Aktar, ortak ordunun ise maliyetinin yüksekliği nedeniyle hayal niteliğinde olduğunu düşünüyor.
“AVRUPA ZATEN FEDERAL”
Tartışmaların başlamış olmasının bile sağlıklı bir gelişme olduğunu belirten Aktar’a göre, her ne kadar ulus devletler inkâr etse de, Avrupa’da zaten federal bir yapı işlemekte. AB ülkelerinde toplum ve bireyi ilgilendiren kararların yüzde 70’inin Brüksel’de alındığının altını çizen Aktar, ekonomik açıdan da ortak söylemin gelişmesi kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor.
Aktar, buna örnek olarak Fransa’da iktidara yeni gelen Sosyalist Parti’nin daha şimdiden seleflerinin politikalarına yönelmesini gösteriyor ve Fransa’da daha dün alınan, “Kamu bütçesinde üç yıl artış yapılamayacak” kararını göstererek bu görüşünü pekiştiriyor.
“ALMANYA ZATEN PATRON”
Aktar, Almanya’nın Siyasi Avrupa’da çok fazla ön plana çıkacağına dair çekinceleriyse “Almanya zaten patron. Ama görüyorsunuz ki kendi neoliberal ekonomi modelini ne kadar dayatırsa dayatsın bunu bütün AB ülkelerine benimsetemiyor” şeklinde yorumluyor.
“GÜNEY ÜLKELER GİREMEZ”
Hükümetler arası konferansa gidilmesini gerektirecek olan Siyasi Avrupa sürecinin çok uzun bir yolu olduğunu söyleyen Cengiz Aktar, birlik sağlandığı takdirde bunun, İspanya, İtalya, Portekiz, Yunanistan, İrlanda gibi ekonomisi güçlü olmayan ülkeleri kapsamayacağını ifade ediyor.
Federal Avrupa sürecini Hürriyet Dünyası için yorumlayan bir diğer isimse ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Hüseyin Bağcı. Aktar gibi, tartışmanın aslında çok eski olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Profesör Bağcı, AB’nin kuruluşunda “Genişleme ağırlıklı” ve “Derinleşme ağırlıklı” iki AB planı arasında kalındığını ve genişleme politikasına öncelik verildiğini belirtiyor.
“GENİŞLEMEDEN DERİNLEŞMEYE”
Genişlemeyi 36 üye ülke ile sonlandırmayı planlayan AB’nin derinleşme planı çerçevesinde federal yapıya yöneldiğini dile getiren Bağcı’ya göre, bu süreçte başarılı olabilmek için AB öncelikle reformlara, Anayasal değişikliklere başlamalı.
“ALMANYA, FRANSA’YA MECBUR”
Siyasi Avrupa sayesinde İngiltere gibi “bazen birliğin içinde bazen dışında duran” ülkelerin de bu tutumlarının önüne geçilmiş olacağını düşünen Bağcı, kendi de federal bir devlet olan Almanya’nın federalleşme sürecinde lokomotif olacağını ifade ediyor ama Fransa’nın desteği olmadan başarılı olamayacağını da vurguluyor.
“KARARLAR OY ÇOĞUNLUĞUYLA ALINMALI”
Bağcı, sürecin AB Parlamentosu’nda seçim aşamasına geldiği takdirde de, şimdiki gibi “oybirliği” aranması durumunda sorun yaşanacağını düşünüyor ve “oy çoğunluğunun” parlamentoda bundan böyle uygulanır olması için, AB’nin kendi içinde reform yapması gerektiğini belirtiyor. Bağcı’ya göre, “oy birliği” aranması, bugün diğer süreçleri de tıkayan, AB’yi yavaşlatan, birçok kararı engelleyen ve artık kurtulunması gereken bir uygulama.
https://twitter.com/seblakutsal
Sebla Kutsal