Güncelleme Tarihi:
PARİS’TE YAŞANANLAR
“Bugün dünyada insan hakları diye en çok bağıranların eskiden beri insan hakları konusunda en kötü sicile sahip olmaları tesadüf değildir. Kendilerine kurdukları huzur ve refah dünyasında insan hakları üzerine ahkam kesenlerin konu diğer coğrafyalara ve toplumlara geldiğinde bir anda renk ve karakter değiştirdiklerini görüyoruz. İstanbul’da yaşanan sokak eylemlerinde, Gezi eylemlerinde insan hakları savunuculuğuna soyunanlar, Paris’te yaşananlar karşısında kör, sağır ve
dilsiz hale dönüştüler. Dünyadaki hiçbir yazılı ve görsel medyada Fransa’daki, Hollanda’daki, Brüksel’deki hadiseleri izlemedik. Neredesiniz? Ama Gezi eylemleri için dünyayı ayağa kaldırdılar. Niye? Burası Türkiye olduğu için. Hadi şimdi de aynı şekilde anlatın, yayınlayın. Yayınlamadılar. Niye? Dürüst ve samimi değiller.
Türkiye’ye milyonlarca sığınmacı akın ederken, bizi sınırlarımızı açmaya davet edenler kendi topraklarına yönelen aynı insanları dikenli teller ve duvarlar başta olmak üzere en sert tedbirlerle karşıladılar. Kim insan hakları savunucusu? Biz mi onlar mı? Onlar dünyada hâlâ bir vahşet sergilemekten öte bir şey yapmıyor. Terör örgütleri ülkemize saldırırken bizi demokrasi sınavına tabi tutanlar, bombaların ve silahların namluları kendilerine yöneldiğinde demokrasiyi de insan haklarını da askıya almaktan çekinmediler.
DİRENİŞLE KARŞILAŞTIK
Türkiye insan hakları uygulamaları konusunda modern çağın yaklaşımlarına uygun en önemli adımları AK Parti iktidarları döneminde atmıştır. Milletimizin bu kötü sicile layık olmadığına inandığımız için hükümete gelir gelmez büyük reformlar başlattık. Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkese hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak muamele görebilmesini sağladık. Hatta aynı hizmetleri ülkemize gelen misafirlerimize sunduk. Tabii bu süreçte çok büyük direnişle karşılaştık. Önümüze çıkarılan engelleri sabır ve kararlılıkla birer birer aştık.
KİMSE BİZE DERS VERMESİN
Buldukları her fırsatta Türkiye’nin demokrasisine, insan haklarına, özgürlüklerine laf edenler bugün kendi imtihanları ile baş başalar. Demokrasi, her şeyin iyi, güzel, hoş olduğu günlerde değil böyle zamanlarda test edilir. Türkiye bu testi vesayetinden darbesine, teröründen mültecisine kadar tüm boyutlarıyla yaşamış ve alnının akıyla tamamlamıştır. Artık hiçkimse ülkemize demokrasi, insan hakları, özgürlükler dersi vermeye kalkamaz. Sadece darbe girişimi karşısında gösterilen duruş ile şehirlerimizde misafir ettiğimiz milyonlarca sığınmacıya gösterdiğimiz kardeşlik, bizi insan hakları ve demokrasi konusunda ibra etmeye yeter. Bundan sonra demokrasi ve insan hakları denilince sorun aranacak yer asla Türkiye değildir. Hiçbir fiyakalı söz, hiçbir parıltılı söylem, hiçbir şaşaalı hayat biçimi, batının insan hakları ve özgürlükler konusundaki iki yüzlülüğünü gizleyemez. Biz başından beri neysek bugün de oyuz. Ama Avrupa ve ABD için söylenecek söz, medeniyet makyajının aktığı ve altındaki gerçek yüzlerin ortaya çıkmaya başladığıdır.”
KİBİR BATAKLIĞINA DÜŞENLERE YER YOK
KİBİR ve büyüklenme bataklığına düşen, erişilemeyen ve konuşulamayan kişi durumuna gelen, istişareden uzaklaşan, gözü şahsi çıkarından başka hiçbir şey görmeyen kimsenin, AK Parti çatısı altında yeri yoktur. AK Parti, şu veya bu kişinin; şu veya bu dar kadronun değil, bizatihi milletin partisidir. Milletin partisini, milletten uzaklaştırmaya kalkan karşısında şahsımı bulur. Dikkat ederseniz, taşıdıkları tüm unvanları, geldikleri mevkileri, makamları AK Parti’ye borçlu olup da bugün başka mecralara yelken açmaya çalışanların ortak özelliği, kibir abidesi haline dönüşerek milletten kopmuş olmalarıdır. 40 yılı aşkındır siyaset yapan bir kardeşiniz olarak bu tuzağa düşüp de iflah olan kimseyi görmediğimi özellikle belirtmek isterim. İsimler gelir geçer, baki kalan sadece davalardır, hizmetlerdir. Bizim sadakatimiz davamıza, hizmetimiz milletimizedir. Yol arkadaşlarımın hepsinin de aynı bilinçle hareket ettiğine inanıyorum.
İNGİLİZCE ERDOĞAN ŞARKISI
İNSANLIĞIN Medeniyeti programında Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla hazırlanan 3 dakikalık İngilizce şarkı ve klibi ilk kez paylaşıldı. Sözleri ve bestesi Turgay Evren’e ait şarkıyı Ekrem Muhammed Kahraman seslendirdi. Klipte, Erdoğan’ın çocukluk, gençlik ve askerlik fotoğraflarıyla, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak katıldığı programların, mitinglerin görüntülerine yer verildi. Şarkının sözleri şöyle: “Vicdanını kaybetmiş bir çağda doğdu o. Sessizliğini koruyan bir dünyada büyüdü. Haksızlığa ve yoksulluğa karşı gözlerini kapamadı. O, mazluma ve garibe karşı asla kayıtsız kalmadı. Erdoğan, uzun adam beraber yürür milletiyle. Erdoğan uzun adam çarpışır her türlü zulümle / çürümüşlükle. Özgüvenini kaybetmiş bir ülkede yaşadı o. Yoksulu hor gören güç sahiplerini gördü. Halkına ve tarihine inanmaktan hiç vazgeçmedi. O, şefkat ve merhamete olan inancını hiç yitirmedi.”
Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde, Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında düzenlenen, ‘İnsanlığa Umut: Türkiye’ sergisini de ziyaret etti.
RİYAD’A İADE TEPKİSİ
CUMHURBAŞKANLIĞI İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Suudi Arabistan’ın gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın katillerini Türkiye’ye iade etmeyeceklerini açıklamasının hayal kırıklığı yarattığını ifade etti. Altun, Reuters Haber Ajansı’na şunları söyledi: “Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cübeyr’in, iade edilmesi talebimize verdiği yanıt hayal kırıklığı yaratmıştır. Merhum Kaşıkçı, İstanbul’da vahşi bir cinayete kurban gitmiştir. Suudi istihbarat görevlileri, bu cinayeti işlemek maksadıyla Türkiye’ye gelmiştir. Başkonsolosunun da bu suçun ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Bu koşullarda katillerin Türk mahkemeleri tarafından yargılanması son derece doğaldır. Katillerin iadesini reddetmek, ancak Suudi Arabistan’ı cinayeti örtbas etmeye çalışmakla itham edenleri haklı çıkarır.”