Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2002 00:00
‘İSRAİL çekilsin derken hemen, şimdi ve derhal geri çekilmesini kastediyorum’ !İşin felakete doğru gittiğini görünce nihayet uyanan ve yüz seksen derece çark etmek zorunda kalan Bush pazartesi günü kameralara dönerek Şaron'a bu ihtarı verdi.Aman aman, doğrusu öteki de pek umursadı... Hazrete vız gelip, tırıs geçer.‘Beyrut Kasabı’ elinde satır, daha önce Washington'daki toptancı celepten almış olduğu cesaretle hala ve hala et parçalamayı sürdürüyor. Nitekim, Knesset parlemantosu kürsüsünden anında duyurduğu cevap, ‘Biraz bekle yahu, Filistin’in budunu gövdesinden ayırmayı ve Arafat'ın işkembesini doğramayı bitireyim, ondan sonra sen sağ ben selamet, duracağım' şeklinde oldu.Eh kasap bu şakası yok, keser de, asar da, biçer de...* * *ŞİMDİ elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin: Avrupa, esas ‘ağababa’ Amerika'yı dahi takmayan bir Ariel Şaron'a nasıl söz geçirsin? Nasıl laf dinletsin?O Avrupa ki, dün dediğim gibi, özümsemiş olduğu toplumsal uygarlık kültüründen dolayı, askeri açıdan zaten bir Afrika ‘pigme’si kadar cüce.Ayrıca, İsrail'le mevcut iktisadi ilişkileri ABD'nin yanında devede kulak kalıyor.Dolayısıyla, hangi yaptırım gücüyle Yahudi devletini aklı selim yoluna sokabilir?Şimdi o bile çok güç görünüyor ama en, en kabadayısı, belki 1982 Beyrut'unda yapmış olduğu gibi, Yaser Arafat'ı Ramallah'tan kurtarıp başka bir hicrete taşıyabilir.Nitekim, beli piştovlu Şaron AB dış politika sorumlusu Javier Solana'nın mesaj getirmek için Ben Gurion havaalanına inmesini dahi kabullenmedi. Resmen sepetledi. Geniş konferans önerisini çöpe attı ve ‘topun, tüfeğin kadar konuş’ diye azarladı.Bu durumda, ağzıyla kuş tutsa, Avrupa Ortadoğu'da devreye giremez.* * *TAMAM, Filistin'deki İngiliz emperyalizmine veya Kanal Savaşı'ndaki Paris - Londra - Tel Aviv eksenine kadar çıkarsak tabii ki Avrupa'da sorumluluk keşfederiz. Ama eğri oturalım doğru konuşalım, o Avrupa hanidir hakkaniyetli davranıyor.De Gaulle Fransa'sının 1967'de İsrail'e ambargo koymasından başlayın ve özerk bölgede mevcut altyapıyı AB'nin finanse etmesine gelin, günah çıkartmak için dahi olsa, ABD'nin aksine, Avrupa politikasında ‘pro Filistin’ yaklaşım çoktandır ağır basıyor.Zaten bunun içindir ki, bırakın ‘şahinler şahini’ Şaron'u, en ‘güvercin’ İsrail hükümetleri bile Washington'la gerdeğe girerken, Brüksel'e daima mesafeli yaklaştılar. Ve durum ortada, Davudi yıldızlı ülke bölge dengelerinde tamamen ağır basıyor. Oysa, yine durum ortada, Yaşlı Kıta'nın o güçlü ülke üzerinde etkinliği yok.Eh, zaten ‘topun tüfeğin kadar konuş’ diye azarlanmış bir Avrupa Beytüllahim'deki Doğuş Kilisesi için Haçlı Seferi'ne çıkamayacağına göre, iki çaresi kalıyor.* * *İLKİ, pratik geçerliliğinden ziyade simgeselliği ağır basacak bir dizi kararla, kısmi ambargo da dahil, İsrail'le sürdürülen ilişkileri tedricen ‘serinleştirmek’.Gidişat böyle devam ederse Avrupa'nın buraya gelmesi ciddi bir ihtimaldir.AB'nin ikinci ve özünde hem daha gerçekçi, hem de daha pragmatik çaresini ise Tel Aviv'i etkileyebilecek olanı, yani Washington'u etkilemek yöntemi oluşturuyor.Dolayısıyla, Avrupa'nın bir yandan dönem başkanı sıfatıyla bugün Madrid'de ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'e görüşecek olan İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar aracılığıyla; öte yandan da bütün diplomatik kanal vasıtasıyla gerçekleştirilecek her temasta ‘ağababa’ Birleşik Amerika'nın başının etini yiyerek, Bush'u, Ariel Şaron'un maceraperestliğine karşı çok sert ve fiili tutum almaya ikna etmesi gerekiyor.Belki ölme eşeğim ölme diyeceksiniz ama, heyhat Avrupa'nın başka çaresi yok!Çünkü, hanidir, Avrupa'nın toplumsal uygarlık kültüründe ‘topun tüfeğin kadar konuş’ diye meydan okumak yok!
button