Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2003 00:00
Avrupa’da yaşayan bir okurum Anna Lindh yazım üzerine bana bir ileti gönderdi. Bu iletiyi bu yazımda bir başka bağlamda kullanmak istiyorum:“Geçen hafta Belçika’da yargılanmalarına başlanan jandarmaların avukatlarının ve bilhassa mahkeme savcısının katiller hakkındaki hafif ceza istemi tam anlamıyla insan hakları ihlâli ve bir AB ülkesi için utanılacak bir durum! Bilindiği gibi, 5 sene önce üç jandarma, sınır dışı etmekle vazifelendirildikleri genç bir Nijeryalı kadını boğarak öldürmüşlerdi. Bu durum jandarma kamerasından alınıp mahkemede gösterildiği halde, jandarmalara neredeyse hiç ceza verilmemesi talep edilmekte.”***Okurumun iletisinden hareketle durumu değerlendirelim: Savunma avukatlarının yöntem gereği müvekkilleri için beraat kararı istemeleri çok doğal. Ama savcının böyle bir talepte bulunması şaşırtıcı. Peki 5 yıl önce işlenen bir cinayetle ilgili olarak bu güne kadar bir karar verilmemesi Belçika mahkemelerinin ciddiyetini lekelemez mi?Bu soruları Belçika Adalet Bakanı’na soracak olsak, ülkesinin mahkemelerinin bağımsız olduğunu söyler.Nijerya’nın tamamı ya da bazı eyaletleri İslâm şeriatına göre yönetilmekte... Nijerya parlamentosundan birkaç milletvekili Brüksel’e gelip, sanık jandarmaların İslâm şeriatına göre “Kısasa kısas” cezalandırmalarını, mahkemenin idam kararı alması gerektiğini söyleseler, basın milletvekillerinin canına okur ve Belçika hükümeti diplomatik skandalı göze alıp milletvekillerini geldikleri yere postalar.***DEP davasından mahkum olan Leyla Zana ve öteki milletvekillerinin davasıyla ilgilenen Avrupa ülkeleri,adı geçenlerin serbest bırakılmalarını istemiştir her zaman.Son olarak, Avrupa Parlamentosu Başkanı Cox Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü arayarak dava hakkında bilgi almış ve eski DEP milletvekillerinin serbest bırakılmasının reformların uygulandığını göstereceğini söylemiş.Abdullah Gül de “Biz de çıkmalarını isteriz, ama yargıya da müdahale edemeyiz” karşılığını vermiş.Beni şaşırtan, Bay Cox’un, bir süre önce Avrupa Parlamentosu’nun insan hakları konusunda verdiği Saharov Ödülü’nü Leyla Zana’nın almış olduğunu söylemesi.Yani demek istiyor ki: Bizim verdiğimiz Saharov Ödülü Leyla Zana’nın ve arkadaşlarının aklanması anlamına gelir. Türkiye mahkemelerine ne oluyor! Mantık bu!Kaplan’ı Almanya, Fehriye’yi Belçika yasalar ve mevzuat gerekçesiyle Türkiye’ye iade etmiyor, ama bağımsız yargının verdiği kararı yok sayıyorlar ya da yargının kendi verdiği kararı yok saymasını, bu da olmazsa hükümetin yargı kararına karşın Zana ve arkadaşlarını serbest bırakmasını istiyorlar.***Türkiye’nin bağımsız mahkemeleri ve hükümeti böyle keyfi bir iş yapmaya kalkışsa, bu işleme ilk karşı çıkması gereken Avrupa Parlamentosu Başkanı Cox Türkiye’nin hatır için yasa dışına çıkmasını istiyor!Kazı koz anlayanların bu yazıma karşı yükselecekleri homurtuları da şimdi yanıtlayacağım: Yazım olayla ilgili olarak “usül ve üslup hakkında”... Zana ve arkadaşlarının hâlâ hapiste olmaları elbette üzücü...
button