Avrupa’dan ders

Güncelleme Tarihi:

Avrupa’dan ders
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 01, 2001 01:58

Tarihi karar 3'e karşı 4 oyla alındı. AİHM, RP'nin şeriatı benimseyen söylem ve faaliyetlerde olduğunu vurguladı ve Anayasa Mahkemesi'nin bu partinin kapatılmasıyla ilgili gerekçelerinin tümüne onay verdi. Mahkeme bireysel başvuruları da dikkate almadı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Refah Partisi'nin kapatılmasında Türkiye'yi haklı buldu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddesinin ihlal edilmediğine kanaat getirdi. AİHM, Refah Partisi yöneticilerinin söylemi ve parti faaliyetlerinin Türkiye'deki sivil barışa ve demokratik rejime tehdit oluşturduğu sonucuna vardı. Mahkeme, Refah Partisi'nin şeriata dayalı bir rejimi benimsediğini ve bu parti için şeriatın sadece boş bir söylem olmadığını ve iktidara yükselebildiği için gerçekleştirilebilir konumda olduğunu kaydetti.

GEREKÇELERE ONAY

AİHM, Refah Partisi'nin şeriatı benimseyen söylem ve faaliyetlerde olduğunu vurguladı ve Anayasa Mahkemesi'nin partinin kapatılmasıyla ilgili gerekçelerinin tümüne onay verdi. Dün açıklanan karar, AİHM'nin yedi yargıçtan oluşan 3'üncü dairesinde alındı. Aralarında Türk yargıç Rıza Türmen'in de bulunduğu dört yargıç Türkiye'nin haklı olduğu yönünde oyunu kullanırken üç yargıç ise Refah'ın kapatılmasını, insan haklarının ihlali olarak değerlendirdi. Bir oy farkla alınan kararda sözleşmenin ‘‘örgütlenme hakkını’’ güvence altına alan 11'inci maddesinin ihlal edilmediği vurgulandı. AİHM, Refah'ın yasaklı yöneticileri Necmettin Erbakan, Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal'ın bireysel başvurularını da dikkate almadı ve düşünce ve ifade özgürlüklerinin kısıtlandığını öne süren tezlerini incelemeye değer bulmadı.

YARGIÇLAR NASIL BELİRLENİYOR

AİHM'e yapılan başvuruların ‘‘incelemeye değer~’’ bulunması sonrasında bir davanın hangi dairede ele alınacağının kararı, AİHM Başkanı tarafından veriliyor. Başkan, davaların yoğunluğunu dikkate alarak, daireyi belirliyor. İlgili dairenin Başkatibi (Greffier) daireye seçilecek olan yargıçları belirliyor. Davanın önemine göre tecrübeli ve kıdemli yargıçlara öncelik veriliyor. Dava hangi ülkeye yönelikse, o ülkeyi temsil eden yargıç davaya mutlaka katılıyor. Dava ile ilgili kararı taraflardan biri ‘Büyük Mahkeme’ye ya da temyize götürme talebinde bulunabiliyor. Ancak bu talebin yerine getirilmesine, ‘‘Panel’’ olarak adlandırılan beş kişilik yargıç heyetinden oluşan bir daire karar veriyor. Beş yargıç, bir davanın 17 hakimden oluşan (AİHM Başkanı, dört dairenin başkan ve başkan yardımcıları, ilgili ülkeyi temsil eden yargıç ve kurayla belirlenen yedi yargıç) Büyük Mahkeme'de ele alınmasını reddedebilir.

Mahkeme gerekçeli kararında şu görüşleri ön plana çıkardı.

Türkiye'nin güvenliği için laiklik prensibi esastır.

Türkiye ve Türkler, Osmanlı döneminde teokratik rejim tecrübesi yaşadılar. Bu rejimi yıkarak, laiklik temelinin esas alındığı Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

Geçmiş hala çok yakın ve halkın çoğunluğu Müslüman.

Necmettin Erbakan'ın 23 Mart 1993'te, ‘‘Bir çok hukuk sistemi olabileceğini’’ söylemesi ve Türkiye tarihinde bunun örneklerinin olduğunu dile getirmesi, teokratik düzene olan özlemi çağrıştırıyor.

Söylemler ve faaliyetler, Refah Partisi'nin şeriat düzenini benimsediğini gösteriyor.

Şeriat düzeni ise devletin, bireylerin özgürlüğünü koruyan rolünü ortadan kaldırıyor. Bireyleri, devletin koyduğu kurallara değil, dini kuralların emri altına sokuyor.

Bir yandan insan hakları ve demokrasiye saygılı olduğunu söylemek, diğer yandan ise şeriat rejimini destekler söylem içinde olmak inandırıcı değil.

Şeriat, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin değerlerini tamamen ortadan kaldırıyor. Gerek özel hayata müdahalesi, gerek toplumda kadına verilen yer bakımından.

Şeriat, RP için teorik ya da hayali bir amaç değildi. Çünkü bu parti iktidara gelmiş bir partiydi ve şeriatı gerçekleştirebilecek konuma yükselmişti.

Parti yöneticilerinin birçok konuşmalarında halkı şiddete yönlendiren, kin ve nefret duyguları aşılayan söylemi benimsemeleri, giderek sivil barışa ve demokratik rejime tehdit oluşturuyordu.

RP NE DEMİŞTİ

RP adına Türkiye'den 500 bin dolar talep eden Fransız avukat Laurent Hinckler'in iddianamesinde şu görüşler öne çıkarıldı:

RP'nin kapatılması AİHS'nin 11. Maddesi'ne aykırıdır. Laiklik prensibine aykırı davranan bir partinin kapatılmasının yasalarla öngörüldüğü doğrudur, ancak laikliğin öncelikli önemi RP'nin programında açıkça dile getirilmiştir. RP hiçbir zaman ne anayasal düzene, ne de laiklik prensibine karşı olmuştur.

RP'nin kapatılmasına gerekçe olarak, bazı parti mensuplarının basında çıkan ifadeleri gösterilmiştir. Bu ifadelerin sahibi üyeler RP'den ihraç edilmiştir.

Dini felsefeye dayalı değerleri programına katan bir siyasi parti kurmak AİHS'nin, din ve vicdan özgürlüğünü içeren 9. Maddesi kapsamına girmektedir. RP yöneticilerinin din özgürlüğü ihlal edilmiştir.

Birkaç üyesinin ifadesi nedeniyle kapatılan RP'ye oy veren 6.5 milyon seçmenin istedikleri partiye oy verme hakları ellerinden alınmış, AİHS'nin 1 NO'lu protokolunun 3. Maddesi ihlal edilmiştir.

Planları suya düştü

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Refah Partisi'nin (RP) kapatılmasında Türkiye'yi haklı bulması, bugün siyasete iki ayrı partide devam eden eski RP'liler üzerinde şok etkisi yarattı. En büyük şoku, aktif siyasete dönüş planları yapan yasaklı lider Necmettin Erbakan yaşadı. Bu kararla, Saadet Partisi'nin başına geçme hesapları yapan Erbakan'ın bütün planları suya düştü. AİHM'den çıkacak karara büyük umut bağlayan Saadet Partisi Başkanlık Divanı da, kararın açıklanmasının hemen ardından Genel Başkanları Recai Kutan'ın başkanlığında olağanüstü toplandı. Erbakan'ın da Altınoluk'taki tatilini yarıda keserek Ankara'ya gelebileceği belirtildi. AİHM'nin kararıyla, Erbakan ve arkadaşlarının siyasete dönüş umutları, Anayasa Mahkemesi'nin koyduğu 5 yıllık siyasi yasağın sona ereceği 22 Şubat 2003 tarihine ertelendi. Erbakan ve arkadaşları siyasi yasağının kalkması için 1.5 yıl beklemek zorunda kalacaklar.

Yenilikçi yorum İslam'a önyargı

Abdullah Gül: Bu karar sürpriz oldu. Ben bu kararda, İslama ve müslümanlığa yönelik bir önyargının etkili olduğunu sanıyorum. Bu karar, yeri geldiğinde Avrupa'nın ne kadar önyargılı davranabileceğini gösteriyor. Bu konuda zaten kuşkular vardı, bu kuşkuları daha da güçlendirmiştir.

Bülent Arınç: Bu karar mahkemenin daha önceki kararlarıyla tezat oluşturuyor. Mahkeme Türkiye'den beklenen, Türkiye'ye özgü bir karar veriştir. Karara giden süreç şaibeli ve senaryolarla doludur. Hem hukuka hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. Mahkeme yargıçları etki altında kalmıştır.

Cemil Çiçek: Türkiye'de de en fazla tartışılan konuların başında laiklik konusu geliyor. Bundan böyle, bu mahkemenin vermiş olduğu karar bütün bu tartışmalarda önemli bir mesnet teşkil edecektir. Siyasi partilerin faaliyet alanını da belirleyen bir özellik taşıyan karar, kurulmuş ya da kurulacak partilerin, laiklik konusunda neyi nasıl anlamaları gerektiği hususunda da bir açıklık getirmiş olacaktır. Onun için Türkiye siyasetinde bence yeni bir dönem başlamış oluyor.

YANLIŞ KARAR

AİHM kararını uygun bulmadığımı açıklamak isterim. Çünkü dünyada hem bir demokrasi olayı yaşayacağız, hem siyasi partilerin demokrasi hayatının vazgeçilmez unsurları olduğunu her yerde söyleyeceğiz. Ondan zonra da bunun önünü tıkamaya çalışacağız. Bu bana göre yanlış. Ben bu kararı objektif bulmuyorum.

Çifte standart

Recai Kutan:
Bu karar tereddütler oluşturacaktır. Biz Avrupa için ayrı, Türkiye için ayrı kararları doğru bulmuyoruz. Bu kararda AİHM'in çifte standartlı davrandığı ortaya çıkıyor. Demokrasi ve laiklik kavramları konusunda farklı ülkelerde farklı davranılması doğru değil. Ben kararda çifte standartlı ve siyasi davranıldığı kanaatindeyim.

Sicilleri bozuldu

Şevket Kazan
: Karar siyasi. Bizim aleyhimize sonuçlanmış olması bunu gösteriyor. Bizim aleyhimize karar verenler arasında Türkiye temsilcisi de var. Kararın düzeltilmesi için temyize gideceğiz. AİHM bu kararla sicilini bozmuş durumdadır. Başvuru ile sicilini düzeltme imkanı tanıyacağız.

KİM, NE OY VERDİ

Türkiye haklı

Jean-Paul Costa (Fransa)

Rıza Türmen (Türkiye)

Hanne Sophie Greve (Norveç)

Kristaq Traja (Arnavutluk)


Türkiye haksız

Willi Fuhrmann (Avusturya)

Loukis Loucaides (Kıbrıs Rum Kesimi)

Nicolas Bratza (İngiltere)


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!