Güncelleme Tarihi:
Gümüşpala Mahallesi'nde, bodrum, zemin ile birlikte 7 katlı, 24 daireli Kübra Apartmanı, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nden etkilendi.
24 Ağustos 1999'da Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü tarafından hazırlanan tespit raporunda binanın bodrum katındaki 12 kolonda patlamalar olduğu, hasarın 'fazla tehlikeli' durumda bulunduğu, yapının bodrum, zemin ile birlikte 7 kat oluştuğu, son iki katın projeye aykırı yapıldığı, ayrıca bazı kirişlerde eğilme ve kesme çatlaklar gözlemlendiği belirtildi.
Ağır hasarlı olduğu için yıkılması gereken binanın sakinleri, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden uzmanların hazırladığı güçlendirme çalışmasını tamamlarken, apartmanda oturmayı da sürdürerek dava açtı.
6 ay önce Avcılar Belediyesi binayı mühürlerken, bina sakinleri mühürü açarak oturmayı sürdürdü. AFAD'ın 2 ay önce 20 yıl önce 'Ağır hasarlı' olduğu gerekçesiyle yıkılması gereken binanın akıbetini sorması üzerine zabıta ve polis devreye girerek bina sakinlerine tebligat yapıldı ve burasının en kısa sürede tahliye edilmesi istendi. Bina sakinleri çaresiz evlerini terk etti.
Avcılar Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Suat Ektiren, ağır hasarlı binaların teknik olarak güçlendirilemeyeceğini, 20 yıl sonra geç de olsa yıkım kararının uygulamaya konulduğunu söyledi.
BİNANIN ÇEVRESİNE 'KAPILI BARİYER'
Binanın boşaltılmasından sonra atık malzeme toplayıcıları binaya sık sık girerek, işlerine yarayabilecek bütün malzemeleri söküp götürmeye başladı.
Bu durum, yoldan geçenler için tehlike oluştururken hemen karşıda iş yeri bulunan Ali Şahin, Avcılar Belediyesi zabıtasını çağırarak önlem alınmasını sağladı. Ali Şahin, önerisinin kabul edildiğini ve 'Kapılı bariyer' önleminin uygulandığını belirterek şöyle dedi:
"Atık toplayan kişilerin çalışması sırasında sokağa taş parçaları dökülüyor, tehlike yaratıyordu. Biz önlem alamadık. Zabıtadan birkaç arkadaşı çağırdık.
Binayı yıktırıp yaptıracak firmaya baskı yaptırdık. İçerideki kapıları söktürdük, buraya getirip, dizdirdik. Hiç olmazsa insanların binadan uzakta durmasını, onları korumaya, biraz daha ileriden yürümeyi sağlamalarına çalıştık.
Bu önlemimiz faydalı oldu. Ama sokağı daralttığı için bunu eleştirenler oldu.
Bu önlemin sağlıkları için alındığını düşünmüyorlar. Aslında bu kapıları tek tek renkli boyasak, sokağa farklı görüntü sağlayabilirdik. Kısmet böyleymiş.
Avrupa'da insanlar bunları boyuyorlar ayrı havaya sokuyor, inşaatları unutturuyorlar. İnsanlar önünden geçerken fotoğraf çektiriyor. Aslında böyle bir sistem daha güzel olurdu. Türkiye'de kapısı penceresi olmayan insanlar vardır, gelsinler bu kapıları onlara vereceğim."
Çevredeki esnaf ve oturanlar ise, yaklaşık 40 kapının yan yana dizilerek anten kabloları veya iplerle bir birine bağlanarak, arkadan kalaslarla desteklendiği, "Güvenlik yöntemine" karşı çıkarken, "Yazık günah, yolu kapattılar. Çok çirkin oldu. Böyle olmaz. Yukarıdan taş gelse bu önler mi?" dedi.
Bazıları da insan canının çok önemli olduğunu yerinde önlem alındığını savundu. Yıkılacak binanın karşısındaki binada 3.5 yıldan bu yana oturan Duygu Aydın, "Kapıların dizilmesi ile alınan önlem görünüş ve park açısından da sıkıntılı.
Aracımızı park edemiyoruz. Yoldan ancak tek araba geçebiliyor. Kapılar da sağlam değil, iplerle bağlanmış zaten" dedi.