Güncelleme Tarihi:
İTÜ'nün 1997'de Avcılar'daki birçok mahallenin zemini için verdiği sağlam raporunun doğru olmadığı ortaya çıktı.
Avcılar, İstanbul'un depremden en çok etkilenen bölgesiydi. Depremin merkezine bu kadar uzak olduğu halde ilçenin bu denli ağır bir yıkıma uğraması herkesi şaşırttı. Üstelik en çok yıkım, ilçenin zeminini 1997'de araştıran İTÜ'nün ‘‘sağlam zemin’’ dediği yerlerde oldu. Bu çelişkiyi Hürriyet İstanbul, 8 Şubat 2000 tarihli sayısında ‘‘O gece ne oldu?’’ manşet haberiyle duyurdu.
İTÜ'nün raporu doğru değil!
Depremden altı ay sonra Avcılar Belediyesi ağır yıkımın nedenlerini araştırmak üzere kolları sıvadı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Dairesi Deprem Araştırma Merkezi'yle anlaşan belediye, ilçenin zeminini tekrar araştırmaya başladı.
Araştırmanın ilk bulguları korkunç gerçeği ortaya çıkardı: İTÜ'nün 1997'de ‘‘kireçtaşı var’’ dediği, yani sağlam olduğunu ileri sürdüğü yerlerde yalnız kil vardı. Kil ise, kireçtaşının tam aksine, taşıma kapasitesi çok düşük, yüksek katlı binaları taşımayan, üstelik heyelan yapan bir zemin türüydü.
Deprem Araştırma Merkezi'nin bulguları bununla da sınırlı kalmadı. İlçede Küçükçekmece Gölü kenarında üç de fay bulundu.
Tuvalet kağıdı
Araştırmayı yürüten Jeofizik Mühendisi Uğur Kuran'ın söyledikleri oldukça düşündürücü:
‘‘İTÜ'nün kireçtaşı var dediği bölgelerde yalnızca kile rastladık. Kireçtaşı sağlam gösterilen zeminlerde ya hiç yok ya da oldukça derinde. Yani binaların hepsi kil üzerinde yükseliyor. Üstelik o zaman yapılan zemin araştırması sağlıklı gerçekleştirilseydi bizim bulduğumuz fayları da farkederlerdi. İTÜ'nün raporu artık tuvalet kağıdı olarak bile kullanılmaz.’’
İller Bankası da zemin çürük demiş
Avcılar'ın zemininin kötülüğünü ilk söyleyen Uğur Kuran değil. Avcılar'ın ilk imar planı hazırlandığında da bu uyarılar yapılmıştı.
Bugün üzerinde Merkez, Denizköşkler, Ambarlı, Cihangir, Mustafa Kemal Paşa, Üniversite ve Gümüşpala mahallelerinin yükseldiği Avcılar Nazım İmar Planı ve Avcılar Uygulama İmar Planı, İller Bankası tarafından hazırlandı ve 3 Şubat 1982'de de Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.
İşte bu ilk plan hazırlanmadan önce İller Bankası bölgeyi inceletmiş, jeolojik çalışmayı İmar Planlama Dairesi'nden Kadir Okyar yürütmüştü. Okyar, 22 Mayıs 1971 tarihli raporunda Avcılar'ın zemini için şu çarpıcı tavsiyelerde bulunmuştu:
‘‘Evler hafif malzemeden ve fazla katlı olmamalı, ev cepheleri yamaca paralel olmalı, derin hafriyat yapılmamalı, inşaat alanları kıyıdan itibaren kademeli ve istinat duvarlı olarak inşa edilmeli.’’
Okyar, o dönemde ikinci derece deprem bölgesi kabul edilen Avcılar için uyarılarını şöyle sürdürüyordu: ‘‘Depreme karşı, binalarda afet bölgeleri ile ilgili yönetmeliğe titizlikle uyulmalı ve heyelanlı alanlarda zemin emniyet gerilim tecrübesi yapılarak gerekli tedbirler alınmalı.’’
8 kata izin verildi
Ancak bu plan yapıldıktan 26 yıl sonra, ilçenin zemini yeniden incelendi. İncelemeyi isteyen Avcılar Belediye Başkanı ANAP'lı Tahsin Salihoğlu'ydu. Belediye Başkanı İTÜ Deprem Vakfı'yla bir sözleşme imzalandı. Ve İTÜ, ‘‘Avcılar'ın Yerleşime Uygunluk Amaçlı Mühendislik Jeolojisi ve Jeoteknik Araştırma Projesi’’ni yaptı.
Bu araştırma 1997'de tamamlandı. Ortaya çıkan sonucun ilçenin ilk planı yapılırken hazırlanan İller Bankası raporuyla hiçbir alakası yoktu. Avcılar'ın zemini birdenbire iyileşmişti. Büyük bir kısmı taşıma kapasitesi yüksek olan, depreme dayanıklı ve sağlam zemin kabul edilen kireçtaşından oluşuyordu.
Depremin bilançosu
Bu araştırmanın çok önemli bir sonucu oldu: Avcılar'da ‘‘sağlam zeminli’’ olduğu ileri sürülen yerlerde 8 kata kadar varan, ancak o güne kadar kaçak olan yapılaşma uygun görüldü ve yasallaştı. Daha düşük katlı olan binalar da kat arttırdılar.
Ancak sağlam zeminli olduğu ileri sürülen ve yüksek kat izni verilen bu mahalleler (Cihangir, Denizköşkler, Gümüşpala, Merkez) 17 Ağustos 1999 gecesi yerle bir oldu.
İTÜ tuvalet kağıdı yapsın!
Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Dairesi Deprem Araştırma Merkezi Görevlisi, Jeofizik Mühendisi Uğur Kuran altı aydır Avcılar'ın zeminini araştırıyor. Kuran'ın 15 kişilik ekibiyle yürüttüğü çalışmanın ilk bulguları İTÜ'nün 1997 raporuyla ilgili birçok soru işaretini gündeme getiriyor: ‘‘Kireçtaşı Bakırköy bölgesinde rastlanan oldukça sağlam bir zemin elemanıdır. İTÜ ilçenin büyük bir bölümünde bu zeminin olduğunu jeolojik haritasında göstermiş. Ancak yürüttüğümüz çalışmada kireçtaşına ya hiç rastlamadık ya da çok derinde bulduk. Kireçtaşı olduğu söylenen yerlerde 75 metre eninde, bir kilometre boyunda kil tabakaları var yalnızca. Bunu size en basit olarak şöyle anlatabilirim: Binalar kil üzerinde yükseliyor! İşin kötü tarafı 1997'de doğru dürüst araştırma yapılsaydı bizim bugün bulduğumuz üç fayı da farkederlerdi. Bu üç fay Küçükçekmece Gölü'nün kenarında devam ediyor ve yıllardır heyelana neden oluyor. İTÜ'nün raporu artık bundan sonra ne yapılır bilemiyorum. Tuvalet kağıdı bile yapmak zor.’’
Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci
İTÜ'nün raporunun ciddi bir şekilde incelenmesi ve üzerinde önemli değişikliklerin yapılması gerektiği anlaşılıyor. Araştırma tamamlandığında ve kesin sonuçlar alındığında gerekli açıklamaları yapacağız. İki haritayı karşılaştırmaktan çekinmeyeceğiz. 17 Ağustos gecesi ne oldu diye araştırırken bu bulgularla karşılaştık. İlk veriler İTÜ'nün yerleşime uygunluk haritasının gerçekleri yansıtmadığını gösteriyor.
1997 İTÜ araştırmasını imzalayan Prof. Dr. Haluk Eyidoğan
Zemini bırak binaya bak
Artık fay ve zemin muhabbetini bir tarafa bırakmak gerekiyor. O zamanlar Avcılar Belediyesi'nin isteği üzerine bir proje grubu oluşturulmuştu ve uzmanlık alanlarımıza göre gruplara ayrılıp çalışmıştık. Benim alanım binaların dirençlerini saptamaktı. Zemin bölümünü bana değil proje yürütücüsü olan Erdoğan Yüzer'e soracaksınız. Hatırladığım kadarıyla Avcılar üç farklı zemine ayrılmıştı. Büyük bölümünde kireçtaşı bulunmuştu. Killi zemin bulunduğunu hatırlamıyorum. Üstelik bu çalışmayı yerleşim varken yaptık. Bundan sonra zemin değil binaların rehabilitasyonu önemli. Güçlendirme çalışmaları, yapı denetim yasası, sigorta sisteminin gündeme getirilmesi gerekiyor. Konuşmayalım da iş üretelim artık. Faya yakın olduğu halde yıkılmayan birçok bina var. Zemin kötü diye üç kattan fazla bina olmaz derseniz mühendisliği inkar edersiniz.