Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2003 00:00
''Yazılımda Hint mucizesi masalı''na yıllardır, fırsat buldukça değinir dururdum. Son iki yazımda ise, daha derli toplu bir şekilde üzerinde durmaya çalıştım. Meğer bu konu, bilgi toplumu aydınlarının pek çoğunun ilgisini çekermiş.Örneğin Haşmet Babaoğlu, Hint masalıyla Matrix efsanesi arasında kurduğu bağlantıyla giriş yaptığı, çok güzel bir yazı yazdı. Vatan gazetesinde bir hafta önce yayınlanan yazıda, yazılımda Hindistan modeli bir kez daha sorgulanıyordu.Haşmet Babaoğlu yazısını bu konunun daha fazla tartışılması temennisiyle bitirmişti. Pek çok okurdan da bu konuyu burada kesmememizi talep eden mesajlar aldım. Konu İnternet üzerindeki çeşitli forum alanlarında da tartışılmaya başlandı.Örneğin Türkiye Bilişim Derneği üyelerinin tartışma listesinin aktif fikir üreticilerinden Canok Abisel'in, foruma yazdığı fikirlerin gazete sayfaları aracılığıyla daha fazla okuyucuya ulaşması gerektiğini düşünüyorum. Mecburen biraz kısalttığım yazısında şunları söylüyordu Abisel:''Türkiye 4, 5 yıldır (İ)srail, (H)indistan ve (İ)rlanda (kısaca İHİ) gibi bazı ülkelerin bilgi teknolojileri alanında yaptıkları üretimle epey para kazandıklarının farkına varmış durumda. Her zaman olduğu gibi atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra dünyada yaşanan gelişmelerin ancak farkına varılmış olmasına rağmen paranın kokusu alındıya hemen avuçlar kaşınmaya başladı.Her gün gazetelerin ekonomi sayfalarında 'İstanbul yaklaşımı' vs adı altında şirketlerin kreditör bankalarla anlaşmaya çalıştıklarını okuyoruz. Bunların çoğu hiç yapılmamış olması gereken yatırımlardır. Ülkenin pek çok üretim sektöründe büyük bir atıl kapasite mevcuttur. Zaten kıt kaynaklarımız heba olup gitmektedir.Bakınız size komik ama o kadar da üzücü bir vakayı hatırlatayım. Yıl 2002 genel
seçimler öncesi. Bu ülkenin en önemli siyasi partilerinden biri 'İHİ' konusunu keşfediyor. Hemen birileri gönderiliyor bu ülkelere. Ekip döner ve raporlar hazırlanır. Basın toplantıları düzenlenir, bu müthiş buluş, memleketi selamete erdirecek keşif halka tanıtılır. Ne yazık ki parti iktidara gelemez.'İHİ' konusunu 'havuç' olarak kullanıp yönetimi istedikleri yola sokmaya çalışan çıkar çevreleri var. Efendim bizim de bu ülkeler gibi bilgi teknolojileri sektöründen şu kadar yüz bin kişiye iş imkanı sağlamamız yılda bu kadar milyar dolar ihracaat geliri elde etmemiz işten bile değilmiş.Çok güzel beyler ağanın eli tutulmaz haydi iş başına. Ama o da nesi? Meğer ufak bir detay varmış. Devletin şu yeşil renkli paralardan birkaç milyarcık öksürmesi lazım geliyormuş öncesinde. Emriniz olur beyler, hemen.''Hint masalının bilgi ekonomisine, bilgi toplumuna geçiş için neden yeterli olamayacağına ilişkin bir başka fikir rüzgarı ise Açık Radyo'da esmişti. Harvard Hukuk Fakültesi'nden Prof. Yochai Benkler, İnternet ve Hukuk programının yapımcısı ve sunucusu Avniye Tansuğ'a verdiği söyleşide bakın neler söylemişti:''Fikri mülkiyet, yenilikçiliğin maliyetini yükselten bir faktör. Bu maliyet artışının etkisi, en çok kültürel ve yenilikçi ürünlerin ağ üzerinden ithalatçısı durumundaki ülkeler üzerinde görülmektedir. Diğer ülkelerle onların çıkarlarını gündeme getirecek bu çerçevede bir işbirliğine gitmek de çekirdek ekonomilerin ilgi alanı dışında kalıyor. Oysa, onların uluslararası ticari pazarlıklarla başa çıkabilmesi ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde net ithalatçısı ülkeler olarak olmayanlarla karşılaştırıldığında daha büyük bir esnekliğe gereksinim var. Çünkü aksi halde bilgi ekonomisi çemberinden onun merkezine doğru bir yeniden dağıtımla karşılaşıyoruz ki, bu da genellikle ne iyi bir gelişme politikası ne de sadece bir dağıtım meselesi olarak nitelendirilebilir.Bilgi ve kültür,
haber (içerik) ve kültür yaratımında tamamen edilgin bir tüketici olmama, tersine etkin bir katılımcı olma olasılığı geniş biçimde yerelleştirilmiş (merkezi olmayan) İntrenet'in içinde saklıdır.Yeniden çizilmekte olan dünya güçler haritasından daha fazla yüzölçümü kaplamak istiyorsak bu konuları daha fazla tartışmak zorundayız. Emre Aköz, Emre Kongar, Doğan Hızlan, Engin Ardıç, Haşmet Babaoğlu, Çetin Altan, Özdemir İnce, Ümit Aslanbay, Hakkı Devrim, Ercan Kumcu, Enis Berberoğlu gibi bilgi toplumu aydınlarından pilava daha fazla su katmalarını bekliyorum.Mucizeciye mucize satıyoruzFason yazılım üretimine dayalı Hint mucizesi modelini Türkiye'ye dayatmaya çalışanların peşinden gidecek olursak başımıza neler geleceğini görmemiz için müneccim olmaya gerek yok. Fason üretime dayalı tekstil sektörümüze, hatta bir çeşit fason hizmet olan ''her şey dahil'' anlayışına dayalı turizm sektörümüze bakıp, ders almamız yeter.Bilgi ekonomisine ve bilgi toplumuna geçiş için bir sanayi kolu olan bilişim sanayiinde ilerlememiz şart değil. Bilgi toplumuna geçebilmemiz için gerekli tek şart uluslararası rekabet avantajı yaratmak üzere bilgi teknolojilerinden faydalanmanın yenilikçi yollarını bulup, uygulamak.Ama uluslararası rekabet avantajı yakalayabileceğimiz sanayi kolları arasında bilişimi de görüyorsak, buna da bir itirazım olmaz. Yeter ki fason üreticiliği değil, kendi markalarımızın sahibi olmayı hedefleyelim. Yani Cola-Turka gibi yerel fırsatçılıklara değil, Mavi gibi uluslararası başarılara açılan markalar yaratalım. Uluslararası yatırımları çekelim, dünya markalarıyla işbirliği yapmaktan kaçınmayalım ama bu işbirliklerini yaparken işin teknolojisini kapmaktan da geri kalmayalım. ''Know-how'' ve ''sermaye'' çekmek adına gerekirse fason üretim de yapalım ama, fason üretimi bir amaç değil, araç olarak görelim.Teknoloji Holding'in Hindistan'a yazılım satmaya hazırlanan Planet A.Ş. gibi bir şirketi bünyesinde barındırması, işte bu yüzden çok önemli. Tarihi 1988'e kadar uzanan Teknoloji Holding bünyesinde 1998 yılında kurulan Planet A.Ş. , 2002 yılını Türkiye bilişim pazarının en hızlı büyüyen şirketi unvanıyla geride bıraktıktan sonra, 2003'e dünya pazarlarını hedefleyerek girdi. Geçen hafta Paris'te gerçekleşen Cartes 2003 fuarında stant açarak, bu yeni pazarlar hedefinde çok önemli bir adım da atmış oldu.Elektronik Ödeme Noktaları (POS) sistem ve uygulamalarında Türkiye pazarının yüzde 22'sini yöneten Planet fuarda kurduğu stantta kendi geliştirdiği
Piyango Terminali, Ağ Komünikasyon Yöneticisi (Network Communication Controller-NCC) kapıları, elektronik ödeme uygulamaları ve çeşitli ürünlerini tanıttı.Planet A.Ş. ödeme sistemlerinde Fransız Ingenico'nun Türkiye temsilcisi, akıllı kartlarda ise Gemplus'nün iş ortağı olarak da çalışıyor. Planet A.Ş.'ye uluslararası pazarda rekabet avantajı sağlayan özelliği ise bilgi teknolojilerinden faydalanmanın yenilikçi yollarını araması ve yabancı iş ortaklarının sunduğu kaynakları iş geliştirmeye dönük kullanabilmesinden kaynaklanıyor. Kısacası Planet basit bir fason üretici olmakla yetinmeyip, değer katan bir iş ortağı olarak çalışıyor.Paris'teki önemli fuara katılmasının Planet'e neler kazandırdığını zaman gösterecek. Ancak dış pazarlara bundan önce sattığı özgün ürünler ve temsilciliğini yaptığı Ingenico tarafından NCC teknolojileri konusunda dünya üzerindeki tüm müşterilere tek uzman kuruluş olarak tavsiye edilmesi Planet'in dünya pazarlarındaki şansının açık olduğunu gösteriyor.Bir Hint bankasına satmak üzere oldukları yazılımı da unutmamak gerekiyor. Bu yazılım sahadaki POS ile banka arasındaki işlemleri gerçekleştirmeye yarıyor. Proje bu yazılımın kendisi, entegrasyonu ve NCC sisteminden oluşuyor ve satışının çok yakında tamamlanması bekleniyor.n teknoloji.comKáğıt kalem de sayısal olduKitapları beklerken defter, kalem sayısal oldu. Elektronik kağıt, elektronik mürekkep gibi teknolojiler uzun bir süredir hazırdı, ancak seri üretime geçilebilecek kadar ekonomikleşmeleri için üzerlerinde yapılan geliştirme çalışmaları devam ediyordu. Kağıt gibi bükülebilen, rulo yapılabilen ekranlar sayesinde kavuşacağımız elektronik kitaplara gözümüzü dikmişken sayısal kağıt ve kalemle karşılaştık. Kağıt, kaleme çağ atlattıran teknoloji HP'den geldi. Ünlü bilişim markası dünyanın ilk sayısal kağıt ve kalemini ürettiğini açıkladı. HP Form Otomasyon Sistemi adı altında geliştirilen sayısal kağıt, kalem iş ortamında yoğun bir şekilde form kullanmak zorunda olan firmaların iş yükünü azaltmayı, hızlandırmayı ve maliyetini düşürmeyi hedefliyor. HP Form Otomasyon Sistemi'nde kullanıcı önce, Form Otomasyon Sistemi'ni destekleyen bir yazıcıdan, normal kağıt üzerine basılmış form çıktısı alıyor. Baskı sırasında kağıda akıllı bir nokta şablonu ekleniyor. Kağıdın üzerindeki konumlandırma çizgiler, HP Sayısal Kalem 200 tarafından algılanabilir bir özellik taşıyor.Kullanıcı, form üzerindeki alanları sıradan bir kalem kullanıyormuş gibi HP Sayısal Kalem ile dolduruyor. Kalemin ucundaki mini kamera, yazılanları belleğine geçiriyor ve saklıyor. Sanal Kalem, daha sonra bilgisayarın yanındaki bir yuvaya takılarak belleğindekiler bilgisayara aktarılıyor.Yeni bir yıldız doğuyorCihan Salim'i Bilişim Cumhuriyeti isimli bir zamanların efsane sitesinde yayınlanan yazılarından tanıyordum. Yaşının çok ilerisinde olan analiz yeteneğini merak ve beğeniyle izliyordum. Sonra Volkan Gazioğlu'nun yönetimindeki site, pek güncellenmez oldu. Yakın bir tarihte tekrar gümbür gümbür gelmesini bekliyor ve diliyorum. Ama bu arada Bilişim Cumhuriyeti yazarı Cihan Salim'in kendi sitesiyle tanışmanın da keyfini sürüyorum. Site gerek görsel tasarımı, gerek bilgi mimarisi gerekse içeriğindeki başarıyla dikkat çekiyor. Cihan Salim'in o başarılı köşe yazılarını kendi sitesinde sürdürmemesi benim için tek hayal kırıklığı. Ama bundan böyle gözüm sürekli üstünde olacak. Yazılarına tekrar başlarsa ne álá... Yok başlamazsa site bu kadarıyla bile sürekli takip edilecek kalitede. n cihansalim.net
button