Güncelleme Tarihi:
Atlas Tarih dergisi Balkan Savaşları’nın 100 yılı nedeniyle 130 sayfalık özel sayı hazırladı. Bu özel sayıda Atlas Tarih yazarları, Osmanlı’nın 500 yıldan fazla bir süre siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel yapısını şekillendiren Balkan topraklarının tümüyle kaybıyla sonuçlanacak olayların nasıl geliştiğini, savaşın sivil ve askeri yönlerini, bilinmeyen hikayelerini, çeşitli asker ve sivil anılarını kaleme aldı.
Balkanlar uzmanı Amerikalı Prof. Heath Lowry, Behice Tezçakar’a Osmanlı’nın Balkanlar’a gelişini ve sistemini nasıl yerleştirdiğinin perde arkasını anlattı. Prof. İlber Ortaylı, Balkan Savaşı’na giden süreçte Osmanlı’nın askeri ve diplomatik durumunu ve savaşın Türkiye için telafi edilemez sonuçlarını yazdı. Balkan Harbi‘nde Osmanlı ordusunun hangi cephelerde kimlerle nasıl savaştığını Atlas Dergisi Araştırma Editörü Kemal Tayfur, Anadolu’nun tüm demografik yapısını değiştiren Balkan göçlerini, Orhan Koloğlu anlattı. Mustafa Kemal’in pek de bilinmeyen Balkan Savaşları’nda edindiği askeri tecrübesini sonraki yıllarda özellikle Gelibolu’da nasıl başarıyla ortaya koyduğunu Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nden Mithat Atabay hazırladı.
Savaş boyunca Osmanlı ordusunu ve diğer Balkan devletleri askerlerini kırıp geçiren kolera ve diğer salgın hastalıkların hikayesini ise Oya Dağlar Macar aktardı. Edirne savunması ve esaret hikayelerini Emre Sarıkuş yazdı. Atlas Tarih yazarlarından Oğuz Otay ise Selanik’te Sultan II. Abdülhamid’i Balkan Savaşları’nın ilk günlerine kadar zorunlu misafir eden Alatini Köşkü’nü gezdi, sultanın oradaki günlerinin hikayesi anlattı.
Bu özel sayıda savaşın askeri yönden pek de bilinmeyen iki ayrı cephesi de sunuluyor. Araştırmacı Bülent Yılmazer, Balkan Savaşları’nda Osmanlı havacılarını, M. Turgay Erol ise kahraman Hamidiye kruvazörünün çarkçısı Şakir Efendi’nin orijinal el yazısıyla günlüğünden Karadeniz’de Varna muharebesini aktardı.
“Yüz Yıl Önce Balkanlar” eki hediye
Atlas Tarih her sayısında olduğu gibi özel sayısında da okurlarına bir görsel albüm armağan ediyor. Özel sayının hediye albümü Selanik’ten İşkodra’ya, Manastır’dan Saraybosna’ya Rumeli’deki Osmanlı şehirlerinin 100 yıl önceki fotoğraf ve kartpostallarından oluşuyor.
Kerem Çalışkan ise "Yüzyılın Rövanşı" adlı kitabında Balkan Savaşları'nın 100'üncü yılını şöyle anlattı:
‘Balkan savaşını neden kaybettik?’ sorusu 100 yıl önce Osmanlı toplumunda çok yoğun olarak tartışıldı. Yüzlerce haber, makale, yorum, anı ve kitap yayınlandı.
Dönemin aktif siyasi hareketleri olan İttihatçılar ve İtilafçılar Balkan yenilgisi konusunda yıllarca birbirlerini suçladılar. Cumhuriyet’le beraber bu tartışmalar tarihe karıştı ve üzerleri örtüldü. Çünkü Cumhuriyet yönetimi ileriye bakan kuşaklar yaratmayı hedefliyordu.
Şimdi bu trajik olayın 100. yılında daha objektif bir bakışla başka bir bağlantıya dikkat çekmek istiyoruz: 1912 Balkan Savaşı’nın 1915 Ermeni tehcirine olan etkisi.
1915 yılı yaklaşırken tüm dünyada aktif olan Ermeni lobisinin etkisiyle bir çok ülke, Türkiye’yi 1915 “Ermeni Soykırımı”nı tanımaya ve özür dilemeye davet ediyor. Bu özrü toprak ve tazminat taleplerinin izleyeceği de açık. Bu talebi dile getirenler nedense 1912 Balkan Savaşı’na ve bu savaşta Türk ve Müslümanlara uygulanan soykırıma tek kelime olsun değinmiyorlar. 1912 yılı ekim ayında patlak veren Balkan Savaşı, 1913 yılı ocak ayında Edirne kapılarına dayanmıştı.
23 Ocak 1913’te ünlü Babıali baskını ile iktidarı ele geçiren İttihatçılar bu darbenin gerekçesini ‘Edirne elden gidiyor, vatan elden gidiyor’ gerekçesine dayandırmışlardı.
Yani İttihatçıların bir ‘komitacı darbe’ ile Osmanlı’da iktidarı ele geçirip 1913-1918 arasında 5 yıl kesintisiz elde tutmaları Balkan Savaşı’nın doğrudan sonuçlarından birisiydi.
İttihatçı yönetimin I. Dünya Savaşı kaosunda uyguladığı trajik “Ermeni tehciri” de yine Balkan Savaşı’nın travmatik etkisinin sonucuydu. Kimilerine göre “Ermeni soykırımı” olarak adlandırılan bu olayda, 1915’te Anadolu’da yaşayan 1.5 milyon civarındaki Ermeni nüfus, bulundukları bölgelerden alınarak, Suriye topraklarına yollandı. Göç sırasında birçoğu hayatını kaybetti. Bu zorunlu göç kararını veren İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimidir. Tehcir kararı, aslında Enver Paşa’nın Almanların da destek ve onayını alarak uyguladığı “askeri” bir karardı. Zaten Osmanlı’nın Alman askeri danışmanı ünlü Goltz Paşa, Balkan yenilgisinden çıkardığı “askeri dersler” ile daha I. Dünya Savaşı’ndan önce Ermenilerin, Rus Cephesi’nin gerisinden “boşaltılmasını” istemişti.
1915’te tıpkı 1912’de Balkanlar’da yaşandığı gibi Türk ve Müslüman unsur bu kez Anadolu’dan da atılmak ve kovulmak istendi.1915 Mart ayında İngiliz-Fransız güçleri Batı’dan Çanakkale Boğazı’na dayanırken, 1915 Nisan-Mayıs aylarında Rus Çarlık kuvvetleri de, Ermeni çetelerinin desteğinde Doğu’dan Anadolu içlerine doğru harekete geçiyordu.
1915 Ocak’taki Sarıkamış yenilgisinde Enver Paşa’nın ağır hataları sonucu 80 bin asker soğuk ve karda can vermişti. Doğu cephesi büyük ölçüde zayıf ve savunmasız kalmıştı.
İşte bu ortamda 1912 Balkan Savaşı’nda Türklere karşı vahşet ve gaddarlıkları ile tanınan Ermeni Andranik çetesi 1915 Nisan- Mayıs aylarında Van’da isyan başlatarak kenti ele geçirdi ve Rus ordusunun kente girmesini sağladı. Bu olaylar sırasında tıpkı Rumeli’de olduğu gibi Türk ve Müslümanlara yönelik yoğun bir katliam yapıldı ve vahşet yaşandı. Ermeni komitacılar Anadolu’nun Doğu’sunda örgütleniyor ve kilise koruması altında silahlanıyorlardı. Tıpkı 1912 öncesi Makedonya’da Bulgarların ve Rumların yaptığı gibi.
1912’de Balkanlarda olduğu gibi Türklerin bu kez 1915’te Anadolu’dan da tümüyle kovulacağı korkusuna kapılan İttihatçı liderler işte bu şartlarda Ermenilerin Anadolu’dan sürülüp atılması kararını aldılar.
Bu karar bir anlamda “100 Yılın Rövanşı’dır”. Çünkü 1912’de Türk unsurun Balkanlar’dan kovulup atılmasına karşılık, Türk unsur bu kez 1915’te Anadolu’dan da atılmamak için daha zayıf olan Ermeni unsuru Anadolu’dan kovalamıştır.
Osmanlı’ya çıkarılan Balkan faturasını Anadolu’da Ermeniler ödedi.
Tehcirde Ermenilerin boşalttığı evlerin, mal ve mülklerin birçoğu, o tarihte hala yersiz yurtsuz olan Balkan göçmenlerine verilmiştir. Ermenilere yönelik uygulamanın haklılığı ve haksızlığı 100 yıldır tartışılıyor. Önümüzdeki yıllar daha yoğun olarak tartışılacak.
Ancak Osmanlı’nın çöküş dönemini, Batı’nın Türk ve Müslümanlara yönelik Haçlı yaklaşımını ve Osmanlı’yı hem Balkanlar’dan hem Küçük Asya’dan (Anadolu) sürüp atma planlarını bilmeden ve anlamadan 1915 Ermeni tehcirinin nedenleri de anlaşılamaz.
Ermeni olaylarının sıcak gündeme oturacağı 2015 yılı yaklaşırken, 1912 Balkan Savaşı ile 1915 Ermeni tehciri arasındaki bağlantıya bir kez daha dikkat çekmek istedik.