Güncelleme Tarihi:
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede 28 Haziran 2016 tarihinde üzerlerinde koyu renkli mont bulunan DAEŞ Terör örgütü mensubu intihar bombacısı Vadım Osmanov, Rakhım Bulgarov ve kimliği tespit edilemeyen bir şüphelinin, saat 21:20'de Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali Gidiş katına 34 TEE 96 plakalı araç ile geldikleri belirtildi. Şüphelilerden Vadım Osmanov ve kimliği tespit edilemeyen diğer şüphelinin saat 21:28'de dış hatlar terminal gidiş katı B giriş kapısından terminale girdikleri, şüphelilerden Rakhım Bulgarov'un ise (Beyaz çantalı, şapkalı şüpheli) ikinci katta bulunan otopark içerisine girdiği, bu sırada 2 polis memurunun şüphe üzerine Rakhım Bulgarov'u takip etmeye başladığı anlatıldı.
POLİSE ATEŞ ETTİ
Polis memurunun şüpheli Rakhım Bulgarov'un kontrol amaçlı durdurduğu belirtilen iddianamede şüphelinin polise ateş ettiği, akabinde dış hatlar geliş katı A çıkış kapısı yönüne doğru koştuğu bu noktada saat 21:51'de üzerindeki bombayı (birinci patlama) patlattığı belirtildi.
VURULAN TERÖRİST KENDİNİ PATLATTI
Dış Hatlar Gidiş katı B kapısından giren Vadım Osmanov ve kimliği tespit edilemeyen diğer şüpheli iki ayrı noktaya ayrıldığı ifade edilen iddianamede, şüphelilerin yanlarında bulunan uzun namlulu kalaşnikof marka silahları çıkarıp etrafa ve güvenlik noktalarına ateş etmeye başladıkları kaydedildi. Kimliği tespit edilemeyen (turuncu giyimli ve şapkalı) şüphelinin pasaport kontrol noktası kısmında polis tarafından vurulduğu, şahısın vurulması ile birlikte yere düştüğü, yerdeyken kendisini patlattığı (ikinci patlama) anlatıldı. Şüpheli Vadım Osmanov'un (siyah giyimli ve kapüşonlu) dış hatlar ikinci kattaki yürüyen merdivenleri kullanarak geliş yolcu karşılama salonuna inerek orada kendisini patlattığı (üçüncü patlama), tespit edildiği belirtildi.
Bombacı 3 şüpheliyi Atatürk Havalimanı'na getiren taksinin şoförü Mahmut Bağış'ın tanık olarak alınan ifadesine de iddianamede yer verildi. Bağış ifadesinde “Topkapı istikametine seyir halinde bulunduğum bir sırada pastane önünde bekleyen hatırladığım kadarı ile zayıf yapılı iki tanesi uzun boylu montlu, bir tanesi kısa boylu, üzerinde tişört bulunan şahıslar bana el etti. Bende durdum. Kısa boylu beyaz tişörtlü elinde su şişesi bulunan şahıs ön tarafa bindi. Uzun boylu montlu şahısların bir tanesinin elinde askeri çanta ve su bulunan şahıs ile elinde küçük el çantası ve su bulunan şahıslar taksinin arkasına bindi. Şahıslar aksanlı bir şekilde Türkçe konuşarak 'Airporta kaça götürürsün' dediler. Ben de '40 TL' diye yanıt verdim. Benimle pazarlık yapmaya kalktılar. Ben de 'Ancak kurtarır' deyince 'tamam' dediler. Hemen akabinde havalimanına doğru seyir haline geçtim. Yolda şahıslarla biraz sohbet ettik, ben kendilerine 'Nereye gidiyorsunuz' diye sordum. Öndeki şahıs bana az Türkçesi ile 'Antalya'ya tatile gidiyoruz 'diye cevap verdi. Bu sırada ellerinde bulunan ekmeği yiyorlardı. Havalimanına tam vardığımızda, önde oturan şahıs 'Bizi Dış Hatlar 2. Perona bırak' demeleri üzerine ben de kendilerini Dış Hatlar Gidiş Terminalin'de bulunan birinci kapıya geçtim. 2. kapının yanında boşluk alana yanaşarak şahısları indirdim. Şahıslar ellerinde bulunan ekmekleri yiyerek Terminale doğru hızlı hızlı gittiler" diye ifade verdi.
POLİS, BOMBACI EYLEMCİ İLE KARŞILAŞTI
Bir polis memuru tanık olarak alınan ifadesinde “Görevli olduğum 28 Haziran 2016 günü saat 21:40 sıralarında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar bölümünde şu an kiminle birlikte görev yaptığımı hatırlayamadığım görev arkadaşım ile birlikte şüpheli şahıslar üzerinde çalışma yaptığımız esnada whatsapp üzerinden cep telefonumuza grup amir vekilimiz bir fotoğraf gönderdi. Bu fotoğraftaki şahısın montlu ve şapkalı olmasından ve yaz mevsiminde mont giyinmesinin şüpheli bir durum olmasından dolayı şahsı bulmaya yönelik çalışma yapmamız istendi. Whatsapp üzerinden gelen fotoğrafta arkası dönük vaziyette montlu ve şapka takmış bir şahıs vardı. Şahsa yönelik yaptığımız çalışmalarda resimdeki şapkalı ve montlu şahısı Dış Hatlar geliş katı A girip kapısı yanında kaldırım üzerinde yürürken gördük. Şahısın üzerinde siyah renkli mont, siyah renkli şapka ve omzunda küçük bir çanta vardı. Görev arkadaşım ile birlikte takip etmeye başladık" dedi.
Tanık Polis, “Şahıs dış hatlar gidiş katı otoparkında olan asansöre yöneldi. Bu esnada ben cüzdanımı çıkartarak şahısa polis olduğumu söyledim ve şahısa kimliğini sordum. 'Şahıs bana kimlik mi?' diye söyleyince ben de 'Evet' dedim. O esnada omzunda asılı bulunan çantaya elini sokarak kimliğini çıkartacağını düşündüğüm sırada çantadan tabanca çıkardı ve üzerime ateş etti. Bana 3 el ateş edildiğini hatırlıyorum. Sırt üstü yere düştüm. 3 tane havalimanı çalışanı olan temizlikçi gördüm. Onlara doğru 'Yardım edin' diye bağırdım. Yerde yatarken kafamı döndürüp şahsa baktığımda şahıs hızlı adımlarla giderken ben karşılık vermek için silahımı çıkarmaya çalıştığım sırada aniden döndü ve bana doğru 1 el daha ateş etti. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Bana ateş eden şahıs 175 cm boylarında, esmer tenli, hafif sakallı, kafasında şapka olduğundan saçlarını göremediğim bir şahıstı" diye ifade verdi.
“MERMİ ÇEKİRDEĞİNİN KULAĞIMIN HEMEN YANINDAN GEÇTİĞİNİ HİSSETTİM"
Atatürk Havalimanında bombacı eylemci ile karşılaşan polis memuru Süleyman Atakur Olay günü şüpheli şahısları takip ettiklerini belirterek whatsapp üzerinden arkadaşlarıma hemen buraya gelin şeklinde mesaj yazdığım esnada iki şahıs ayaklarının hemen dibinde bulunan çantalardan uzun namlulu silahlar çıkardıklarını gördüm. Ben bu esnada elimdeki telefonu yere attım ve silahımı çektim. Ancak ben ateş etmeye fırsat bulamadan şahıslar ateş açmaya başlamışlardı. Şahıslardan birisi benim silah çektiğimi görünce silahın namlusunu bana doğrulttu ve ateş açtı. Hatla gelen mermi çekirdeğinin kulağımın hemen yanından geçtiğini hissettim ve o anki refleksle kendimi yere attım. İlk etapta vurulduğumu zannettim. Şüpheli şahıs da böyle zannetmiş olacak ki bana doğru ateş etmeyi kesti ve koşarak uzaklaştı" dedi.
ATEŞ EDERKEN GÜLÜMSÜYORDU
“Zaten ateş ederken de koşuyorlardı" diyen Polis Memuru Atakur, “Çevreye gelişigüzel ateş açıyordu ve bunu yaparken de gülümsüyordu. Kısa bir süre sonra ayağa kalktım. Etrafıma baktığımda insanlarm yerde yattıklarını, bazılarının vurulmuş olduklarını gördüm. Çevredekilere şahısların ne tarafa gittiklerini sorduğumda kimseden cevap alamadım. Herkes şok halindeydi. Çok kısa bir süre sonra 2 defa kısa aralıklarla patlama sesi duydum. O esnada arkadaşları aradım, yardım istedim. Patlama anını görmedim, sadece sesini duydum. Olaydan dolayı herhangi bir yaralanmam olmadı. Olaydan dolayı olayı gerçekleştiren ve azmettiren şahıs ya da şahıslardan davacı ve şikayetçiyim" şeklinde konuştu.
DEAŞ'IN MONTAJCISI DA İFADE VERDİ
25 yaşında olan şüphelilerden Ali Mostafa Ali Marzouk savcılıkta alınan ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek, İletişim Fakültesi mezunu olduğunu , annesi ve babasınn ve kendinin Mısır'da oturduğunu anlattı. Suriye'ye gittiklerini anlatan şüpheli Marzouk “Geri dönmek istiyordum. Pişman olmuştum. Yaklaşık Suriye ve Irak'da 2 ay kaldım. Musul'da bulunan akrabalarıma gittim. Annem ve babamlar onlarla iletişim halindeydi. Oradan bir kaçakçı ayarladılar ve ben Türkiye'ye giriş yaptım. İstanbul'a geldikten 2 hafta sonra da kaldığım evde yakalandım. DAEŞ'ın kendi üyelerinin olmak üzere insanlara zulmüne şahit oldum. Bu nedenle açıkçası pişman oldum. Kendi anne ve babamız olmak üzere bile herkesi kafir olarak görmemizi istiyorlardı. Bütün dünya kafir sadece DAEŞ üyeleri müslüman gibi bir intiba çiziyorlardı. Oradaki insanları köle olarak görüyorlardı. Oradaki emirler hırsız ve yalancıydı. Geri dönmek isteyen olursa önce sorguya alınır sonra da öldürerek infaz ederlerdi. Ben medya ofisinde olduğumdan çatışmaya girmedim. Gelen haberleri dizayn edip örgütün haber kanallarında yayınlanmasını sağlıyordum. Ben montaj kısmındaydım. Bize gelen bilgiler Amak isimli haber ajansından gelirdi. Biz Suriye'ye vardığımız gün Abu Amar isimli kişi Djamel ile (Cezayirli Abdullah) telegram üzerinden görüştü. Sizinkileri aldım dedi. Bu sırada Havalimanı patlaması ile ilgili konuşmalar da oldu. Bu şekilde havalimanı patlamasında haberim oldu. Havalimanında kendini patlatan Dağıstanlılar ayrı bir evde kalırdı. Bunlarında sorumlulukları Djamel SLIMANI üstlenmişti. Oradaki DAEŞ mensubu kişiler havalimanı patlamasını DAEŞ'in yaptığına ihtimal vermiyordu. Ben oraya gittiğim için pişmanım. Gerçeği gördüğüm için şu an seviniyorum. Halen Türkiye'de bu işlerle ilgilenen kişiler var. Ancak benim şu an onlarla bir bağlantım yoktur" şeklinde konuştu.
ŞÜPHELİNİN CEP TELEFONU İNCELENDİ
İddianamede şüpheli Levent Uysal'ın bombacı terörist Rakhım Bularov ile olaydan bir gün önce telefonla görüştüğü belirtilerek şüpheli Uysal'ın ifadesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda ve kanunlarında adaletsizlik olduğunu, bu sebeple anayasa ve kanunları benimsemediğini beyan ettiği belirtildi. El kaide ve DAEŞ yanlısı olan ve Ebu Hanzala olarak bilinen Halis Bayancuk'un sohbetlerinin ses ve video dosyalarının şüpheli Uysal'ın telefonunda olduğu da ifade edildi.
Tunus vatandaşı şüpheli Belgacem Bensalem'in cep telefonu üzerinde yapılan imaj çalışmalarında örgüte ait fotoğrafların yanı sıra muhtemel saldırı planlamalarının yapıldığı değerlendirilen İstanbul'da toplu taşıma duraklarını gösteren Zeytinburnu, GrandBazaar, Eminönü, Taksim, Sultanahmet ve Dünya Ticaret Merkezi (Atatürk Havalimanı) isimli bölgelerin daire içerisine alındığı harita olduğu ifade edildi. Yine Taksim, Sultanahmet, Zeytinburnu ve Atatürk Havalimanı'nın da işaretli olduğu başka bir haritanın da tespit edildiği vurgulandı.
Tunuslu şüpheli Bensalem'in telefondaki ses kayıtlarında, DAEŞ militanlarının emir aldığı sözde emirlerden bahsedildiği, her yerde istihbaratın olduğunu, dikkatli olunması gerektiğini, sokaklarda ve duraklarda konuşulmaması gerektiğini içeren konuşmaların bulunduğu, İstanbul'dan çatışma bölgesi Suriye'ye nasıl geçileceğine dair DAEŞ militanlarına verilen direktifler ile parasal konuların konuşulduğu görüşmelerin bulunduğu kaydedildi.
ÖRGÜT İÇİNDE KULLANILAN KELİMELER VE ANLAMLARI
İddianamede şüphelilerin kendi aralarında örgüt terminolojisi içerisinde kullanılan hitap şekillerini tercih ettiği vurgulandı. İşte Şüphelilerin kullandığı kelimeler ve anlamları:
Akhi (ahi) : Kardeş (erkekler için)
Uhti : Kardeş (kızlar için)
Biat : İtaat (koşulsuz bağlılık)
Yol : Çatışma bölgelerine gidilebilecek gizli illegal güzergahlar.
Yol yapmak : Çatışma bölgelerine gidilebilecek illegal yolu ayarlamak.
Yol emiri : IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak üzere çatışma bölgelerine giden gruba liderlik eden kişi.
Varaka : Para transferinde parayı çekmek için kullanılan belge, dekont.
Makar : Merkez, IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak üzere ülkemize gelen yabancıların geçici olarak kullandığı ikamet.
Madafa : Güvenli ev.
Muhacir : IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak üzere ülkemize gelen yabancılar.
Emir : Bir bölgedeki örgüt üyelerinden sorumlu, üst düzey yönetici.
İstişhad eylemi : intihar eylemi(canlı bomba eylemi)
Tağut : Allah'ın hükümlerine göre hükmetmeyen
Tekfir : Bir kişiyi kafir ilan etme.
Mescid : Örgüt üyelerinin toplantı yapmak ve örgüt ideolojisini aşılamak amacıyla kullandıkları yer.
Devle : IŞİD/DEAŞ terör örgütü.
İslam Devleti : IŞİD/DEAŞ terör örgütü.
Aşağı : Çatışma bölgeleri.
Ribat : Nöbet.
Hicret : Çatışma bölgelerine giderek IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak.
Dar'ul küfür : Küfür toprakları (Türkiye ve demokrasi rejimi ile yönetilen diğer ülkeler.
Dar'ül İslam : IŞİD/DEAŞ terör örgütünün kontrol altında tuttuğu topraklar.
Lecne : Komite, IŞİD/DEAŞ terör örgütünde bir yönetim birimi.
Hüccet : Delil.
Künye : IŞİD/DEAŞ terör örgütü üyelerinin kendilerine verdikleri takma ad, kod adı.