Ateistler için din gerekli mi

Güncelleme Tarihi:

Ateistler için din gerekli mi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2011 00:00

Popüler kültürün en ünlü filozoflarından Alain de Botton, ‘Ateistler İçin Din’ isimli son kitabında işte bu soruya cevap arıyor. Dünyada ilk kez Türkiye’de yayımlanan kitap, Botton hayranlarını şaşırtacak analizlerle dolu.

Haberin Devamı

HER ne kadar cennet vatanımızda kendisine ‘yatılacak erkek’ muamelesi yapıldıysa da, popüler kültürün ünlü filozofu Alain de Botton bunlara gönül koyacak bir insan değil. Onun için yeni kitabının ilk kez Türkiye’de yayımlanmasına izin verdi. Böylece Botton’un merakla beklenen son kitabı ‘Ateistler İçin Din,’ Ayşe Ece çevirisiyle Sel Yayıncılık tarafından okura sunuldu. Kuvvetle muhtemeldir ki, kitabın ne tür tepkilere yol açacağını görmek için çok fazla beklemek gerekmeyecek! Sözgelişi, Botton’un şu cümleleri çok tartışılacak: “Ateistlerin çoğu dini inancın içerdiği her şeye o kadar kesin karşı çıktılar ki dini inancın hâlâ geçerli olan, esin verici amacını -hayatımızı nasıl yaşayacağımız konusunda bize iyi planlanmış öğütler vermek- takdir etmeyi unuttular.”

Asıl afyon sekülerlik mi

Kitabın isminin bir hayli kışkırtıcı olduğunu kabul etmek gerek. Karl Marx’ın 150 yıl önce söylediği “Din kitlelerin afyonudur” sözünü sürekli bağlamından kopartarak kullananlara inat, Alain de Botton, “Sekülerizm (dünyacılık) kitlelerin afyonudur” demeye getiriyor ve bu tavrıyla da okurlarını yeni bir düşünme tarzına davet ediyor. Botton’un, “Neden seküler kültürün bir St. Paul’u, bir Tac Mahal’i, bir Ayasofyası veya Sultanahmet’i yok” sorusuna cevap aramak ve gökdelenlerin bu soruya cevap teşkil edip etmeyeceğini tartışmak için hazırlanmak gerek!

İnanan daha hoşgörülü

Seküler toplumun dinlere ait dünyayı açıklama tarzından değilse de, ritüellerden ve sosyal dayanışmacı yapısından çok şey öğrenebileceğini sık sık vurgulayan Botton, modern toplumların yanlış yollar ve yöntemlerle sekülerleştiğini savunuyor. Sekülerlere kıyasla inananların daha hoşgörülü olduğunu ve sekülerlere daha sempatiyle baktığını da belirten Botton, benzer bir tavrın ateist kesimden gelmemesinin ilginç olduğunu söylüyor: “Görüp göreceğimiz tek dünyanın bu dünya olduğuna dair temel ateist öğretisine uygun bir hayat sürsek de, cennete inananların derin bakış açılarını benimsemek için çaba göstermeliyiz.”

Filmekimi 10 yaşında

Haberin Devamı

İSTANBUL Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Filmekimi, 8–15 Ekim tarihlerinde izleyicilerle buluşuyor. Filmekimi’nde, dünyanın belli başlı festivallerinde ödüller kazanmış, Berlin, Cannes, Venedik ve Toronto’da dünya prömiyerlerini yapan filmlerle usta yönetmenlerin son yapıtlarının da aralarında bulunduğu 40’a yakın film izleyicilerin karşısına çıkacak.
Filmler sekiz gün boyunca Beyoğlu’nda Atlas ve Beyoğlu sinemalarının yanı sıra Nişantaşı City’s ve Cinebonus Maçka G-Mall olmak üzere 4 sinemada izleyicilerle buluşacak. Filmekimi 10. yılında, İstanbul sınırlarını aşıyor ve Türkiye’nin beş kentine daha sinemanın en iyi ve en güncel örneklerini götürüyor. Filmekimi ve bu yılki İstanbul Film Festivali programında gösterilen filmlerden oluşturulan özel seçkinin gösterimleri, 13–16 Ekim’de İzmir’de, 20–23 Ekim’de Bursa ve Konya’da, 27–30 Ekim’de Trabzon ve Diyarbakır’da yapılacak.
Ödüllü filmler
Dardenne Kardeşler’in Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle paylaştıkları ‘Bisikletli Çocuk’, Lars von Trier’in son filmi ‘Melankolia’, Cafer Panahi’nin son filmi ‘Bu Bir Film Değil’ ve Paolo Sorrentino’nın yönetip Sean Penn’in başrolünü üstlendiği filmi ‘Olmak İstediğim Yer’ bu yıl festivalin öne çıkan filmlerinden birkaçı. Ayrıntılı bilgi için: www.iksv.org/filmekimi

Haberin Devamı

İngiltere’den mermer çocuk başını istedik

İhsan DÖRTKARDEŞ / DHA
TÜRKİYE, İngiltere’nin önde gelen kültür kurumlarından Victoria ve Albert Müzesi ile temasa geçerek 100 yılı aşkın süre önce Anadolu’dan Londra’ya kaçırılan mermerden oyma bir çocuk başını istedi. Müze yetkilileri, başvuruyu değerlendirmeye aldıklarını açıkladı. Independent gazetesi, İngiltere ile Yunanistan arasında anlaşmazlık konusu olan Partenon Mermerleri gibi, şimdi Türkiye ile de Sidamara Lahiti’nden kopartılan ve bir teoriye göre aşk tanrısı Eros’a ait olduğu düşünülen çocuk başının sorun çıkartabileceğini yazdı. Gazete, 1700 yıllık Sidamara Lahiti’nin bu türdeki arkeoloji eserleri arasında en nadide örneklerinden biri olarak bilindiğini aktardı. 1879 yılında zamanın İngiltere Konsolosu ve arkeolog Sir Charles Wilson tarafından Konya’nın Ereğli ilçesi yakınlarında yapılan bir kazıda bulunan lahitin, şu an mermerden çocuk başı eksik halde, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilendiği belirtildi.

Haberin Devamı

1928 öncesi gazeteler dijital ortamda

MİLLİ Kütüphane, AB’nin destek verdiği ‘Newspaper’ projesiyle, 1928’e kadar olan tüm Osmanlıca gazetelerin transkripsiyonunu yaparak araştırmacıların hizmetine sunacak. Proje Berlin Devlet Kütüphanesi’nin organizasyonuyla Almanya, Fransa, Hollanda, Estonya, Avusturya, Finlandiya, Polonya, İngiltere, Türkiye, Sırbistan, İtalya ve Litvanya’da yürütülecek. Milli Kütüphane koleksiyonunda bulunan ve elektronik ortama taşınan 800 bin sayfa ‘Eski Harfli Türkçe’ gazete içeriğinde yer alan tüm haber ve makale başlıkları günümüz Türkçesine aktarılacak. AB, 3 yılda tamamlanması hedeflenen projeye 214 bin 500 Euro destek veriyor.   m A.A

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!