Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2003 00:00
AKP'nin ve özellikle de Milli Eğitim Bakanı'nın, 'milli' kavramından uzak tasarruflara yöneldiklerini belirtiyor Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu (Avrupa-ADD) Başkanı Dursun Atılgan.1950'li yılların başından beri
Atatürk devrim ve ilkelerine karşı başlatılan bir yıpratma kampanyası bulunduğunu; 'Halkın kabullendiği ve kabullenmediği ilkeler var', 'Siz isterseniz hilafeti de geri getirebilirsiniz', 'Biz istersek odunu da milletvekili seçtiririz' gibi söylem ve eylemlerle Türkiye'nin çokpartili siyaset tarihinin 'altın' sayfalarına adını yazdırmış olan politikacıların bugün de ortaya çıktığını, ancak bunların 'devlet adamı' niteliği taşımadığını belirten Atılgan şöyle diyor:‘‘Atatürk'ün önderliğinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini,Ümmetçiliğe karşı ulusçuluk,Uyduluğa karşı tam bağımsızlık,Ayrıcalığa karşı halkçılık,Tutuculuğa karşı çağdaşlık,Medrese öğretimine karşı bilimsel öğretim,Hanedana karşı halk mayası,Şeriata karşı laiklik, oluşturmaktadır.'Atatürk Devrim ve İlkeleri' dersini müfredattan çıkarmak isteyenlerin amacı bellidir; yukarıda sayılan nitelikleri tersine çevirmek.’’MUMCU'LU MEB KALDIRILSINAtılgan şu öneride bulunuyor:‘‘Milli Eğitim Bakanlığını, 'devlet adamı' niteliği taşımayan ve devletin elindeki okulların kalitesiz duruma düşmesine ve dolayısıyla özel okul ve üniversitelerin yaygınlaşmasına neden olan kimselerin yönetmesi yerine, cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkabilecek, eğitim ve öğretim birliğine gerekli önemi verecek ve cumhurbaşkanı tarafından atanacak bir tarafsız 'Ulusal Eğitim ve Öğretim Kurulu'nun yönetmesi çok daha doğru olacaktır.Bu kurulun en önemli görevlerinden birisi de Atatürk'ün 'Söylev'ini başyapıt olarak müfredat programına almak, Atatürk devrim ve ilkeleriyle birlikte bir 'Atatürkoloji Dersleri' çerçevesinde okutmak olmalıdır.’’Atatürk düşmanları saf tutarken... Türkiye'de devlete sahip çıkması gereken birçok kurum ve kuruluş olanları uzaktan izliyor; sanki üzerlerine ölü toprağı serilmiş...Sezer’in gözleriSAYIN Cumhurbaşkanımıza olan saygım ve sevgim çerçevesinde bir görüşümü dikkatinize sunuyorum. Sezer'in BM Genel Sekreteri'ni kabulünü TV'lerden izledim. Çoğunlukla izlediğim bir durum tekrarlandı. Kofi Annan, Sezer'in gözünün içine bakıyor, tüm dikkatini Cumhurbaşkanımızın üzerinde topluyor, halbuki Sezer nedense Kofi Annan'dan gözünü kaçırıyor, başka yerlere bakıyor. Bence Sezer böyle yapmasa, gözlerini kaçırmasa, muhataplarına daha çok kıymet verdiği izlenimini sağlar ve onları daha iyi etkiler.Selçuk KORUR-İSTANBULİŞTE AKADEMİSYENLERİN DİNLENMEYEN SESLERİYEK (YÖK) somut bir yenilik getirmiyorAKADEMİSYENLERİN çoğu sanırım Yükseköğretim Yasa Tasarısı taslağının üniversitelerde yeterince tartışılmadığını düşünüyorlardır. Umarım bu yasa bu haliyle çıkmaz ve işin gerçek sahibi olan bizlerin, akademisyenlerin görüşlerini de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenir. Taslak öylesine aceleci hazırlanmış ki, yüzlerce boşluk ve maddi hata içeriyor. Sanki üniversitelerin tek sorunu rektörlerin yetkisi ve atanma şekliymiş gibi algılanarak kaleme alınmış gibi gözüküyor. Disiplin işlerini üniversitelerin kendi senatolarına bırararak boşluk yaratmak, her üniversitede farklı uygulamalar getirmek istiyorlar. Bunlar ileride telafi edilemez sorunlar ve hatta kaoslar yaratır.Hukuk bir yerde başka, bir başka yerde başka uygulanamaz.Sonuç olarak, mevcut tasarı gerçekten öğretim elemanlarının tümünü kapsayan 'demokratik katılım' ilkesini ön plana çıkarmanın ötesinde, herhangi bir somut yenilik getirmemektedir.Prof. Zeynel CEBECİ-ADANADüşeş attım 'YEK' geldiDENEYİMLER ‘‘üniversitelerle uğraşmak, siyasal iktidarlara bugüne kadar hiç hayırlı olmadığını’’ gösterir. Tasarı taslağı, ciddi kaygılarla hazırlanmış ve metinde yer alan amaçlarının dışında kimi amaçları içeren bir metin niteliğindedir. Evrensel kimi değerlerin arkasına sığdırılmış ve bir yasa metninde uygulamalardan yoksun biçimde sunulmuş bir slogan dizgesidir. (...) Eğer eğitim ve öğretimin 'türban' yüzünden engellendiğini düşünüyorlarsa, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin destanı cumhuriyetin temel ilke ve koşullarıyla ters düştüklerini anımsatmak gerekir. Üstelik demokrasinin de onların sandığı gibi parmak sayısıyla olmadığını Türk üniversitelerinde öğretiyorlar. (...) Demokrasi eğer TBMM'de 'dikensiz gül' bahçesi yaratmaksa, buna izin vermeyeceğimizi açık yüreklikle dile getiriyoruz. Halka karşın, düşeş niyetine hepyek atmaya çalışanları ne tarih, ne bu halk bağışlayacaktır. Biline ve anımsana ki, meydan ve meydanlar boş değildir!Prof. Suat GEZGİN-İSTANBULBiliyor musunuz?ESKİ Bakırköy Kaymakamı Aydın Alper'in şimdiye kadar görülmemiş bir uygulama ile 'İstanbul Vali Muavin Vekilliği' gibi bir makama atandığını; kendisinden önce yapılan tayine Vali Muammer Güler'in şaşırdığını...Biliyor musunuz?GÜNÜN SÖZÜ‘‘Yasanın hem teamüllere, hem de cumhuriyetin 70, 80 yıllık kazanımlarına karşın 'öç alma' şeklinde çıkacağı korkusunu yaşıyoruz.’’(DSP'nin Milli Eğitim Bakanı Prof. Necdet Tekin)
button