Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2001 00:00
Amerikan Sinema Birliği'nin emektar başkanı Jack J. Valenti, bir bakıma Hollwood'un patronu sayılıyor. Birliğe bağlı tam yedi dev yapımcı firma var; Walt Disney, Sony Pictures, M.G.M, Paramount, Twentieth Century Fox, Universal Pictures ve Warnes Bros. Jack Valenti'ininki koca bir imparatorluk. Zaten Başkan Valenti'yi her Oscar ödülü töreninde sahnede görürüz. Sinema dalının sanattaki öneminin akademik bir şekilde anlatımı davetlilerin kulağına hoş gelir. Valenti sık sık Avrupa'daki
film festivallerine konuk olur. Hollywood ile deniz aşırı ülkeleri arasında kusursuz bir köprü kurar. 158 ülkeye film ihraç ettiklerini gururla söyler. Jack Valenti ile Venedik'in ünlü Ecelcior Oteli’nin görkemli plajında görüştük.11 Eylül'den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak deniyor. Acaba bu Hollywood, daha doğrusu sinema dünyası için de geçerli mi?Bak evlat, bundan neredeyse 30 yıl önce yine böylesine vahim bir durumda kürsüye çıkıp şöyle konuştum. Eğer sahip olduğunu koruyamazsan o zaman hiçbir şeyin sahibi değilsindir. Biz bu süper ülkenin sahibiyiz ve sahibi kalacağız. Tabii burada sinema dünyasına büyük iş düşüyor. Öncelikle toplum ile dayanışma içerisinde bulunmamız gerek. Sinema oyuncuları halka mal olmuştur. Biz seri girişimlerde bulunuyoruz. Amerikan Sinema Birliği olarak öncelikle terör kurbanlarının ailelerine maddi destek sağlayacak galalar, konserler, sempozyumlar düzenliyoruz. Washington ile dirsek temasındayız. Birliğimize üye sanatçılar, yapımcılar aldıkları ücretin bir kısmını bağışlamak için yarış ediyorlar. Şunu söyleleyim. Hollywood'da planlanan her şey aksamadan sürüyor.Herkesin Huyunu BiliyorUzun yıllardan beri ABD'nin en ilgi çeken bir kurumunu yönetiyorsunuz. Bu koskoca bir imparatorluk. Kimler geldi kimler geçti. Biraz anlatır mısınız?Hollywood tılsımlıdır. Bugün seksen yaşındayım. 65 yıldır işin içindeyim. Hollywood'daki petrol kuyularını anımsarım. Yanına yaklaşılamayan yönetmenler William Wyler, Fred Zinneman, Joseph Mankiewicz, Alfred Hitchcock, Cecil De Mille, Billy Wilder, John Huston, Orson Welles. Hepsinin huyunu bilirdim. Ya aktörler... Clark Gable, James Stewart, Tyrone Power, John Wayne, Errol Flynn... Bunlar kont gibiydiler. Ünlü Tarzan Johnny Weissmuller'in pazılarına dokunmak bir ayrıcalıktı. Zor şartlarda alışırlardı. Bir Bette Davis'in yanına yaklaşmak mesele olurdu: Ava Gardner'ın gözleri, Rita Haywort'un saçları, Vivien Leigh'in kalkık burnu erkekleri çıldırtırdı. Ama şimdi de çok yetenekli sinema oyuncuları var. Tabii devir değişti. Özel efektler beyazperdeye egemen oldu. Buna karşın Oscar'larda neredeyse tulum çıkartan yapıtları zevkle izliyoruz. Türk sineması ile ilgili hiç bilginiz oldu mu?Bir İstanbul Film Festivali olduğunu çok iyi biliyorum. Her geçen gün adına Dünya Sineması'nın takvimlerinde rastlıyorum. Artık yaşlandım ama davet edilirsem güzel İstanbul'unuza bir kez daha gelme olanağı bulurum. Galiba dört yıl önce Ferzan Özpetek'in Hamam filmini Los Angeles'ta gördüm ve çok ilginç buldum. Yalnız burada sizin açınızdan önemli bir konuya değinmek istiyorum. Bu bende bir tutku haline gelmiştir. Lord Kinross'un '
Atatürk' adlı eserini tam üç kez deÄŸiÅŸik yaÅŸlarımda okudum. İçimdeki eziklik böylesine büyük bir devlet adamının yaÅŸamının uluslararası düzeyde beyaz perdeye aktarılmamasıdır. Birkaç kez ünlü yapımcılara teklif ettim ama bir sonuç alamadım. Atatürk'ün genç, güzel ve moden Türkiye'yi yaratıp, kurması bugünkü olaylara tanık olunca daha da önem kazanıyor. Bende dünyaya gelmiÅŸ geçmiÅŸ büyük liderleri arasından en önlerde yer alır.Siz tam üç yıl Eski BaÅŸkanlardan Lyndon Johnson'ın danışmanlığını da yapmıştınız.Ne yazık ki Vietnam Savaşının faturası BaÅŸkan Johnson'a çıkartıldı. Siz onun ciddi suratına bakmayın. Ä°nanılmaz komik bir adamdı. Sevecendi. Ailesine düşkündü. Çabuk karar verirdi. Ãœstün zekası ile dünya siyasetini ustalıkla yönetirdi. Yanında çalışan yüzlerce kiÅŸinin deÄŸil adını doÄŸum tarihlerini bilirdi. Â
button