Güncelleme Tarihi:
- Bir şair olarak Nazım Hikmet'in Türk ve dünya şiiri içindeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Nazım Hikmet, çağdaş Türk şiirinde en önemli devrimi gerçekleştirmiş bir şairdir. Bu devrim, şiirin teknik alanında "özgür koşuk" diye adlandırılan bir yenilikçi harekettir. Kaynağında hem Türk şiirinin 19'ncu yüzyıl sonlarındaki gelişmeleri, hem Fransız "özgür koşuk" hareketi, hem Rus modernizmi ve bütün bunların Nazım Hikmet tarafından Türk dili temelinde gerçekleştirilmiş sentezi sözkonusudur.
Bu aynı zamanda şiir dilinin o güne kadar kullanılmamış sözcüklerle zenginleştirilmesi, yepyeni uyum, ses ögeleri kazanmasıdır.
İçerikte de yenilikçi bir şairdir. Yine çok az ilgilenilmiş konular, temalar denebilir ki insan yaşamının tüm alanları Nazım Hikmet'le birlikte şiirin konusu durumuna gelmiştir.
- Nazım Hikmet, devlet yönetimi tarafından önce inkar edildi sonra birden bire ona ve şiirine sahip çıkılmaya başlandı..
- Yaratıcılığının ilk dönemlerinde de siyasi görüşleri nedeniyle, siyasal yönetimlerin tepkisini çekmekle birlikte, özellikle sanat ortamında çok popüler olmuştu. Dönemin bütün sanatçılarının, her kuşaktan yazarların ve şairlerin ilgisini ve hayranlığını kazanmış bir şairdi. O yıllarda da tutuklandığı, cezaevinde kaldığı oldu. Fakat 30'lu yıllarda gerginleşen dünya koşullarının da Türkiye'de yarattığı gerici siyasal ortamda, Nazım Hikmet bir tehdit olarak görülmeye başladı yönetici çevrelerce. Bir iftira ve tuzak niteliği taşıyan bir komplo girişim sonucunda tutuklanarak, ağır hapis cezasına mahkum edildi. O dönemlerde adının anılması bile yasaklanır duruma geldi. 1950'de af yasasından yararlanarak serbest bırakıldıktan sonra yaşamına yönelik bir başka komplo üzerine ülkeden ayrılmak zorunda kaldı.
Yurtdışında bulunduğu yıllarda aleyhinde çok çirkin kampanyalar yapıldı. Fakat 1960 sonrası Türkiye'sinde şiirlerinin yeniden yayınlanışıyla birlikte, büyük çaptaki şair ve insan kimliğiyle yeniden ülkesinin okurlarıyla buluşmuş oldu. Bugün bir ulusal kahraman gibi algılanmaktadır. Fakat yönetici siyaset çevrelerinde Nazım Hikmet düşmanlığının tümüyle kalkmış olduğu söylenemez. Belki şöyle özetleyebiliriz, Nazım Hikmet'in hem şair, hem bir toplumal eylemci kimliğiyle nesnel olarak değerlendirilmesi için yine de bir zaman geçmesi gerekmektedir.
Fakat hiç kuşkusuz 100'ncü doğum yılının Türkiye'de ve başka ülkelerde kutlanmakta oluşu dilimiz ve edebiyatımız için hem büyük bir onur hem de büyük şairimizin hak etmiş olduğu bir başarıdır.
- Nazım Hikmet hala Tük vatandaşı değil, vasiyeti de yerine gelmedi. Mezarı Moskova'da...
- Orada yaşamdan ayrıldı ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından da çıkarılmış olduğu için Türkiye'ye getirilmesi sözkonusu değildi o dönemde. Ama mutlaka ülkesinde olması gerekir bu anıt mezarın. Er geç olacaktır bu.
- Sizce Nazım Hikmet'in gücü nedir? Bütün yasaklamalara ve yoksaymalara karşın insanlar az ya da çok onu ve şiirlerini tanıyorlar. Özellikle son yıllarda Nazım bir efsane haline geldi.
- Büyük bir şair olmak, büyük bir sanatçı olmak kolay değildir. Eğer Nazım büyük bir şair, bir dil ustası olmasaydı kişisel yaşamı ya da toplumsal düşünceleri ilgi de çekse de bu kadar karizmatik bir kişiliği olamazdı. Herşeyden önce şairliğinin etkisidir Nazım'ı bugünkü konumuna yükselten. Onun yanısıra denebilir ki ele avuca sığmaz canlı kişiliği ve özellikle de toplumsal alandaki eylemci ve düşünür kimliğiyle cesareti tüm bunların birarada oluşu, Nazım Hikmet efsanesini yaratmıştır. Ama bu efsane aynı ölçüde de gerçektir.