Ataol Behramoğlu, 'şair' Nazım Hikmet'i değerlendiriyor

Güncelleme Tarihi:

Ataol Behramoğlu, şair Nazım Hikmeti değerlendiriyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 15, 2002 00:00

- Bir ÅŸair olarak Nazım Hikmet'in Türk ve dünya ÅŸiiri içindeki yerini nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz? - Nazım Hikmet, çaÄŸdaÅŸ Türk ÅŸiirinde en önemli devrimi gerçekleÅŸtirmiÅŸ bir ÅŸairdir. Bu devrim, ÅŸiirin teknik alanında "özgür koÅŸuk" diye adlandırılan bir yenilikçi harekettir. Kaynağında hem Türk ÅŸiirinin 19'ncu yüzyıl sonlarındaki geliÅŸmeleri, hem Fransız "özgür koÅŸuk" hareketi, hem Rus modernizmi ve bütün bunların Nazım Hikmet tarafından Türk dili temelinde gerçekleÅŸtirilmiÅŸ sentezi sözkonusudur. Bu aynı zamanda ÅŸiir dilinin o güne kadar kullanılmamış sözcüklerle zenginleÅŸtirilmesi, yepyeni uyum, ses ögeleri kazanmasıdır. İçerikte de yenilikçi bir ÅŸairdir. Yine çok az ilgilenilmiÅŸ konular, temalar denebilir ki insan yaÅŸamının tüm alanları Nazım Hikmet'le birlikte ÅŸiirin konusu durumuna gelmiÅŸtir. - Nazım Hikmet, devlet yönetimi tarafından önce inkar edildi sonra birden bire ona ve ÅŸiirine sahip çıkılmaya baÅŸlandı..- Yaratıcılığının ilk dönemlerinde de siyasi görüşleri nedeniyle, siyasal yönetimlerin tepkisini çekmekle birlikte, özellikle sanat ortamında çok popüler olmuÅŸtu. Dönemin bütün sanatçılarının, her kuÅŸaktan yazarların ve ÅŸairlerin ilgisini ve hayranlığını kazanmış bir ÅŸairdi. O yıllarda da tutuklandığı, cezaevinde kaldığı oldu. Fakat 30'lu yıllarda gerginleÅŸen dünya koÅŸullarının da Türkiye'de yarattığı gerici siyasal ortamda, Nazım Hikmet bir tehdit olarak görülmeye baÅŸladı yönetici çevrelerce. Bir iftira ve tuzak niteliÄŸi taşıyan bir komplo giriÅŸim sonucunda tutuklanarak, ağır hapis cezasına mahkum edildi. O dönemlerde adının anılması bile yasaklanır duruma geldi. 1950'de af yasasından yararlanarak serbest bırakıldıktan sonra yaÅŸamına yönelik bir baÅŸka komplo üzerine ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Yurtdışında bulunduÄŸu yıllarda aleyhinde çok çirkin kampanyalar yapıldı. Fakat 1960 sonrası Türkiye'sinde ÅŸiirlerinin yeniden yayınlanışıyla birlikte, büyük çaptaki ÅŸair ve insan kimliÄŸiyle yeniden ülkesinin okurlarıyla buluÅŸmuÅŸ oldu. Bugün bir ulusal kahraman gibi algılanmaktadır. Fakat yönetici siyaset çevrelerinde Nazım Hikmet düşmanlığının tümüyle kalkmış olduÄŸu söylenemez. Belki şöyle özetleyebiliriz, Nazım Hikmet'in hem ÅŸair, hem bir toplumal eylemci kimliÄŸiyle nesnel olarak deÄŸerlendirilmesi için yine de bir zaman geçmesi gerekmektedir.Fakat hiç kuÅŸkusuz 100'ncü doÄŸum yılının Türkiye'de ve baÅŸka ülkelerde kutlanmakta oluÅŸu dilimiz ve edebiyatımız için hem büyük bir onur hem de büyük ÅŸairimizin hak etmiÅŸ olduÄŸu bir baÅŸarıdır. - Nazım Hikmet hala Tük vatandaşı deÄŸil, vasiyeti de yerine gelmedi. Mezarı Moskova'da...- Orada yaÅŸamdan ayrıldı ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaÅŸlığından da çıkarılmış olduÄŸu için Türkiye'ye getirilmesi sözkonusu deÄŸildi o dönemde. Ama mutlaka ülkesinde olması gerekir bu anıt mezarın. Er geç olacaktır bu.- Sizce Nazım Hikmet'in gücü nedir? Bütün yasaklamalara ve yoksaymalara karşın insanlar az ya da çok onu ve ÅŸiirlerini tanıyorlar. Özellikle son yıllarda Nazım bir efsane haline geldi. - Büyük bir ÅŸair olmak, büyük bir sanatçı olmak kolay deÄŸildir. EÄŸer Nazım büyük bir ÅŸair, bir dil ustası olmasaydı kiÅŸisel yaÅŸamı ya da toplumsal düşünceleri ilgi de çekse de bu kadar karizmatik bir kiÅŸiliÄŸi olamazdı. HerÅŸeyden önce ÅŸairliÄŸinin etkisidir Nazım'ı bugünkü konumuna yükselten. Onun yanısıra denebilir ki ele avuca sığmaz canlı kiÅŸiliÄŸi ve özellikle de toplumsal alandaki eylemci ve düşünür kimliÄŸiyle cesareti tüm bunların birarada oluÅŸu, Nazım Hikmet efsanesini yaratmıştır. Ama bu efsane aynı ölçüde de gerçektir.  Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!