Güncelleme Tarihi:
BİR fotoğrafçının yüz yılda bir yakalayacağı şansa sahip olmuş ender fotoğrafçılarımızdan biri Etem Hamdi Tem... Atatürk’ün “Bu ölüm kalım mücadelemizde bir harp fotoğrafçısını yanımızda götürelim” sözleriyle düşer cephe yollarına. Çok sayıda kareye imza atar. Sembol olan ve 2.5 liralık madeni paraya basılan Afyon Kocatepe fotoğrafının hikâyesini şöyle anlatır 1960’ta Ulus Gazetesi için Fikret Otyam’a verdiği röportajda:
TÜM ARŞİVİMİ YAKIN
Ethem Hamdi Tem, Kurtuluş Savaşı’nın her bir adımında Atatürk’ü, atmosferi, mekânları, ölümleri, solukları, yaşamları anlara bölmüş, zamanları sonsuzluğa gömmüştü. 1. Cihan Harbi’nde Kafkas Cephesi’nde savaşmış, İslam ordusuyla Bakü’ye girmiş, İstiklal Savaşı’nda İzmir’de Yunan askerlerin eline esir düşmüş, ellerinden kurtulup Ankara’ya ulaşmıştı. Üstelik tüm bunları cam negatif çeken fotoğraf makinesiyle yapmıştı. Savaş sonrası Cağaloğlu Yokuşu’nda açtığı stüdyoda fotoğrafçılığa devam eder. Ankara Kızılay’da Atatürk Bulvarı’nda, Foto Etemi stüdyosunu kurar. Vitrini tamamen Atatürk fotoğraflarıyla doludur. Milliyet gazetesinde fotomuhabirliği yapar. Ankara Küçük Sanat Kooperatifi’nin yönetiminde olur.
Elindeki 700-800 Kurtuluş Savaşı fotoğrafıyla geçinmeye çalışır. 1947 yılında, dönemin Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde arşivini telifle değerlendirmek ister. Müdürlük arşiv için “İşe yaramaz” der. İşte küskünlüğü de burada başlar. Der ki; “Ben öldükten sonra tüm fotoğraflarım imha edilsin.” Elbette eşi Melek Tem bunu yapmaz. Fotoğrafları parça parça elden çıkarır. Prof. Dr. Tülay Alim Baran’ın “Tarihe Tanıklık Eden Bir Objektiften Kurtuluş Savaşı: Etem Tem’in Hatıraları” kitabında yer alan bu tarihi fotoğrafların da bulunduğu sergi Yeditepe Üniversitesi’nde görülebilir.