Güncelleme Tarihi:
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kürt açılımıyla ilgili bugüne kadar STK’lar, MHP ve CHP dışındaki siyasi partiler, sendikalar ve şehit aileleriyle bir araya geldi. Kürt sorununa ilişkin yayımlanan raporlar incelendi, kurumların Kürt açılımına bakış açısı ele alındı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay süreçle ilgili kısa ve orta vadede nasıl bir yol izleneceğini açıkladı.
İşte Atalay'ın açıklamasından satırbaşları:
Dün Şemdinli civarında yine 4 şehidimiz var. Bugün onların uğurlanması ve defin işlemleri yapılacak, üzüntümüzü ifade ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine milletimize başsağlığı diliyorum. İnşallah yürüttüğümüz çalışmalarımız başarıyla sonuçlanırda bu olayları bu acı haberleri yaşamayız diyorum.
Bildiğiniz gibi yaklaşık 1 ay önce sizinle bir araya gelmiştik. Onda daha çok demokratik açılım süreciyle ilgili bazı konuları anlatmıştık. Bugünde geldiğimiz nokta hakkında sizleri ve vatandaşları bilgilendirmek istiyorum.
DTP, YARIN CEVAP VERECEK Bakan Atalay'ın ikinci basın toplantısının hemen ardından DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de kısa bir açıklama yaptı. Türk, Atalay'ın açıklamalarına cevabın 1 Eylül'de Diyarbakır'da düzenlenecek Barış mitinginde verileceğini söyledi. Türk, demokratik açılım için Anayasa’nın mutlaka değiştirilmesi gerektiğini de söyledi.
Ayrıca 5 siyasi partimizin görüşlerini aldım. 22 STK’yla özel toplantılar yaptım. 11 meslek örgütü, TOBB, TÜSİAD, Memur-Sen gibi meslek örgütleriyle görüştüm. Şehit ailelerini temsil eden 24 dernek ve şehit aileleriyle görüştüm.
Görüşlerine güvendiğimiz kişilerle görüştük. Bugüne kadar görüşmediğimiz bazı STK’larımız var. Hepsini yetiştiremedik. Ama bu son günlerde daha çok bireysel görüşmeler yaptım. Sayın Hasan Celal Güzel, Yılmaz Öztuna gibi bu konularda önemli değerlendirmeleri olan, bu ve benzeri epey kişiyle görüşmeler yaptım.
ORTAK AKIL ARAYIŞI
Bizim çalışmamız bir ortak akıl arayışıydı. Bu konuda gerçekten hedefe ulaştık. Öne çıkan hususlar.
Yaptığımız bütün görüşmelerden sorunun çözülmesi gerektiğini düşünüyor. Herkes terörün bitmesini istiyor. Demokratik standartların yükselmesini istiyor. Bu sorunun ortadan kaldırılması için, tüm devlet kurumlarının, siyasi partilerinin elini taşın altına koymasını bekliyor.
Bir diğer önemli kuruluşumuzun temsilcisi, biliyorum hastanede aramıştım. Bütün arkadaşlarını tatilden de çağırmış. Yarım saat bu konuyla ilgili çok ciddi değerlendirmeler yaptı. O haliyle çok iyi bir değerlendirme yapmış..
STK’larımızın, meslek kuruluşlarımızın hepsi bana bir dosya verdi.
TOBB konuya çok duyarlı davrandılar. Daha önceki çalışmalarına ek olarak, şu anda tabandan başlayarak, odalarıyla bölge toplantıları yapıyorlar ve onların sonucunda bize değerlendirmeyi getirecekler.
'DEVLET İLK DEFA BİZİ DİNLİYOR'
Bir özel toplantım vardı. 21 STK’yı birlikte çağırmıştık. Bir cumartesi günüydü ve çok farklı kuruluşlar vardı. Ne kadar güzel bir atmosferi orada yaşadığımı ifade etmek istiyorum.
O toplantıda bir sivil toplum örgütü temsilcisi “Devlet ilk defa bizim görüş ve önerilerimizi dinliyor ve dikkate alıyor” bu sözü kullandılar ve bunun tekrar eden oldu. Bunların yanında vatandaşlarımızın görüşlerini belirlemek amacıyla, kamuoyu araştırması yaptırıyoruz. Bir kaç tane çok ciddi bölgesel bazda, siyasi parti tabanları bazında, değerlendirmeler yapan araştırmalar yaptırdık. Bu çalışmalarda, veri olarak bunları kullanıyoruz.
Sürecin bilimsel boyutunda çok duruyoruz. Bilim adamları arasında bu konu üzerinde çalışanlar var. YÖK ile görüşmelerimiz var.
Böylesine geniş bir çalışma ve mutabakat çözüme ilişkin umutlarımızı çok artırdı. Yani STK’lar, sendikalar, meslek kuruluşları, odalar meğer bu konularda ne kadar çok çalışma yapmışlar yıllar içinde. Bu yeni bir konu değil, bizim toplumumuz bunu yaşıyor 25-30 yıldır.
AÇILIMIN ARKASINDA YABANCI EL ARAMAYIN
Her açılımın arsında yabancı bir el aramaktan vazgeçelim. Türkiye’nin gücünün farkında olalım. Bu meseleyi biz çözeceğiz.
Yürüttüğümüz çalışmaları bir yabancı kuruluşa dayandırıyorlar. Bu iddia en hafif tabirle siyasi kompleksin bir tezahürüdür. Böyle bir iddiada bulunmak Türkiye’ye haksızlıktır. Bu kendi insanımıza güvenmemektir.
Bakın bilen insanlar uluslararası alanda, bu kuruluşların ne kadar çok konuda raporlar yazabileceğini bilirler. Türkiye’de düşünce kuruluşlarımız var. Onların elinde ciltler var. Bunların bir kısmı yayımlandı da. Niye bunlardan söz etmiyoruz.
Kaçıncı sınıf bir düşünce kuruluşu Türkiye hakkında yazdı diye kendimizi küçümseyerek değerlendirmeler yapıyoruz.
Bizim bunları düşünecek devlet adamımız olamaz, bizim bu konulara kafa yoracak terör uzmanlarımız yetişmemiştir. Biz 25-30 yıldır terörle yaşıyoruz. Bizim bunları analiz edecek komutanlarımız, emniyetçilerimiz yoktur. Bunu mu demek istiyoruz?
Niye kendimize haksızlık yapıyoruz. Yeter ki biz arayalım. Bu konularda büyük bir zenginlik var.
Açılım süreciyle çok değerli analizler yayımlandı. Şu bir aya baktığımızda, ne kadar sağlıklı bir müzakere değerlendirme ve kendi sorunumuzu tartışma paylaşma ortamı oluştu. Bu inanın ben çok keyif aldım ve bununla övünmeliyiz.
Bunda basın içinde yazarlarımızın düşünürlerimizin çok büyük katkıları var. Milletimiz çok değişik platformlarda korkmadan çekinmeden, kendi sorunlarını açıkça tartışmaktadır. Bu mutluluk verici bir gelişmedir.
Hakarete başvurmadan, birbirimizi kırmadan, medeni vatandaşlar olarak tartışabilmeliyiz. Demokratik açılım dediğimiz süreç, bu ilk aşamasında çok başarılıdır.
Bu tartışma ortamı, samimiyet, şefkat ve merhamet duygularının sütunlara yansıması, insanları birbiri için kaygı etmesi, toplumumuzda asırlardır olan bu duyguları ortaya çıkardı. Bu müthiş bir zenginlik.
AÇILIMIN HEDEFLERİ AÇIK VE NET
Demokratik açılım dediğimiz büyük politikalar değil işte. Bütün bunlar büyük gelişmelerdir. Açılımın hedefleri açık ve net olduğu halde, geçtiğimiz ay içinde kafaların karıştırılma çalışması da oldu.
Doğrusu bu durum bizi biraz üzdü. İçinde bulunduğumuz süreç herkesin daha huzurlu olmasını sağlayacaktır.
Sayın Başbakanımızın ulusa sesleniş konuşmasında ifade ettiği gibi, “Bizim bu açılımdan muradımız bu ülkede yaşayan herkesin özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı inşa etmektir”
Ekmeğe uzanması gereken eller silaha uzanmıştır, refaha doğru atılması gereken adımlar işsizliğe çaresizliğe doğru atılmıştır.
KAPILARINI ÇALDIK, BİZİ REDDETTİLER
Sürece karşı çıkanların, bir takım yanlış verilerle yanlış sonuçlara ulaştıklarını söylüyorum. Bu kişiler hayali projeler üreterek sürece karşı çıkmaya çalıştılar. Dahası kendilerinin kapısını çaldığımızda da bizi reddettiler. Dolayısıyla bilgi sahibi olmadan üretilen siyasi polemiklerin ülkemize hiçbir faydası yoktur. Biz görüştüğümüz kesimlerle Türkiye’nin nerdeyse çok büyük kesimini temsil eden odalarla, kuruluşlarla, STK’larla görüştük. Hiçbirisinin bu konularda niyetle hedefle, varılmak istenen yerle ilgili bir sorunları yok. Çünkü bilgi sunduk, konuştuk.
Diğer siyasi partilerimizle de birbirimizi anlasak eminim bunlar olmayacaktı.
Muhalefet ve bazı kesimler, bir tarafta bizi içeriye açıklamamakla suçladılar. Diğer yandan demokratik açılım sürecinin ülkeyi böleceğini, yeni azınlıklar yaratacağını v.s ifade ettiler.
BÖLÜNME SENDROMUNDAN KURTULALIM
Bölünme sendromunda artık kurtulmamız gerekiyor. İç içe geçmiş milletimizi bölmeye kimsenin gücü yetmez.
Milletimizin hamuru kardeşlik hamuruyla yoğrulmuştur. Siyaset yapma sorumluluğunu taşıyanlarında, çatışma lobisinin değirmenine su taşımaktan vazgeçmesi gerekiyor.
Hiç kimse resmi dilin Türkçe olduğunu, bayrağımızın ay yıldızlı bayrak olduğunu, milli marşımızın İstiklal Marşı olduğunu tartışmıyor. Bunlar çok söylendi partimiz kurulalı beri Başbakanımızın önemli ifadeleri vardır.
BU BİR KARDEŞLİK PROJESİ
Bu bir kardeşlik ve huzur projesidir. Tek bir muhatabımız vardır, o da milletimizdir. Bu yalın bir ifade değil.
Ben bir toplum analizcisiyim ve çok toplum araştırması yaptım. Her araştırma sonucunda benim Türk toplumuna hayranlığım artmıştır.
Bende aynı şeyi söylerim. İnsanlar konuşur anlatır, ama onun ön sezisi, algılamaları o ortak aklı oluşturur, getirir damgasını vurur. Ben toplumumuza güveniyorum.
Bu sürecin sonunda bizim hedefimiz veya hedeflerimiz açık ve nettir.
AKAN KAN VE GÖZYAŞI DURACAK
Demokratik açılım sürecinin sonunda terör sona erecektir. Akan kan ve gözyaşı duracak. Tarih boyunca geliştirdiğimiz birlik ve kardeşlik duygularımız daha da gelişecektir. Ülkemizin kalkınması için daha fazla kaynak ayrılacak. GAP, DAP, KOP gibi ülkemiz açısından hayati derecede önemli olan projelerimizin tamamlanması sağlanacaktır. Herkes daha güçlü bir Türkiye’de yaşayacaktır. Herkes kendini bu devletin özgür vatandaşı olarak hissedecektir. Farklılıklar zenginliklerin kaynağı olacaktır. Demokrasimizin standartları yükselecektir.
Demokratikleşerek ve özgürlük alanını geliştirerek terör sorununu çözen bir Türkiye dünyaya örnek olacaktır. Terör prangasından kurtulan Türkiye bölgesinde ve dünyada daha önemli bir aktör olacaktır.
GİZLİ GÜNDEMİMİZ YOK Kısacası çözüm sürecinin sonunda, herkes ama herkes bugünkünden daha iyi olacaktır. Bunun dışında gizli bir gündemimiz, siyasi hesabımız yoktur. Komplo teorileriyle v.s bu sürece yaklaşmayı doğrusu yadırgıyoruz. Siyaset sorundan beslenme yolu değildir. sorunlara çözüm bulma sanatıdır. Türkiye’nin her köşesinden desteğe sahip olan AK Parti hükümeti milletimizin sigortasıdır. AK Parti’ye bölme gibi suçlamalar yapılıyor. Biz Türkiye’de belirli bölgelerin partisi değiliz ve Türkiye’de birliğin bütünlüğün çimentosuyuz. Adeta garantisiyiz biz. Bu çalışmaları ancak AK Parti hükümeti yapabilir, buna inanın. Bu çalışma eğer sorunlar büyüdüyse, bölünme gibi laflar ediliyorsa, zamanında bu tür çalışmalar yapılmadığı içindir. Bu bir cesaret işidir, sorumluluk işidir. Biz hükümetin tabiî ki bu işin inisiyatifini biz yürüteceğiz. Bu süreçte yıkıcı değil yapıcı olmak gerekiyor. İktidar sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Kimseye kapıyı kapatmıyoruz. SÜRECİ TIKAMAYIN Sorunun değil çözümün parçası olun, bu çözüm sürecine sizde katkıda bulunun, bunu tıkamayın. Konunun ne kadar nazik ve hassas olduğunun farkındayız. Milletimizin hassasiyetlerini biliyor ve savunuyoruz. Vatandaşlarımızın gönülleri rahat olsun. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Özellikle biz bu süreci bir bütünleşme olarak gündeme getirdik. Bu yüzden milli birlik ve bütünlük projesi olarak tanımladık. Toplumumuzun herhangi bir kesimindeki endişeyi değerlendirme almak, partilerimizin farklı düşüncelerini değerlendirmek, sürecin başarıya ulaşması için şarttır. Kimsenin şüphesi olmasın, kaygıya kapılmasın. Her şey en iyi şekilde dikkatle değerlendirme alınmaktadır. Afaki öneriler, gerçekçi olmayan beklentiler, sürece karşı çıkmak, çözümü istememekle eş anlamlıdır. Sürece karşı çıkmak nasıl doğru değilse, toplumsal kabule mazhar olmayacak önerileri dile getirmek de o derece doğru değildir. Süreç politik kaygılarla, politik hesaplarla, günlük politikanın üslubuyla ele alınmayacak kadar önemlidir. Siyasetçilerin daha sorumlu davranması gerekir. Bir kısım konuları konuşamaz tabu haline getirmek, kendimize güvenmiyoruz demektir. Konuyu kısa vadeli bir bakışla değerlendirmiyor, köklü çözümler alıyoruz. SORUMLULUKTAN KAÇANLARI MİLLETE HAVALE EDİYORUM Son 10 yılda insan hakları konusunda çok ileri gidildi. 7 yıl demiyorum 10 yıl diyorum bunu bütünlemek lazım. Hükümetimiz döneminde çok isabetli yol alınmıştır. Bu bir süreçtir. TRT-6 örneğinde olduğu gibi ne kadar önemli adımlar atıldı. Hep söyledik söylemeye de devam ediyoruz. Bu meseleye iktidarıyla, muhalefetiyle devletin tüm kurumlarıyla çözülecektir. Bu sorumluluktan kaçanları milletimize havale ediyorum. SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK Süreç şöyle işleyecek. Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalar, görüşmelerimiz ve bunlarla elde ettiğimiz görüşler ve öneriler analiz ediliyor. Çalışma grubumuz tarafından bunlar analiz ediliyor. Bu değerlendirmeler, yaptığımız yalsak çalışma görüşlerimiz, kısa orta ve uzun vadeyle ilgili tekliflerimizi Başbakanımıza sunacağız. Tabi bu konu hem Bakanlar Kurulumuzda hem grubumuzda da görüşülmesi gereken konular. Ayrıca Başbakanımızın başkanlığında yapılan çalışma sonucunda, yine benim başkanlığımda belki daha ayrıntıları işleyecek, değerlendirmeler yapacak ve ekip çalışması devam edecek. Ama bizim niyetimiz, parlamento yasama yılına başlayana kadar bu çalışmalarımızı belirli bir seviyeye getirmektir. İLK AÇIKLAMA MECLİS'TE OLACAK Bunların ilk açıklanacağı yer TBMM’nin çatısı altında olacaktır. Meclis açılacak ve biz bu konudaki değerlendirmelerimizi ilk orada açıklayacağız. Demokratik açılımın asıl sahibi milletimizdir. Çözümün adresi de TBMM’dir. Yani değişik kademelerde, bu çalışmalar sürecek ve Meclis açıldıktan sonra da nihai değerlendirme ve tekliflerimiz orada gündeme getirilecek. Baştan beri sabır samimiyet ve kararlılıkla yürüttüğümüz bu çalışmaya herkesi davet ediyoruz. Bunu iyi değerlendirelim diyoruz, bu fırsatı bir kere daha kaçırmayalım. Tabi sizinle ilgili şunu söylemek istiyorum. Olumlu katkı sağlayan basın yayın kuruluşlarına ve mensuplarına çok teşekkür ediyorum. SORULAR - Dağdaki teröristlerin indirilmesiyle ilgili formülleriniz var mı? İşte onları çalışıyoruz. Tabiî ki orada çok karmaşık bir boyut vardır. Adalet Bakanlığımızda kurumlarımızda çalışıyor. Daha kapsamlı daha farklı daha geniş olarak çalışıyoruz. - Meclis’te bir kapalı oturum gerçekleştirecek misiniz? O Meclis kararıdır. Görüşmelerle o belirlenir. Ama her halükarda o Meclis çatısı altında olacaktır. CHP VE MHP'YE RANDEVU TALEBİ - Meclis çatısı altında görüşemediğiniz partiler var. Onlarla ikinci bir randevu isteyecek misiniz? Görüşme talebimiz hep sürüyor bizim. O safhaya gelineceğine inanıyorum. Toplumumuzda o konuda zorlayacaktır. 'AF' KONUSUNU ZİKRETMEDİK - Af çıkarılması da düşünülüyor mu? Af diye bir kavramı hiç zikretmedik, zikretmiyoruz. Ama bu işin başı silahların bırakılması ve tabi tasfiye. Bunun için çok çalışmak gerekiyor. O manada bütün alternatifler üzerinde çalışılıyor. - CHP lideri Baykal, Şemdinli’deki şehit haberinin ardından “Örgüt silah bırakmadan bu süreci devam ettirenler bir kez daha düşünmelidir” dedi. Bahçeli, “Hükümet örgütü cesaretlendiriyor” dedi. Bir cevabınız var mı? Başbakanımız akşam söyledi. Bunları yapanlar bu süreci provoke etmek istiyor. Bende aynı kanaatteyim. - YÖK’le görüşmenizin çerçevesi ne olacak? Tabi büyük bir bilim camiamız var. YÖK ve bazı büyük üniversitelerimizin de bu konularda araştırmaları olan üniversitelerimiz var. Bize katkı vermesi yönünde gelişmeler olacak. RESMİ DİL TÜRKÇE - CHP lideri Baykal Kürtçe’nin seçmeli ders olarak gündeme getirileceğini söylüyor? Resmi dilimiz Türkçe’dir. Eğitim dilimiz Türkçe’dir. Biz bu konularda hiçbir açıklama yapmadık. Bugüne kadar gündeme gelmiş olanlar, teklifler görüşler var. Bu güzel bir süreçtir. Yazılıyor konuşuluyor ve bunların hepsi değerlendiriliyor. Ortak akıl bulmak bu zaten. Önceden bir şey yazıp çıkmak ortak akıl olmaz. MAHMUR KAMPI Mahmur kampı gündeme gelen konulardan birisi. Biz olaya bütünlük içinde bakıyoruz. İnsani boyutlar açısından tabi o kampın biraz daha önemi var. Ama o bütünlükten artık ayırmamak gerekir diye düşünüyoruz.