Güncelleme Tarihi:
PKK'LILAR BÖYLE GELMİŞTİ - WEB TV
GÖVDE GÖSTERİSİNİN FOTOĞRAFLARI - GALERİ
PKK'LILARA HAVAİ FİŞEKLİ KUTLAMA
Diyarbakır’da geçen Aralık ayında PKK'nın gizli şehir yapılanması Kürdistan Toplulukları Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) operasyonunda 7'si Belediye Başkanı 22 şüpheli ile birlikte tutuklanan eski milletvekili Hatip Dicle, bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine Kandil ve Mahmur’dan 34 PKK’lının gelişine ilişkin şok bir iddia ortaya attı.
Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Hatip Dicle, yargılandığı dosya kapsamında savunma yapmayacağını bildirirken bazı iddialarda bulundu. Mahkeme huzurunda söyledikleri duruşma tutanağına geçirilen Dicle, şu iddialarda bulundu:
“Diyarbakırlı'yım ve bir Kürd'üm. Bu bölgede yaşamaktayım. 35 yıldan bu yana legal alanda siyaset yapmaktayım. Öğrenciliğimden beri Kürt olmamdan dolayı ötekileştirildiğimi fark ettim. Dilimi kullanamadım, bununla ilgili legal alanda faaliyet yürüttüm. Öğrenci derneklerinde, insan hakları derneklerinde, meslek odalarında yöneticilik yaptım. Bir dönem parti genel başkanlığı ve milletvekilliği yaptım. 10.5 yıl hapis cezası çektim. Sıkıyönetim ve DGM'lerde yargılandım. Bu 35 yıllık sürecin hem tanığı, hem sanığı, hem de mağduruyum. Bu süreç bu aşamada sorgulanmaya başlamıştır. Süreç sona erdiğinde, diğer ülkelerde yaşandığı gibi mağduriyetimden dolayı davacı olacağım.”
'ATALAY 34 PKK'LININ BIRAKILACAĞI SÖZÜNÜ VERDİ' İDDİASI
Kapatılan DEP'in eski Milletvekili Hatip Dicle duruşmada, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e, Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 PKK’lının bırakılacağı sözünü verdiğini ileri sürdü. Son 35 yıl içinde yargının siyasallaştığını savunan Dicle şu iddialarda bulundu:
“15 Ekim 2009 tarihinde DTP Genel Başkanı Ahmet Türk beraberindeki bir heyetle birlikte İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı ziyaret etti. Ziyarette 4 gün sonra 19 Ekim'de Mahmur ve Kandil’den grupların geleceği, bunların tutuklanmayıp serbest bırakılması durumunda dağdan inişin hızlanacağı, dağa çıkışın da duracağı bildirildi. İçişleri Bakanı da bu heyete ‘Konuyla ilgileniyorum. Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı, geldikleri gibi geçecekler’ dedi. Bu aşamada 4 gün sonra Silopi’den gelen 8 kişi, ‘Biz gerillayız. Önder Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile barış için geldik’ dedi ve bunlar sürecin olumlu sonuçlanması için gerektiği gibi tutuklanmayıp serbest bırakıldı.”
Dicle, cezaevinden adliyeye getirilişi sırasında önceki uygulamalarda karşılaşmamasına rağmen, duruşma sırasını beklerken, odada kelepçe ile bekletildiği söyledi. Dicle, kelepçeli olarak bekletilmesi ile ilgili sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.
TÜRK YALANLAMADI
DHA muhabirinin ulaştığı milletvekilliği düşürülen Ahmet Türk, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile aralarında geçtiği iddia edilen diyalogu yalanlamadı. Türk, Kandil ve Mahmur'dan o tarihte gelecek gruplar hakkında beraberindeki bir heyet ile beraber İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı ziyaret ettiklerini hatırlatarak, “Gelecek olan gruba olumlu yaklaşımın, açılımın seyri açısından olumlu olacağını sayın İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a ilettik. Sayın Atalay’da bu konuda ellerinden geleni yapacaklarını söyledi” dedi.
BAKAN ATALAY: İFADELER DOĞRU DEĞİL
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, kapatılan DEP'in Diyarbakır eski Milletvekili Hatip Dicle'nin tutuklandığı mahkemedeki ifadesindeki, ‘Kandil ve Mahmur Kampı’ndan gelen 34 PKK'lının Habur Sınır Kahpısı'ndan geçişleri’ ile ilgili sözlerinin doğru olmadığını söyledi. Bakan Atalay'ın, DHA'ya yaptığı konuya ilişkin açıklaması şöyle:
“Bana atfen verilen ifadeler doğru değildir. Benim böyle bir ifadem söz konusu olmamıştır. Habur'dan bir gurubun ülkemize giriş yapacağı bilgisinin bize ulaşması üzerine, gelişler sırasında herhangi bir yasa dışı eyleme meydan verilmemesi, huzuru ve güvenliği bozacak herhangi bir olaya sebebiyet verilmemesi konularında benim davetimle DTP'nin Genel Başkanı sayın Ahmet Türk ile görüştüm. Bu görüşmede iddia edildiği gibi, ‘Hakim ve savcılar ayarlandı, giriş yapacaklar geldikleri gibi geçecekler’ şeklinde bir ifadem kesinlikle söz konusu olmamıştır. İç güvenlikten sorumlu bir Bakan olarak Bakanlık Müsteşarı'nı güvenlikle ilgili konularda koordinasyonu sağlamak üzere görevlendirdim. Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Giriş yapanlarla ilgili tüm işlemler bağımsız yargı organlarının görev ve yetkileri dahilinde ve hukiki çerçevede gerçekleştirilmiştir. Bu konuda bakanlığımızın bir müdahalesi olmamıştır ve zaten olamaz da.”