Güncelleme Tarihi:
Kamuoyunda “Atabeyler Grubu” olarak bilinen soruşturma kapsamında, 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 10 kişinin yargılanmasına başlandı.
Sanık yüzbaşı Murat Eren, operasyonda ele geçen askeri mühimmatların, ani gelişebilecek bir takım olaylara karşı önlem almak amacıyla hazırlamayı düşündüğü prototipin parçaları olduğunu savundu.
Kamuoyunda “Atabeyler Grubu” olarak bilinen soruşturma kapsamında, 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 10 kişinin yargılanmasına Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
Duruşmada, Yüzbaşı Murat Eren ve Astsubay Erkut Taş'ın avukatı Sami Kahraman, müvekkillerinin savunmalarında kamu güvenliğini doğrudan ilgilendiren konuların yer aldığını iddia ederek, duruşmanın kapalı oturumda yapılmasını talep etti. Diğer sanık avukatları da bu yönde karar alınmasını istedi.
Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci de avukatların talepleri gereğince sanıkların savunmalarını kapsayacak şekilde duruşmanın kısmen gizli yapılmasını talep etti.
Mahkeme Başkanı Ramazan Aksan ise dosyadaki belge ve sanık savunmalarının, daha önce alenen alınması bakımından duruşmanın gizli yapılmasına yönelik şartların gerçekleşmediğini belirterek, avukatların talebinin reddine karar verdi.
“DURUŞMADAKİ İFADEME İTİBAR EDİLMELİ”
Tutuklu sanık Yüzbaşı Eren, hazırlık soruşturmasında Cumhuriyet Savcılığına ve Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına verdiği ifadeleri kabul etmeyerek, duruşmadaki ifadesine itibar edilmesi gerektiğini söyledi.
Tutuklandığında, Merkez Komutanlığına götürüldüğünü ve burada “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) aleyhinde bir şey söyleme” telkininde bulunulduğunu iddia eden Eren, bu yüzden ifade verirken tedirgin davrandığını, üzerine atılan suçları, o an için kabul ettiğini kaydetti.
Eren, “Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik hareketten ziyade, devlet ve millet için canını feda etmeye yemin etmiş bir subayım. 21 yıllık askeri personelim, 13 yıllık subayım. Görev süremde de canımı feda edeceğimi ispatlamışımdır” dedi.
Diğer sanıklarla, iddianamede belirtildiği gibi hükümet aleyhine bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını öne süren Eren, diğer sanıklardan İsmail Binici'yi bir defa gördüğünü, Astsubay Yasin Yaman'ı ise tutuklandıktan sonra tanıdığını ifade etti.
Eren, operasyonda ele geçirilen patlayıcı ve silahlarla ilgili olarak şunları söyledi:
“Güneydoğuda görev yaparken kendimce ani çıkan ve gelişen tehlikelere karşı reaksiyonel bir prototip hazırlamayı düşündüm ve çalışmalar yaptım. Erkut Taş astsubayı aldığı ödüllerden dolayı tanıyordum. Kendisi bomba yapımı ve imhası konusunda uzmandır. Her zaman tehlikeye en önde gider. Fikrimi Taş astsubaya açtım. Birlikte ani gelişen olaylara karşı malzeme topladık. Bu malzemeler basit ve numuneliktir. Zaten son zamanlarda bir araya gelemediğimiz için düşüncelerimizi gerçekleştiremedik.”
Yüzbaşı Eren, Yunis Akkaya'yı tanıdığını belirterek, hazırlamayı düşündüğü prototipi görev yaptığı birlikte hazırlamasının mümkün olmadığını bu nedenle malzemeleri yakın bir yerde depolamak için Akkaya'nın evini kullandıklarını söyledi. Eren, malzemeleri iki valiz içinde Akkaya'nın evine götürdüğünü, ancak Akkaya'nın malzemeler konusunda herhangi bir bilgisinin bulunmadığını ileri sürdü.
ATABEYLER AMBLEMİ
Özel Kuvvetler Komutanlığında bir takım senaryolar üzerine eğitim verildiğini ve eğitim sonunda da plaket ve şilt hediye edildiğini anlatan Eren, ”Yasin Yaman'ın evinde bulunan Atabeyler isimli şilt de bayrak da bununla ilgilidir diye düşünüyorum. Ancak Atabey isminden soruşturma sırasında haberim oldu” dedi.
Bilgisayarında bulunan “Bütün Kürtler” başlıklı yazıyı da internetten aldığını savunan Eren, bu yazıyı kendisinin hazırlamadığını ve birçok kişide bulunabileceğini kaydetti.
Yüzbaşı Eren, Cüneyd Zapsu ve BİM mağazalarına yönelik bombalama hazırlığında olduğu, bu nedenle bomba hazırladığı iddialarını reddetti.
Davada tutuksuz yargılanan emniyet müdürleri Mustafa Raşit Çavdar ve Cemal Hasan Özdeş'i, görev yaptıkları illerde Yunis Akkaya ile ziyaret ettiklerini ve bu ziyaretlerde birlikte yemek yiyerek, genel konular üzerine konuştuklarını ileri sürdü.
Eren, bir soru üzerine, patlayıcı malzemelerle ilgili olarak Yasin Yaman ile bir görüşmesi ve bu konuda bir isteği olmadığını belirterek, Yasin Yaman'ı soruşturma sırasında tanıdığını kaydetti.
İSTENEN CEZALAR
Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet savcılarından Dilaver Kahveci tarafından hazırlanan iddianamede, 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında, “hükümetin görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs için anlaşma” suçundan 27 yıla kadar hapis isteniyor.
İddianamede, yüzbaşı Murat Eren, astsubay Erkut Taş, astsubay Yasin Yaman, üsteğmen Yakup Yayla, işadamı Yunis Akkaya'nın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunu işlemek için anlaşma” suçuna uyan TCK'nın 316/1 ve “izinsiz patlayıcı bulundurmak ve nakletmek” suçunu düzenleyen 174/1-2 maddelerinden 7 yıl 6'şar aydan 24'er yıla kadar hapisleri talep edilmişti.
Yunis Akkaya ve Erkut Taş hakkında ayrıca “ruhsatsız silah bulundurma” ve ”silah alım satımına aracılık etme” suçundan 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapis cezası istenirken, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, emniyet müdürü Mustafa Raşit Çavdar ve emniyet müdürü Cemal Hasan Özdeş'in TCK'nın 316/1. maddesi uyarınca 3'er yıldan 12'şer yıla kadar, işadamı Suat Kıy'ın da “oluşuma yardım” suçundan 1.5 yıl ile 6 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması istenmişti.