Güncelleme Tarihi:
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, “Atabeyler Grubu” davasında 9 sanık için verdiği beraat kararının gerekçesi açıklandı.
Kararda, suç tarihinde Özel Kuvvetlerde pilot yüzbaşı olarak görev yapan sanık Murat Eren, astsubaylar Erkut Taş ve Yasin Yaman ile diğer sanıklar Yakup Yayla, Yunis Akkaya, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Mustafa Raşit Çavdar ve Cemal Hasan Özdeş'in “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs için anlaşmak” suçundan TCK'nın 316. maddesine muhalefetten yargılandıkları belirtildi.
TCK'nın 316. maddesine muhalefet suçunun oluşabilmesi için sanıkların amaçlarını gerçekleştirecek faaliyetlerde bulunması gerektiği ifade edilen kararda, sanıkların, eylem ve faaliyetleri ile amacın gerçekleştirilmesi için patlayıcı madde ve mühimmat temin etmek, hedefi belirleyip bu doğrultuda keşif faaliyetleri yürütmek, kod isimler belirlemek gibi terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlaması yönünden icrai hareketlere başlamamış olmalarının belirlendiği anlatıldı. Kararda, bu nedenle TCK'nın 316. maddesindeki “suçun yasal unsurların oluşmadığı” ifade edilerek, sanıklar hakkında müsnet suçtan beraat kararı verildiği bildirildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunuldu
Cumhuriyet Savcısının, 3 Şubat 2011'de verdiği esas hakkındaki görüşünde, “sanıklar arasında oluşan bu örgütlenme yapısının terör amaçlı mı yoksa salt suç işlemek amacı ile mi oluşturulmuş bir yapı olduğunun belirlenmesi için sanıkların gerçekleştirmek istedikleri amaç ve bu amacın gerçekleşmesi için sanıkların uygulayacakları eylemler neticesi oluşacak ve sanıklarca öngörülebilecek sonuçların neler olduğunun tespit edilmesi gerektiğini” belirterek dosya kapsamına göre, “sanıkların ülke bütünlüğü ve geleceği için tehlike olarak gördükleri ve kamuda görevli kişiye ait alışveriş mağazalarının bombalı eylem gerçekleştirerek kamuoyunu bu şekilde tartışmaya sevk etmek olduğu eylemin gerçekleşmesi halinde kamu güvenliğinin, düzeninin ve otoritesinin zaafa uğraması ve bozulması şeklinde sonuçlar doğuracağının açık olduğunu” ifade ettiğine dikkat çekildi.
Savcının, “devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yok etmek, kamu düzenini veya güvenliğini bozmak amacıyla eylem ve faaliyet yürüten örgütlenmelerin terör örgütü, bu örgüt mensuplarının da terör suçlusu olduğunun hükme bağlanmış olduğu, sanıkların eylemlerinin de bu düzenleme doğrultusunda terör suçu niteliğinde bulunup müeyyidesinin TCK'nın 314. maddesinde belirtilmiş bulunduğunu” ifade ettiği kaydedilen kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Mevcut dava dosyası kapsamında sanıklar hakkında TCK'nın 314/1-2. maddesi kapsamında bir kamu davasının bulunmadığı, ceza yargılamasının temel esaslarından biri olan her bir suç ayrı bir davadır ilkesi gereği, sanıklar hakkında yasa dışı silahlı terör örgütü kurmak ya da kurulan bu örgüte üye olmak suçlarından dolayı açılmış bir davanın olmadığı, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda sanıklar hakkında örgüt suçundan bir davanın bulunmaması durumunda ek savunmayla davanın sonuçlandırılamayacağı, yine sanıklar hakkında tanzim olunan iddianamede örgüt suçunun tanımının yapılmadığı, CMK'nın 225/1. maddesindeki, 'Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir' şeklindeki yasal düzenleme de nazara alındığında, sanıkların sübuta erdiği mütalaa olunan örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak suçunun ayrı bir dava ile takip edilebileceğinden, keyfiyetin gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiştir.”
“Patlayıcı madde bulundurmak” suçuna ilişkin hüküm
Gerekçeli kararda, suç tarihinde Özel Kuvvetlerde pilot yüzbaşı olan sanık Murat Eren'in, TNT kalıbı temin ederek, sanıklardan Erkut Taş'a verdiği, Taş'ın patlayıcı maddeleri evinde saklamasının sakıncalı olabileceği düşüncesini diğer sanıklarla paylaştığı anlatıldı. Bunun kabul görmesi üzerine malzemeleri sanık Yasin Yaman'ın babasının Hasanoğlan'daki evine 2 valiz içine koyarak bizzat 2006 Şubat ve Mart aylarında götürerek Yasin Yaman'a teslim ettiği ifade edilen gerekçeli kararda, şu değerlendirmeler yer aldı:
“Daha sonra 22 Nisan 2006 tarihinde sanıklar Murat, Yunis ve Erkut'un birlikte patlayıcı maddeleri alarak sanık Yunis'in Eryaman'daki evine götürdükleri, sanıklar Murat, Erkut, Yasin ve Yunis'in izinsiz olarak patlayıcı madde bulundurmak, nakletmek suçunu işledikleri hususu sübuta ermekle, eylemlerine uyan TCK'nın 174/1 maddesi gereği ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Her ne kadar sanık Yakup Yayla'nın da aynı suçtan cezalandırılması istenmiş ise de sanığın isnat edilen eyleme katılmadığına yönelik diğer sanıklar Murat ve Yunis'in duruşmadaki beyanları ile uyumlu savunmasının aksine her türlü şüpheden uzak, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK'nın 223/2-e maddesi gereği beraatine karar verilmiştir.”
Kararda, sanık Erkut Taş'ın arkadaşından ruhsatsız Glock marka tabancanın diğer sanık Yunis Akkaya'ya satımına katıldığı, tabancayı teslim alarak Akkaya'ya elden verdiğini ikrar ettiği kaydedilerek, bu nedenlerle Taş ve Akkaya'nın, “ruhsatsız silah bulundurmak” suçundan cezalandırıldığına yer verildi.
Gerekçeli kararda, sanık Suat Kiy hakkında açılan kamu davalarının ise 21 Nisan 2011'de öldüğünden düşürülmesine karar verildiği açıklandı.
Kararda, Yasin Yaman'ın adresinde ele geçirilen “Atabeyler” yazılı çeşitli Türk devletlerine ait flamanın, tarihte kurulmuş Türk devletlerinin bayrakları bulunan plaketin ve armanın da müsaderesine karar verildiği bildirildi.
Hüküm
Sanıklardan Eren, “izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletmek” suçundan 4 yıl 2 ay hapis ve 166 gün karşılığı adli para cezasına; Taş, Yaman ve Akkaya da aynı suçtan 2 yıl 6'şar ay hapis ve 4'er gün karşılığı adli para cezasına çarptırıldı.
Taş ve Akkaya, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna muhalefet ettikleri gerekçesiyle 10'ar ay hapis ve 4'er gün karşılığı adli para cezasına mahkum edilirken, bu cezalara ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlaştırıldı.
Sanık Yayla'nın, “izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletmek” suçunu işlediğine ilişkin yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatına karar verildi. Sanık Suat Kiy hakkındaki kamu davasının ise 21 Nisan 2011'de ölmesi nedeniyle düşürülmesi kararlaştırıldı.