Modern Türk çizgi romanının başlangıcı olarak kabul edilen Karaoğlan geri döndü. Suat Yalaz'ın hayat verdiği bu çizgi kahraman piyasaya çıktığı 1963 yılında Tommiks ve Teksas'ın papucunu dama atmış, milyonlarca okurun gönlünde taht kurmuştu. Şimdi de 13 bölümlük bir televizyon dizisi olarak Kanal D ekranlarına taşınıyor. Karaoğlan dizisinin çekimlerine 5 Ağustos'ta Afyon'da başlanacak. Dizinin yapımcılığını ANS Prodüksiyon üstlendi. Karaoğlan'ın bütün yayın haklarını satın alan ANS'nin patronu Abdullah Oğuz ilk bölümün de yönetmenliğini yapacak. Diğer bölümlerini Cem Akyoldaş'ın yöneteceği dizinin senaryosunu Ahmet Yurdakul yazacak. Karaoğlan'ın yaratıcısı Suat Yalaz da bu gelişmeden çok memnun ve heyecanlı: ‘‘Abdullah Oğuz, Karaoğlan'ı çok seviyor ve inanıyor. Büyük para yatırıyor. Ancak böyle cesur birisiyle dünya pazarındaki Robin Hood, Conan, Simbad, Zorro ve benzeri tarihi macera dizileri arasına girilebilir. Önümüzdeki yıllarda Karaoğlan'ı Universal ya da Warner Bross gibi dev Amerikan firmalarından biriyle ortak yapım olarak görürseniz şaşırmayın. Biz bu pazara girdiğimiz zaman Karaoğlan hepsini sollayacak güçte ve zenginlikte.’’
ABDULLAH OĞUZ (ANS PRODÜKSİYON)
Bu filmin yurtdışında şansı yüksekKartal Tibet'li, Danyal Topatan'lı ilk Karaoğlan filmleriyle 7-8 yaşındayken tanıştım. Karaoğlan çocukluğumdan beri hep aklımda kaldı. Son iki yıldır, büyük bir uluslararası proje yapmayı düşünüyordum. Aklıma Karaoğlan geldi ve tamam dedim. Suat Yalaz'ı Paris'te buldum ve Karaoğlan ile Son Osmanlı'nın bütün yayın haklarını satın aldım. Suat Yalaz'ın bu muhteşem eserini filme çekmek beni çok heyecanlandırıyor. Bence Karaoğlan, bugüne kadar Türkiye'de yapılmış olan en zor proje olacak. Bu filmin yurdışında şansı çok yüksek. İlk bölümü, yabancılara göstermek için sinema tekniğiyle filme çekiyoruz. Prag'dan gelen ekip, yüksek teknolojiyle donatılmış. Uçma ve atlama sahneleri onlarca telle yapılacak ve bilgisayar ortamında temizlenecek. Afyon, bence uluslararası
film platosu olmaya aday bir şehir. Tarihi kaleleri, hiç bozulmamış köyleri, olduğu gibi korunmuş hanları ve kervansarayları, kanyonları, yaylaları müthiş. Bence birçok proje için merkez haline gelebilecek bir yer. Biz şimdiden bunun altyapısını kuruyoruz. Afyon Valiliği ve Belediye Başkanı bize olağanüstü destek veriyor. Özlem Tekin'in son klibini gördüğümde Zenka rolü için biçilmiş kaftan olduğunu düşündüm ve hemen teklif götürdüm. Karaoğlan için hiç bilinmeyen ve tanınmayan bir yüz aramaya başladık. Yüzlerce aday vardı. Bunların arasında tespit ettiğimiz 200 kişinin demosunu çektik. Bunları tek tek defalarca izledik. Sonunda Kağan Urgancıoğlu'nda karar kıldık.
Bahadır Zaimoğlu (Lál Kitap editörü)
Çizgi roman başyapıtını atlamak imkansızdıLál Kitap olarak yayın hayatımıza başlarken, en büyük hayalimiz çocukluğumuzdan beri gönül verdiğimiz, büyüsek de kopamadığımız çizgi romanları da portföyümüze katabilmekti. Önce Zagor ve Martin Mystere, sonra da Mister No ile bu dünyanın kapılarını araladık. Tabii ki Suat Yalaz'ın Asya Kaplanı Karaoğlan, atlanamazdı, vazgeçilemez bir başyapıttı. Suat Yalaz ile görüştük ve ilk sayımızı büyük bir mutluluk içinde Temmuz ayında piyasaya verdik. Karaoğlan ve Suat Yalaz dendiğinde unutulmaması gereken bir diğer nokta da, Yalaz'ın kaleminden 'Özel Ulak'. İkinci sayımızda olduğu gibi, her sayımızda okur mektup ve çizimlerine yer vermek istiyoruz. Suat Yalaz Usta'nın keyifli sohbeti ve çizimler hakkındaki düşüncelerinin yer aldığı bu sayfalar eminiz pek çok genç çizere de yol gösterecek.
KARAOĞLAN'IN YARATICISI SUAT YALAZ
Karaoğlan yakışıklıdır, çapkındır ama hiç etek düşkünü olmamıştır1960'ların başında Teksas ve Tommiks ortalığı kasıp kavuruyordu. Sinema önlerinde kurulan tezgáhlarda, mahalle arasındaki en ücra bakkallarda ve Anadolu'nun en ücra kasabalarında bile Çelik Bilek ve Yüzbaşı Tom'un maceraları kapış kapış gidiyordu. Piyasa İtalyan kökenli Esse Gesse'nin hakimiyetine girmişti ve okullarda Amerikan süt tozlarının dağıtıldığı bu dönemde gençlerin hayal dünyasını da Amerikalı kahramanlar süslüyordu. Ama gönül, kendimize ait bir kahramanımız olsun isterdi.
Yıl 1963 olduğunda ortaya Karaoğlan çıktı. Özbeöz Türk olan Karaoğlan atletik yapılı, bebek yüzlü, gözüpek, mert bir delikanlıydı. Yani bir kahramanda bulunması gereken tüm özelliklere sahipti. Daha minnacık bir bebekken annesi bir eşkiya grubu tarafından katledilmiş, son anda yetişen babası Karaoğlan'ı kurtarmış, bebeği bir ormancıya emanet ederek çetenin şerrinden kaçıp izini kaybettirmişti. Bir yıl sonra oğlunu bulmak için Sarıkutulmuş'un ormanına gelen Baybora, orman yakılıp yok edildiği için oğlunu bıraktığı yerde bulamadı. Ama aramayı sürdürdü. Karaoğlan yedi yaşına geldiğinde ormancı Sarıkutulmuş tarafından Baysungar'ın alayına verildi. Baysungar alayı bir tür özel harp okuluydu. Orada, dövüş sanatının yanısıra töreleri, dürüstlüğü, sevgiyi, saygıyı, mertliği ve diğer erdemleri öğrendi. 20 yaşındayken babası Baybora'yı buldu ve baba oğul ondan sonra hiç ayrılmadı. Orta Asya steplerinde kılıç sallamaya başladığında artık Tommiks ve Teksas'tan fazlası var eksiği yoktu.
Yeni Karaoğlan şanslı üniversite öğrencisi KağanDizide Karaoğlan'ı Kağan Urgancıoğlu canlandıracak. Yüzlerce aday arasından aylarca süren elemeler sonucunda Karaoğlan rolünü kapan Urgancıoğlu, Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi son sınıf öğrencisi. Daha önce oyunculuk deneyimi olmayan Urgancıoğlu, Suat Yalaz'ın da onayıyla Karaoğlan karakterine uygun bir isim olarak seçildi. Dizinin çekimleri Afyon'da oluşturulan özel bir platoda gerçekleştirilecek. Platoda 15. yüzyıldan kalma eski bir han yeniden düzenlendi, yüzlerce Türkmen çadırı kuruldu, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden ciritçiler getirildi, yüzlerce at platodaki yerlerini almaya başladı.
Dizi sadece iç piyasaya göre değil uluslararası televizyon pazarına yönelik olarak çekiliyor. Bunun için de dünyadaki en ileri sinema teknolojisi kullanılıyor. Örneğin Afyon Kalesi, dijital ortamda Camoka'nın sarayına dönüştürülecek, filmin özel efektleri daha önce Titanik'te de çalışmış olan Çek bir ekip tarafından yapılacak. Çek grubun başında yer alan Dusan Aydska adlı dünyaca ünlü stunt koordinatörü, yani tehlikeli dövüş sahnelerini organize eden uzman şimdiden Afyon'a geldi. Dusan Aydska, Karaoğlan rolünü üstlenen Urgancıoğlu'na dövüş teknikleri üzerine eğitim vermeye başladı.
Filmin dekor ve kostümü bir ekip tarafından özel olarak dizayn edildi. Kılıçlar, kalkanlar, üzengiler, eyerler 12. yüzyıldaki orijinallerine uygun olarak tek tek üretildi.
YEDİ YEŞİLÇAM FİLMİOnların Konyakçı'sı ve Profesör'ü varsa Karaoğlan'ın da bir kapışma sırasında tanışıp dost olduğu Balaban'ı vardı. Tommiks'in Suzi'si varsa onun da Semerkant'ta kesesini çalmak isterken bileğinden yakaladığı ve kendisine aşık ettiği Bayırgülü mevcuttu. Üstelik düşmanları da öyle yenilir yutulur cinsten değildi: Hilebaz vahşi Camoka ile cadı ruhlu Zenka.
Karaoğlan serisi kitapçı vitrinlerine çıktığında büyük bir ilgi gördü. Kısa bir zamanda Tommiks ve Teksas'ın yolunu izleyerek tüm memlekete yayıldı. Yüzbinlerce sattı. Birincilik tahtına oturdu. O dönemde henüz 30 yaşında genç bir sanatçı olan Karaoğlan'ın çizeri ve yazarı Suat Yalaz'ın namı kısa zamanda ülke sınırlarını aştı. İlgi o denli yüksekti ki, iki yıl sonra Suat Yalaz, kendi yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği Karaoğlan filmiyle beyazperdenin hakimiyetini eline geçirdi. Karaoğlan'ı Kartal Tibet'in canlandırdığı filmin tahminleri alt üst eden gişe başarısı sonunda kahramanın diğer maceraları da peşpeşe çekildi. Suat Yalaz, Yeşilçam'a tam 7 Karaoğlan filmi armağan etti.
Suat Yalaz, 1970'te Paris'e yerleşti ve kahramanını Fransızlara takdim etti. Asya Kaplanı Karaoğlan, bir hafta içinde alıcı buldu ve tam yedi yıl boyunca Fransızca olarak aralıksız yayınlandı. Paris'te mevzi kazanan Karaoğlan Avrupa'nın diğer ülkelerinde, Kuzey Amerika, Asya ve Afrika'da da yayınlanmaya başladı. Arapça ve ve İngilizce baskıları yapıldı, yakında Moskova'da Rusça olarak da baskıya girecek. Suat Yalaz, sorularımızı cevaplandırdı.
Karaoğlan kim, dünya görüşü nedir?
- Karaoğlan, İsmail Cem'in TRT Genel Müdürü'yken benzettiği gibi, biraz Yunus Emre, biraz Köroğlu, biraz Dadaloğlu, biraz Dede Korkut, dolayısıyla örnek bir insan prototipi. Bir yanıyla da Karaoğlan belinde uzun bir kılıcı olan bir İnce Mehmet'tir. Önce insancıl sonra toplumcu. Kendi aslını kaybetmeyen, yurduna bağlılığını yitirmeyen bir dünya vatandaşı. Bir ist'çi olmasına gerek yok. İşin ucuzuna, bedavacılığına kaçmıyor. Buna yapısı müsait değil.
Peki nasıl ortaya çıktı?
- Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun yazdığı Kaan adlı romanı 1959'da çizmeye başladım. Bu sırada kafamda Karaoğlan tiplemesi gelişmeye başladı. İlk bölümleri Kozanoğlu yazdı ama daha sonra ben hem yazıp hem de çizmeye başladım. Çünkü Kozanoğlu'yla benim aramda kahraman anlayışı farklıydı. O deli dolu bir kahraman kurgulamıştı, ben ise daha bir aklı başında, dengeli, gençlere örnek olacak, atılgan, devrimci, ilerici ama dengeli biri istedim. Karaoğlan'ın bu denli kalıcı olmasının nedeni, fonda tarihi bir atmosfer olmasına rağmen kahramanın kafa yapısının bugünkü üniversite gencine benzemesidir.
Karaoğlan ile babası Baybora arasında zaman zaman kuşak çatışmalarına benzer olaylar yaşanıyor.
- Babası Baybora ile arasındaki fark Baybora'nın örf, töre, gelenek göreneğe vurgu yapması, Karaoğlan ise bazen babasına ‘‘Baba çok geri kaldın hareket et’’ demesini biliyor. Karaoğlan'ın öğretici ve eğitici vasfına vurgu yapıyorum. Bundan da kesinlikle taviz vermiyorum. Karaoğlan, çapkındır, yakışıklıdır, güzel kadınlara meraklıdır ama hiçbir zaman etek düşkünü olmamıştır. Zaten çok yakışıklı ve meziyetli olduğu için kadınlar ona aşık oluyor. Sürekli insancıl davranıyor ve toplumsal sorunların çözülmesi için kılıç sallıyor, canını tehlikeye atıyor.
Tarkan ile Karaoğlan arasındaki fark nedir?
- Tarkan ile karaoğlan arasındaki fark, Tarkan daha çok Viking'e benzer. Eğildiği zaman arkadan donu gözükür, baldırı çıplaktır. Ama Karaoğlan'ın bir şayak pantolonu vardır, giyimine kuşamına dikkat eder. Tarkan çok vahşi ve ürkütücü bir kahramandır, Karaoğlan'ın o kız güzelliğinin, sevecenliğinin altında müthiş bir kararlılık ve doğruculuk vardır. Ülkülere saygı vardır. Karaoğlan güler bir yüzle bu insancıl ülkülerin uygulanması için çırpınır. Karaoğlan dünya tatlısı bir adamdır ama vurduğu zamanda duvara yapıştırır.
Karaoğlan bilgiye ve bilgeliğe de önem veriyor.
- Bilge Kağan'ın (Kültigin'in) Orhun Bartı'ndaki anıtlarını, Uygur yazısından sökmeye çalışır ve anlamak için çaba sarfeder. Sanki bugünün arkeoloji talebesi gibi bir rol oynar. Devamlı da kavga etmiyor tabii, böyle işlere de zaman ayırıyor.
Film maceranız hakkında neler söylersiniz?
- Dünyada 8 film yönetmiş tek çizgi romancı benim. Yedisi Karaoğlan, birisi de polisiye. Şeytan Kafesi adlı polisiye filmi Orhan Günşiray ve Fikret Hakan'la birlikte yapmıştık.
Dizi film projesi ortaya çıkmadan önce tam da emekli olmuştunuz.
- Son Osmanlı dizisini bitirdikten sonra 2000 yılında bu işi burada noktaladım. Sigaramız, içkimiz yok. Biraz Karaoğlan'a benziyorum. Gençliğimde boks yapmış, yüzme şampiyonu olmuş, ata binmiştim. Şimdi soluklandım ve iki senelik aradan sonra ANS Prodüksiyon'un yaptığı Karaoğlan dizisiyle genç, başarılı, atılgan prodüktör Abdullah Oğuz'la Karaoğlan'ı dünya pazarları için çekmeye başlıyoruz. Abdullah Oğuz, bu projeye çok büyük paralar yatırıyor ve oldukça iddialı. Karaoğlan'ı çok seviyor ve inanıyor. Yaptığı masraflar Türkiye pazarı için büyük bir atılganlık. Önümüzdeki yıllarda Karaoğlan'ı Universal ya da Warner Bross gibi dev Amerikan firmalarından biriyle ortak yapım olarak görürseniz şaşırmayın. Biz bu pazara girdiğimiz zaman Karaoğlan hepsini sollayacak güçte ve zenginlikte.
Hangi karakteri kim oynayacak?BAYIRGÜLÜ
TUBA ÜNSAL
Aslında Ferganalı sıradan bir sokak kızı. 18 yaşlarında güzel bir kız. Yoksulluk içinde büyümüş olduğu için geçimini yankesicilik yoluyla sağlamaya çalışıyor. Sempatik, sevecen, sıcakkanlı, çok zeki bir kız. Okuması yazması yok, ama aklını çok iyi kullanıyor. Karaoğlan'ın uzatmalı sevgilisi, ona delice aşık. Sıkıştığı zaman çok inandırıcı yalanlar söyleyebilecek kadar kıvrak zekalı. Bu karakteri dizide manken Tuba Ünsal canlandırıyor.
BAYBORA
SERDAR GÖKHAN
Karaoğlan'ın babası. Altay eteklerinde, Bayanağullu oymağından, kılıç kullanmadaki hüneriyle, gözüpekliğiyle ün salmış bir Uygur savaşçısı. Türk törelerine, geleneklere son derece bağlı, bütün Türk boylarını bir sancak altında toplamak niyetinde olan Cengiz Han'a hizmet veren biri. Cengiz Han Baybora'ya önemli mevkiler vadettiği halde, bağımsızlığı tercih ettiği için bunları reddetmiş dürüst bir insan. Baybora için, ‘‘Asya'nın en iyi kılıç kullanan adamı’’ derler. Bu karakteri dizide Serdar Gökhan canlandırıyor.
CAMOKA
HASAN YALNIZOĞLU
Acıması, korkusu olmayan, sıska vücudunda olağanüstü bir güç taşıyan, maddi çıkarları için babasını bile satacak kadar gözü dönmüş, yarı deli bir adam. Dizide Camoka'yu Sultans of the Dance'ın baş dansçısı Hasan Yalnızoğlu (sağda) canlandırıyor.
ZENKA
ÖZLEM TEKİN
Olağanüstü yeteneklere sahip, cadı ruhlu, acımasız, büyüyle uğraşan, hırçın, çok tehlikeli bir kadın. Dizide bu karakteri pop müziğin ünlü sesi Özlem Tekin (üstte) canlandırıyor.
BALABAN
SÜMER DİLMAÇ
Her sorunun kaba kuvvetle çözülebileceğine inanmış, emeklilik hududunda bir savaşçı. Kendisini her zaman herkese Cengiz Han'ın eski alaybeğlerinden Balaban Bahadır diye tanıtır. Yemeğe ve içkiye çok düşkün. Şen şakrak bir adam. Onu oburlukla suçlayanlara, ‘‘Bir vuruşta bir deveyi çökerten bu gövdenin iyi beslenmesi lazım’’ diye cevap verir. Karaoğlan ve Baybora'ya son derece sadık gerçek bir askerdir. Dizide Balaban'ı tiyatro oyuncusu Sümer Dilmaç canlandırıyor.
ÇALIK İŞTAR GÖKSEVEN
Karaoğlan'ın dövüş sanatını öğrenmek için yedi yaşındayken verildiği Baysungar'ın alayında, Karaoğlan'ın eğitimine, hizmetine atanmış bir yaşlı kişi. Saz çalar, ozanlığı vardır, çok şey bildiğine inanır, sıska, çabucak telaşa kapılır, işgilli bir Tatar. Karaoğlan'ın dövüş sanatını öğrenmesinde birazcık emeği geçtiği için, Karaoğlan'a öz evladı gibi sahip çıkar, kendisi olmadan kahramanın hiçbir işi başaramayacağını zanneder.