Hazırlayan Ayten SERİN aserin@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2008 01:55
Aslı Aydın (33) mayıs ayından beri www.trendiary.blogspot.com adresindeki blog’u hazırlıyor. "Trendiary", trend ve diary (günlük) sözcüklerinden türetilmiş. Boğaziçi sosyoloji mezunu, pazarlama ve marka iletişimi üzerine çalışıyor. Bilgi Üniversitesi’nde tasarım kültürü ve yönetimi sertifika programına katılmış.
Yakından takip ettiği trendleri bu blogda yazdığı yazılarla aktarıyor. Onun için trend ve tasarım kavramları birbirinden ayrılamaz. Bunu şöyle açıklıyor: "Toplumsal ya da bireysel davranışlarımızı trendler şekillendiriyor. Satın aldığımız ürünler, hobilerimiz, katıldığımız sosyal aktiviteler derken hayatımızın büyük bölümünü bu eğilimler ciddi olarak etkiliyor. Karar verme aşamasında ne kadar mantıklı düşünsek de son noktada duygularımız ağır basıyor. Ayrışmak isteyen markalar ya da sosyal etki yaratmak isteyen sivil toplum kuruluşları, bireylerde daha kalıcı bir tortu bırakabilmek için yeni bakış açılarıyla ve farklı iş yapış şekilleriyle kendilerini sürekli yenilemek gerektiğinin farkına varıyorlar. Bu yeni dünya düzeninde, tasarım bakış açısı veya inovatif yaklaşımla yola çıkılan projelerin verimliliği daha yüksek oluyor." Spordaki son yeniliklerİster spor salonlarında, ister açık havada yapılsın her geçen gün spor aktivitelerinde çeşitlilik artıyor. Mesela, ilk kez Rus bilimadamı Vladimir Nazarov tarafından geliştirilen tüm vücut titreşim sistemi (whole body vibration), PowerPlate’in doğuşuna sebep oldu. Şimdi bu sistem, Pineapple Europe tarafından, kuantum fiziği, çin tıbbı ve belirli frekansların vücut üzerindeki etkisinin birleşimiyle başka bir seviyeye taşınıyor. 1 saatlik egzersizin etkisini yarım saatte hissetmek, zaman fakiri kişiler için önemli bir etken olmalı, öyle değil mi?Spinning’in babası Johnny Golberg de, sadece bacakları çalıştırmak yetmez diyerek, pedallarla vücudun üst bölümünü de çalıştırabileceğiniz "krankcycle"ı geliştirmiş. Logosu, felsefesi ve satın alabileceğiniz özel antrenman kıyafetleriyle "kranking" değişiklik arayanların ihtiyacını karşılayabilir. Deneyenler, kollarından ateşler fışkırdığını söylüyor.Sırada, yerçekimine karşı yoga var. Burt Lancaster, Tony Curtis ve Gina Lollobrigida’nın oynadığı meşhur "Trapez" filmi unutulmazlarım arasındadır. İşte şimdi binbir çeşit yoganın son versiyonu, yer çekimine karşı yapılanı. Hamak sistemi, ileri seviyedeki ters pozisyonlar için hafif bir trapez fonksiyonu sağlıyor. Yaratıcısı 1990 yılında AntiGravity akrobatik performans grubunu kuran Cristopher Harrison. Son olarak ise, Casino Royale’in siyah beyaz açılış sahnesinin ardından başlayan müthiş kovalamacanın aktörlerinden Sebastien Foucan. Afrika kökenlerinden etkilenerek kendi tekniğini geliştirmiş. Foucan’ın stilini benimseyerek koşanlar yurtdışında çoğalıyor. Amaç, vücudu doğaya daha doğru adapte edebilmek. Eğer, Exuberant Animal’ı ziyaret ederseniz göreceksiniz ki, halat çekmek, tek ayak üstünde dururken birinin dengenizi bozması, atlayarak, zıplayarak, slalom yapar gibi koşmak, vücudun üstündeki hakimiyeti ciddi artıran fiziksel faaliyetler...Yakında spor salonlarında da aslan gibi avını takip etme, maymun gibi daldan dala uçma dersleriyle karşılaşır mıyız, ne dersiniz? (21 Kasım 2008, "İnnovasyon mu, temellere geri dönüş mü" başlıklı yazıdan alıntı).2008 biterkenEvet, biraz TIME’ın her yılın bitişinde hazırladığı sayıya benzer bir yazı olacak ama açıkçası yıl boyunca neler öne çıkmış, hatırlamayı değerli buluyorum... Doğal afetler, ekonomik kriz, komşu ülkelerin birbiriyle savaşı, terörist saldırılar, korsancılık oyunları, Olimpiyat derken bir yıl daha geride kalıyor. Peki nelerdi öne çıkanlar:1. Politika bu bloğun konusu değil ama Obama’ya Amerika’nın ilk siyahi başkanı olma özelliğini kazandıran kampanyası, tasarımından konumlandırmasına kadar başlı başına bir konuydu. 2. Tasarım ve inovasyonu birleştirerek kendi pazarlarını yaratanları ya da mevcut pazarını iyice silkeleyen şirketlerin ürünleri bolca satın alındı. (Nintendo’nun Wii’si, Apple’ın iPhone’u)3. 2.0: Bir süredir kurumlar markalı ürünlerinde kişiselleştirmeyi zaten yapıyordu. Zaten devir interaktivite devri ama markayı marka yapan temel göstergelerden birinin müşterilerin fikirleri olduğunu kabul eden kurumlar, sanal dünyada gruplar oluşturarak müşterilerin duygusal bağ yakaladıkları markaları hakkındaki yenilikçi fikirlere açık olduklarını da hissettirdiler. 4. Lüks lüks lüks ya da sınırlı sayıda özel üretim. 5. Bu düzen böyle devam edemez düşüncesini benimseyen kurum ve tasarımcıların, daha sürdürülebilir bir dünyayı arzulayan bilinçli tüketiciler için "yeşil" ürünler, binalar, yaşam alanları yaratmaları, alternatif enerji kaynakları üzerine daha çok kafa patlatmaları.6. youtube, Facebook gibi sanal sosyal topluluklarla gözetle(n)me, dışarıya karşı bir gösteriş ama aynı zamanda ben de varım hissi. Hele youtube, Warhol’un "herkes 15 dk.lığına ünlü olacak" lafını doğrular gibi...(15 Aralık tarihli "2008 Biterken" başlıklı yazıdan alıntı)