Güncelleme Tarihi:
Daha doğrusu Cumhurbaşkanı’ydı...
Henüz 51 yaşındayken 30 Haziran 2010 tarihinde Cumhurbaşkanlığı köşkü Bellevue Sarayı’na yerleşmişti.
Almanya’nın gelmiş geçmiş en genç Cumhurbaşkanı’ydı...
5 yıllığına seçildiği halde tam 598 gün sonra, yani 17 Şubat 2012’de görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Suçu?
Hannover yakınlarında bir ev satın alabilmek için aile dostu bir Alman işadamından düşük faizli kredi almak...
Geleneksel Ekim Şenliği’ne katıldığı Münih’te kaldıkları otel parasının bir bölümü ile yedikleri yemeğin, içtikleri bira ve şarabın hesabının bir bölümünü tanıdık bir Alman film yapımcısı tarafından üstlenilmesi...
Yani ‘rüşvet’ suçlaması...
Topu topu 753 Euro 90 Cent...
Hakkındaki tüm suçlamalardan aklandı.
Hannover Eyalet Mahkemesi 20 Şubat 2014 tarihinde Christian Wulff’un tutumunda hiçbir suç unsuru olmadığına karar verdi.
* * *
Evet Wulff aklandı...
Ama hem işinden hem eşinden hem de evinden oldu...
İşte “Son iki yıl hayatımın en korkunç iki yılıydı” diyen Christian Wulff, tüm bu gelişmeleri ‘GANZ OBEN-GANZ UNTEN’ (Zirveden En Aşağıya) başlığı altında piyasaya yeni sürdüğü kitabında detaylı bir biçimde anlattı.
Bu hafta salı günü Berlin’deki ‘Pressehaus’ (Basın Merkezinde) kitabının tanıtımı vardı.
İlgi yoğundu...
Kameramanlar, fotoğrafçılar daha toplantı başlamadan bir saat önce salonda yerlerini almışlardı.
Yerli ve yabancı medya mensupları da...
Her ne kadar “Bu bir hesaplaşma değil” dese de, belli ki Christian Wulff doluydu...
Başta ‘Bild’ gazetesi olmak üzere kendisine dönük bir kampanya sürdürdükleri gerekçesiyle medyaya yüklendi.
Tabii medyanın baskısıyla ortada hiçbir suç unsuru olmadan Hannover Savcılığı’nın soruşturma başlatmak için dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmesini de eleştirdi.
O dönemde medya ile adalet makamlarının ‘paslaştıklarını’ ve Almanya’da ‘güçler ayrışımının iflas ettiğini’ söyledi...
* * *
Christian Wulff’u Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanlığı döneminden beri tanırım.
Hep gülümseyen hayat dolu bir insandı...
Ama kitap tanıtımı etkinliğinde karşımızda bitmiş-tükenmiş bir Wulff vardı...
Kendi yaptığı esprilere bile gülemeyecek kadar bitkindi...
Wulff, Almanya’da toplumsal barışın korunması ve birlikte yaşamın gerçekleşmesi için yoğun çaba gösterdi.
“İslam da artık Almanya’ya aittir” diyerek bu ülkede yaşayan Müslümanları kucakladı.
Türk kökenli Müslüman Aygül Özkan’ı 2010 yılında Aşağı Saksonya Sosyal İşler Bakanı görevine getirerek hem bir ilki gerçekleştirdi hem de önemli bir sinyal verdi.
Wulff, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü teröristleri tarafından öldürülen Türk ve diğer kurbanların yakınlarına sahip çıktı.
Onları Bellevue Sarayı’nda konuk etti.
Kurbanları anmak için Berlin’deki ‘Konserthaus’da (Konser Evinde) 23 Şubat 2012’de resmi bir anma töreni düzenlenmesinin kararını Wulff verdi.
Ama bir hafta önce istifa etmek zorunda kaldığı için törene katılamadı, daha doğrusu gölge düşürmemek için katılmadı...
Ama televizondan izledi...
256 sayfalık kitabında buna da yer verdi;
“Törenden kısa bir süre önce 21 yaşındaki kurbanın babası kendisinin de birkaç kelime söylmesine izin verilmesini istedi. İsmail Yozgat’ın şu sözlerini asla unutmayacağım: ‘Burada eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’a kalpten teşekkür etmek istiyorum. Biz burada O’nun konuklarıyız. Biz O’na hayranız.’ Bunları duyunca son aylarda yaşadığım tüm kötü tecrübeler yok olup gidiverdi. Demek ki, doğru bir şeyin mücadelesini vermişim...”