Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2007 00:00
Borcundan ve asli ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı malı yani 80.18 gr. altın veya onun değerinde parası olan Müslüman’ın fıtır sadakası vermesi vaciptir. Buna kısaca "fitre" denilir. Fıtır sadakasının vacip olması için zekátta olduğu gibi malın üzerinden bir yıl geçmesi ve artıcı nitelikte olması şart değildir.
Fitre, ramazan ayında fakirlere verilen bir sadakadır. Bayramdan önce verilmesi iyidir. Bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Dini ölçülere göre zengin olan kimsenin, hem kendisinin, hem de erginlik çağına gelmemiş olan çocuklarının fitrelerini vermesi vaciptir.
Bir fitre yalnız bir fakire verilir, ikiye bölünmez. Bir fakire birden fazla fitre verilebilir. Fitre niyet edilerek verilir. Ancak bunun fitre olduğunu fakire söylemek gerekmez. İçinden niyet etmesi yeterlidir.
Zekát hangi fakirlere verilirse fitre de onlara verilir. Bir özürden dolayı ramazanda oruç tutmayanlar da, nisap miktarı mal veya paraya sahip iseler fitrelerini vermekle yükümlüdürler.
Varlıklı Müslümanlar fitre vermek suretiyle fakirlere bayram sevincini tattırırlar. Böylece, hem borcunu ödemiş, hem de sevap kazanmış olurlar. Fitre vermek, orucun kabul edilmesine, ölümün şiddetinden ve kabir azabından kurtulmaya vesile olur. Verilmesi gereken fitre miktarı her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı’nca açıklanmaktadır. Bu seneki miktar, kişi başına en az 5 YTL olarak tespit edilmiş ve duyurulmuştur.
Bir güzel geleneğimiz olarak, fitre bayrama yakın günlerde verilir. Böylece fakir fukaranın bayrama cepleri dolu, mutlu olarak girmeleri temin edilir.
SAADET ASRI’NDAN DAMLALAR
BÜTÜN CANLILARA MERHAMET
Peygamber Efendimiz bir gün geçtiği yolun kenarında, keseceği koyunu yere yatırmış, hayvan kendisine bakarken bıçağını bilemeye devam etmekte olan bir adam gördü.
Manzara karşısında ürperen ve biraz da hiddetlenen Resul-i Ekrem, adama çıkıştı ve şöyle dedi:
"Bıçağını önceden bilesen olmaz mıydı? Böyle yaparak hayvanı iki defa mı öldürmek istiyorsun!"
* * *
O, bütün canlılara merhamet eden bir Peygamber idi...
"Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’tan korkun. Biliniz ki Allah’ın vereceği ceza ağırdır" (Bakara: 196)
Hz. Ebu Hüreyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Resulullah (Aleyhisselátu Vesselám) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."
Buhari, Savm 5, Bed’ü’I-Halk 11, Müslim,
Sıyám 2, (1079); Nesái, Sıyám 5, (4, 129).
Her akşam okunacak dua
"Allahumme bike emseyna ve bike esbahna ve bike nahya ve bike nemutu ve ileykel masir."
Anlamı: "Allahım! Senin yardımınla akşama girdik, senin yardımınla sabaha kavuştuk, senin yardımınla diriliyor ve senin kudretinle ölüyoruz ve dönüş yalnız sanadır."
(İbn Mace, Dua: 14)