Başbakan Tayyip Erdoğan, Balıkesir'de TOKİ tarafından yaptırılan 1276 konutun anahtar teslimi ile Körfez Çevre Yolu, Susurluk Adalet Sarayı, Balıkesir Belediyesine ait tesislerin ortak açılış törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada, bu ülkeye inanmaya ve bu ülke için canla başla çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, “şüphesiz her tarafın güllük gülistanlık olmadığını” söyledi. Sıkıntıların da olduğunu belirten Erdoğan, terör belasıyla mücadelenin devam ettiğini ifade etti.
Bunun üzerine bir vatandaş Başbakan Erdoğan'a “Sayın Başbakanım; şehit cenazesi görmek istemiyoruz artık” diye seslendi. Başbakan Erdoğan da bu sözler üzerine, şunları söyledi: “Canım kardeşim. Bakınız askerlik herhalde yan gelip yatma yeri değil. Hepimiz askerlik yapıyoruz. Hepimiz askerlik yaptık. Terör bir beladır. Her yerde var. Buna karşı bu mücadeleyi uzun soluklu olarak yapıyoruz, yapacağız.
Şüphesiz ki hiçbir sorumluluk mevkiinde olan şehit cenazeleriyle karşılaşmak istemez ama bu mücadele sürerken, bu güvenlik mücadelesi sürerken şüphesiz zaman zaman şehitlerimiz oluyor, olacaktır ama bunu istismar edenler oluyor. Ben, sorumluluk mevkiinde olan bir insan olarak bu gerçeği sizinle paylaşmaya mecburum. Biz tarih boyunca neleri konuştuk, neleri paylaştık. Kaldı ki biz hep şunu söyledik; 'git oğlum git, ya gazi ol ya şehit ol' diyerek evlatlarımızı gönderdik.
Şimdi askerimizle polisimizle buna yönelik olarak bütün mücadelemizi veriyoruz, vereceğiz. Bütün tedbirlerimizi sonuna kadar Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olarak alıyoruz, alıyorlar. Aynı şekilde emniyet teşkilatımız alıyor, el ele, dayanışma içerisinde terörle mücadele veriliyor, bundan sonra da verilecek ama bunun istismarını yapmak gerçekten çok üzücü ve bu istismar olmamalı. Bu istismarı yapanlara da sizler Türk milleti olarak prim vermemelisiniz.”
Terör örgütüyle sonuna kadar mücadele vermekte kararlı olan bir hükümet olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, TSK ile emniyet güçleriyle bu mücadelenin verilmeye devam edileceğini dile getirdi.
“NİYE DURUYORUZ?”Konuşmasında Lübnan'a asker gönderilmesiyle ilgili tartışmalara da değinen Erdoğan, ekranlara Lübnan'da olanlar verildiği zaman insanların içinin kan ağladığını belirtti. Erdoğan, şunları söyledi:
“Orada mazlum çocukların öldürülüşünü gördüğümüz zaman içimiz kan ağlıyor. O masum annelerin, kadınların, yaşlı insanların bombalar altında öldürülüşünü gördüğümüz zaman içimiz kan ağlıyor ve diyoruz ki; 'niye duruyoruz?' Herkes bunu söylüyor. Bakıyorsunuz bu ülkede sağı da solu da hepsi bunu söylüyor. Aşırılı olan da aşırısız olan da hepsi bunu söylüyor. Peki yapılması gereken ne? Oturduğun yerden yan gelip yatarak gazel atmak mı? Konuşmak mı? Kuru kuru laflar yapmak mı? Yoksa orada verilecek olan bir mücadelede veya oluşturulacak gücün içerisinde yer almak mı? Şu anda hükümet olarak bizim kanaatimiz yer almaktır. Çünkü yer alacağız ki gündem belirleyelim. Yer alacağız ki orada mazlum insanların yanında bulunalım.”
BM Barış Gücü'nün barışı korumak için gittiğini kaydeden Erdoğan, “Eğer barışı korumak için değil farklı nedenler için olacaksa böyle bir şeyin içerisinde Türkiye olarak biz yer almayız. Eğer herhangi bir grubun Lübnan'da silahsızlandırılması için Türkiye'den görev istenirse biz orada durmayız hemen askerimiz çekeriz. Biz oraya barışın korunması için gideriz” dedi.
“BEYİN GÜCÜ DE GÖNDERİLECEK”Türkiye'nin Lübnan'da şu anda tamamıyla yıkıma uğramış yolların, hastanelerin, enerji santrallerinin yapımı için elinden geleni yapacağını belirten Erdoğan, DSİ, Karayolları, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve diğer kurumlarla Lübnan'a yardımcı olunacağını söyledi. Erdoğan, Lübnan'a sadece askerin değil beyin gücünün de gönderileceğini dile getirdi.
Erdoğan, “Unutulmamak, kalıcı olmak, (Bir zamanlar buraya Türkiye askeriyle birlikte geldi) dedirtmek için ve Ortadoğu'da Türkiye'nin varlığını hissettirebilmek için orada olmamızın gerekliliğine inanıyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, Lübnan'a asker göndermeyi hem insani hem tarihi bir sorumluluk hem de medeniyet sorumluluğu olarak gördüklerini vurguladı.
Türkiye'nin geleceğinin aydınlık ve yolunun açık olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti. “Bazıları diyor ki; (Siz içerideki teröristlerle uğraşın) Bakın bu ifade çok çirkin bir ifade. Bu ifade bir defa TSK'ya saygısızlıktır. Biz Afganistan'a, Somali'ye, Bosna-Hersek'e, Kosova'ya askerimizi gönderdiğimiz zaman Türkiye'de terör yok muydu? 29 ülkeye biz askerimizi gönderdik, polisimizi gönderdik. Peki o zaman ağzınız açılmadı da şimdi niye açılıyor? Bunlar hep politik yaklaşımlardır. AK Parti hükümeti söylüyor diye böyle bir yaklaşım var. Biz bütün istişarelerimizi yaptık. Biz arkadaşlarımızla bunu konuştuk bütün ilgili birimlerimizle konuştuk ve tezkeremizi de bu doğrultuda hazırladık ve yola da böyle çıkıyoruz. Türkiye bu aydınlık yoldan asla geri adım atmayacaktır.”
Başbakan Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'yi uzun yıllar yaşadığı darboğazlardan ve sıkıntılardan kurtarmak ve müreffeh yarınlara ulaştırmak için AK Parti iktidarının vargücüyle çalıştığını söyledi.
Millete verdikleri sözleri bir bir yerine getirmeye çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, yapısal bir değişim için gerekli adımları kararlılıkla attıklarını ifade etti.
Ekonominin temellerini güçlendirdiklerini ve zeminini sağlamlaştırdıklarını belirten Erdoğan, bu sağlam zemin üzerinde geleceğin umutlu ve müreffeh Türkiyesini inşa ettiklerini dile getirdi.
Türkiye'nin aydınlık geleceğine adım adım yaklaşıldığını vurgulayan Erdoğan, kriz günlerinin artık geride kaldığını bildirdi. Kalıcı ve sürdürülebilir kalkınma dönemine girildiğini anlatan Erdoğan, ülkenin ortak enerjisi ve güçlü sinerjisiyle nelerin başarıldığının görüldüğünü kaydetti. Son 4 yılda büyük bir ilerleme kaydedildiğini ifade eden Erdoğan, her alanda hayal denilen başarıların yakalandığını söyledi.
İMAR SEFERBERLİĞİ
Başlatılan imar seferberliğiyle Türkiye'nin yapısının değiştirildiğini belirten Erdoğan, Türkiye'de bugüne kadar hep laf üretildiğini, ancak AK Parti iktidarının laf değil, iş ürettiğini kaydetti.
Erdoğan, diğer hükümetlerden farklarının bu olduğunu vurguladı. Ziya Paşa'nın, “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” sözünü hatırlatan Erdoğan, bütün olayın bu olduğunu dile getirdi. Kentsel dönüşüm projeleriyle şehirlerin yeniden yaşanabilir hale getirildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bunu herkes söylüyor ama söylemek bir şey ifade etmiyor. İcraat lazım icraat...Türkiye Cumhuriyetini tanımlamak lafla olmaz, yaşamakla olur. Bizler istiyoruz ki demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini hep beraber yaşayalım ve bunun da hazzına ulaşalım.”
Sosyal bir hukuk devletinin şartlarından birinin halkın ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu belirten Erdoğan, bu anlayışla alt gelir grubu ve yoksullara yönelik 65 bin konutun inşa edildiğini ifade etti.
Erdoğan'ın konuşması sırasında vatandaşlar, “Vur vur inlesin, Deniz Baykal” dinlesin sloganı attılar.Başbakan Erdoğan da, bunun üzerine şunları söyledi:
“Sevgili vatandaşlarım bakın biz yıkmaya, vurmaya değil, kucaklamaya ve yapmaya, inşa etmeye geldik. Farkımız bu. Birileri vurabilir, birileri ak diyor diye siyah diyebilir. Bunlar bizim için önemli değil. Biz Aşık Veysel gibi söz verdik. 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik ve gidiyoruz gündüz gece.”
“İNSANİ VE VATANSEVER BULMUYORUM”
Toplu konutta atılan adımlarla birlikte inşaat sektöründe demir ve çimento gibi ürünlerin fiyatlarının artırıldığına da değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunu fırsata dönüştürmek isteyenler olmadı mı? Maalesef oldu. Bunu fırsata dönüştürmek suretiyle konut satışları arttı, hemen baktık fiyatlar yükseldi. Baktık birdenbire çimento fiyatlarını artırdı, demir fiyatlarını artırdı. Neden? 'Bu fırsat' dediler ve bu fırsatı değerlendirdiler.
Maalesef bu tür yaklaşımları da, kusura bakmayın insani bulmuyorum, vatansever bulmuyorum. Sadece fırsatçılık olarak görüyorum. Kendileriyle konuştuğumuz zaman 'Efendim biz fırsat görmedik maliyetimiz ortada, karımız ortada'... Hepsi hikaye.
İstiyoruz ki kimse fırsatçılık yapmasın. Herkes şüphesiz yatırım yapıyor, kazanacak. Kazansın ama bunu bir fırsata dönüştürmesin. Zira kalkınacaksak hep beraber kalkınacağız. Türkiye güçlü olarsa onlar da güçlü olur. Anlık güçlü olmak işi abad etmez. Uzun hesap yapalım. Küçük hesap yapmayalım, büyük hesap yapalım. Uzun mesafeli olsun. Küçük hesaplar peşinde olursan çöküş de çok hızlı olur. Bir dönemin bu tür hesaplarını yapanlar şimdi battı, bitti. Ama biz bu tür hesaplara da kusura bakmasınlar fırsat veremeyiz. Biz nerede yanlış varsa, onun da üzerine gideriz. Burada asla bir acıma söz konusu olamaz. Çünkü adaletin gereği budur. “