Güncelleme Tarihi:
AK Parti İl Başkanlığı’nın düzenlediği iftar programına katılmak için uçakla Kars’a gelen Bakan İsmet Yılmaz’ı havaalanında Vali Eyüp Tepe, Belediye Başkanı AK Parti’li Nevzat Bozkuş, AK Parti Kars Milletvekilleri Ahmet Arslan, Yunus Kılıç, asker ve kurum müdürleri karşıladı.
Bakan İsmet Yılmaz ilk olarak Hükümet Konağı’na giderek Vali Eyüp Tepe’den şehrin sorunları hakkında bilgi aldı. Bakan Yılmaz gazetecilere ulaşım sorunlarını ele alarak kent merkezlerindeki askeri yerleşim alanlarının taşınmasının o kentin hem ekonomik hem de trafik rahatlığı açısından önemine değindi. Bakan Yılmaz, şöyle dedi:
"Şunu bilin ki silahlı kuvvetlerin varlığı bir ile canlılık getirir. Ben çok ile gittim ve herkes diyor ki, ’Bize acemi birliği veya usta birliği gönderin’ niye? Çünkü, nerede silahlı kuvvetler varsa, orası canlıdır. Malatya’da varsa canlıdır, Konya’da varsa canlıdır. Ancak biz hep şunu söyledik; dedik ki silahlı kuvvetlerin birliklerinin büyük şehirlerde olmaması lazım. Neden? Oranın yeteri kadar nüfusu var. Dengeli bölgeler arasındaki kalkınmayı giderebilmek için farklılığı azaltabilmek için en azından büyük şehirlerde silahlı kuvvetler birliklerimizin olmaması lazım. Bunu nüfusu daha az olan illere taşımamız lazım. Genelkurmay Başkanlığımız bir master plan yapıyor. İnşallah bu çalışmadan sonra biz büyükşehirlerimizin silahlı kuvvetlerini, nüfusu daha az olan illere taşımayı düşünüyoruz. Orada da yine bölgeler arasındaki kalkınmışlığı da azaltabilmek için Batı’dan ziyade Doğu’daki illere de kaydırmayı düşünüyoruz. Şöyle de düşünmek lazım. Çok dışarı gönderdiğinde bunların da çocukları, lojmanları var değil mi? Bunların da şehirle bütünleşmesi var değil mi? Yani ’Dağ başına gitsin ne yaparsa yapsın’ diye isteseniz de olmaz. Ama istenmediğinde gidecek mi gider. Ama bunu hiç kimse istemiyor. Aksine herkes gelsin diyor. Dolayısıyla da bizim kullanmadığımız alanları Kars’a verme konusunda bir çalışmamız var, bunu tamamlatacağız."
"EMEKLİ OLALARIN DAVA İLE BİR ALAKASI YOK"
Bakan Yılmaz bir gazetecinin, "Yaş kararlarında Ergenekon tutuklularının emekliye sevk edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Emekli olan arkadaşlarımız için de söyleyeyim. Şimdi bende müsteşar yardımcısı vardı, Tümgeneral. Hakkında hiç dava yoktu ama emekli oldu. Diğer arkadaşımızın da hakkında dava vardı o da emekli oldu. Bu emekli olanların dava ile bir alakası yoktur. Kadro veya kadrosuzlukla alakası vardır. Dolayısıyla kadrosuzlukla ilişkilidir, onu söylemek istiyorum. Bendeki olan tümgeneral pekala emekli oldu, hakkında hiçbir davası yoktu. Demek ki dava açılmayan kimse emekli olabiliyor mu? Oluyor. Demek ki dava açılan bir kimse de kadro müsait değilse o da emekli olabilir. Dolayısıyla bunu biz o davayla ilişkilendirmiyor, bağlandırmıyoruz. Kadroyla, hakkında dava açılan da açılmayan da, emekli olan da olabiliyor. Emekli olma gerekçesi kadrodan dolayıdır. Dolayısıyla milletimize hayırlı olsun diyorum."
Bakan Yılmaz, bölgesel güç olarak nitelendirdiği Türkiye’nin her alanda bugününün dünden daha iyi olduğunu ifade ederken, Türk Silahlı Kuvvetleri ile gurur duyduklarını, bütün milletin de gurur duyması gerektiğini söyledi. Milli Savunma Bakanı, şöyle devam etti:
"Silahlı kuvvetlerimiz, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini koruma, yeteneğine, kapasitesine en üstteki komutanından en attaki Mehmetçiğine kadar yetkilidir, yeterlidir. Kendi insansız hava aracımızı, helikopter, gemi, tankımızı yapabiliyoruz. Kendi kara araçlarımızın hepsini yapabilir durumdayız. Dışarıya bağımlılığımız yüzde 45’in altına düştü. Bu iyi bir noktadadır. Bir de ithal ettiğimiz ürünlerde var ama ithal ettiğimiz ürünlerden daha fazla ürün ihraç ediyoruz. Bu da savunma sanayide bir açık vermiyoruz demektir. Gerek savunma sanayinde gerekse de Türkiye’nin diğer ihracat kalemlerinde, Türkiye çok iyi bir noktada. En azından geçen ay Temmuz ayının ihracat kalemleri Cumhuriyet devrinde Temmuz ayında yapılan ihracatların yüzde 17 daha fazlası. Dolayısıyla Türkiye inşallah birlik ve beraberlikle hep beraber çalışacağız. Çünkü; bu ülke hepimizin, bu ülke 76 milyon. Herkesin eşit hakkı var. Bu eşit hakla aynı sorumluluk bilinciyle hareket edersek Türkiye’yi evlatlarımız, torunlarımız, gelecek nesiller için çok daha güçlü, birlik ve bütünlük içerisinde bırakırız. Bu bize emanet biliyorsunuz. Dolayısıyla kendi evlatlarımıza, torunlarımıza daha güçlü daha iyi bir Türkiye bırakırız’ diye düşünüyorum."