Güncelleme Tarihi:
Yeşilköy Hava Harp Okulu ikinci sınıf öğrencisi Karalürt, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan hakkında yürütülen soruşturma kapsamında savcıya verdiği ifadede, yaz kampı için Yalova'ya gittiklerini söyledi.
Darbe teşebbüsü gecesi saat 21.45'te içtimalarını verdiklerini ve yatmak üzere dağıldıklarını anlatan Karalürt, "22.10'da tekrar içtima alanına eğitim için çağrıldık. Bu durumda tam teşkilatlı ve silahlı olarak eğitim alanına gittik. Burada bazı isimler okundu ve bu kişiler ayrıldı. İsmi okunmayanları başka bir yere ayırdılar." dedi.
Karalürt, isimleri okunanların üç otobüsle Yalova'dan hareket ettiğini belirterek, içtima alanında isimleri okuyanların ise Üsteğmen Ali Akçay ve Yüzbaşı Metin Kazancı olduğunu bildirdi.
Teğmen Harun Ay ile Burhanettin Koyuncu'nun da kendilerini İstanbul'a taşıyan otobüste bulunduğunu kaydeden Karalürt, "Hareket etmeden önce otobüse mühimmat getirdiler. Otobüsün başında komutan olarak Gazi Odacı vardı. Hareket ettiğimizde kendisine 'nereye gittiğimizi' sorduğumuzda 'planlı eğitimlerin dışında, plansız eğitimlerin de bulunduğunu, gece atış talimine ve eğitimine gittiğimizi' söyledi." beyanında bulundu.
"BULUNDUĞUMUZ YERDEN VATANDAŞLARA SİLAH ATIŞI YAPILIYORDU"
Karalürt, otobüste komutana ısrarlı şekilde "Nereye götürüldüklerini" sorduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Gaziosmanpaşa Köprüsü'ne geldiğimizde yolda trafik olduğunu ve ters bir durum olduğunu fark ettik. Israrlı bir şekilde komutana sorduk. Komutan 'canlı bomba eyleminin bulunduğunu ve bunun sekiz adet olduğunu ve bunu engellemek için geldiklerini' söyledi. Hatta biz, 'İstanbul'da bu kadar görevli varken bizi neden götürüyorlar?' diye sorduk. Sinirlenip bize 'Susun, kendi aranızda konuşmayın' dedi."
Güvenlik şeridinden yola devam ederek Boğaziçi Köprüsü'ne yakın bir yere geldiklerini kaydeden Karalürt, burada emniyetin "kirpi" olarak bilinen aracı tarafından önlerinin kesildiğini söyledi. Bu sırada bazı vatandaşların kendilerine "Bunlar bizim çocuklarımız" diyerek sevgi gösterisinde bulunduğunu, bazılarının da taşlarla saldırmaya başladığını aktaran Karalürt, ifadesinde şunları da anlattı:
"Köprüde konuşlu bulunan tankların ve askerlerin olduğu yöne doğru 'koş' emri ile koştuk. Silahlarımız yanımızdaydı ancak bazı arkadaşlar silahlarını alamamıştı. Hatta vatandaşa silahlarını veren de olmuştu. Bu sırada bulunduğumuz yerden vatandaşlara silah atışı yapılıyordu, tanklardan da ateş edildi. TOMA'lar sürekli artıyordu. Hatta Tuncay Binbaşı, 'TOMA'lardan birini vuralım' dedi. Bize direkt ateş emri verildi ancak ben 'vatandaşa zarar gelmesin' diye havaya ateş ettim. Komutanlar sürekli ellerindeki cep telefonlarıyla birtakım mesajlar yazıyorlardı."
"VURULACAĞIZ ENDİŞESİYLE KAÇTIK"
Komutanların, sabaha doğru polise teslim olmaya karar verdiklerini belirten Karalürt, "Ancak içlerinden birkaçı 'Teslim olmayacağız, Güneydoğu'da teslim olmadım, burada mı teslim olacağım' dediler" ifadelerini kullandı.
Karalürt, teslim olduktan sonra vatandaşların silahları alıp, tankların üstüne çıktığını aktararak, "Vurulacağız endişesiyle kaçtık. Polis araya girdi. Bir şey olmayacağını söyledi, yere yatmamızı söyledi" dedi.