Askerden 12 mesaj

Güncelleme Tarihi:

Askerden 12 mesaj
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 1999 00:00

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu 28 Şubat'ın gerekirse bin sene de süreceğini, Gölcük'ün yıkılmasına irticacıların zil takıp oynadığını, bedelli askerliği kendilerinin istediğini, RTÜK'ün değişmesi gerektiğini söyledi.

Kıvrıkoğlu, deprem günü olağanüstü hal ve sıkıyönetime sıcak baktıklarını, çadırkentlerde denetimin şart olduğunu, depremle ordunun cezalandırıldığını söyleyen milletvekili bulunduğunu vurguladı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, dün önde gelen gazete ve televizyonların Ankara Temsilcileriyle bir sohbet toplantısı düzenleyerek, Ordu'nun deprem sonrasında kurtarma faaliyetlerinde oynadığı role ilişkin tartışmalara açıklık getirdi.

Kıvrıkoğlu, ‘‘Türk insanını güvendiği TSK depremden sonra ne yapmıştır?’’ sorusunu yönelttikten sonra Ordu'nun yürüttüğü faaliyete ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Kıvrıkoğlu, bu çerçevede depremin hemen ertesinde bölge ve çevresindeki bütün birliklerin deprem kurtarma çalışmalarına sevkedildiğini anlattı, bu birlikleri konuşlandırma tarihlerini de vererek tek tek sıraladı. Orgeneral Kıvrıkoğlu, deprem bölgesine kaydırmalar sırasında Trakya'da sınırda konumlanmış birliklerin yerlerinde tutulduklarını söyledi.

Mehmetçik basına kırgın

Kıvrıkoğlu, sohbet sırasında basını deprem sonrasında Ordu'nun katıldığı kurtarma faaliyetlerini yeterince yansıtmadığını belirterek, basına sık sık sitem etti, ‘‘Mehmetçik ilk üç gün televizyonda hiç gözükmedi. Basınımız hep yabancılara ağırlık verdi. Mehmetçik size karşı buruk’’ diye konuştu. Orgeneral Kıvrıkoğlu, bu durum üzerine kurtarma çalışmalarına katılan komutanlara verdiği talimatı şöyle aktardı:

BASIN GÜNLÜK YAŞIYOR

‘‘Onlara dedim ki, basın sizin yaptıklarınızı görmüyorsa, siz onlara ne yaptığınızı gösterin. Kollarından tutup götürün. Onun ardından Mehmetçik de sık sık televizyona çıkmaya başladı. Biz yaptığımız işin reklamını yapmayı sevmeyiz. Yaptığımız işin farkedilmesini bekleriz. Ama bu olayda farkedilmeyince bu talimatı vermem gerekti.’’

Kıvrıkoğlu, sohbetin bir başka bölümünde basına dönük serzenişini deprem haberlerini dışına çıkarak, genel bir çerçeveye oturttu ve şöyle dedi:

‘‘Basında göremediğimiz bir husus şu: Basın günlük yaşıyor. Günlük yaşanınca da hep reaktif olunuyor. Halbuki biz basının proaktif olmasını, geleceğe bakmasını arzularız. Basın satrançta iki üç hamle sonrasını gören bir oyuncu gibi davranmalıdır. Buna bir örnek vermek istiyorum. Avrupa Güvenlik Kimliği diye bir kavram tartışılıyor. Bu Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştıracak bir meseledir. Maalesef bizim basınımızda Türkiye'yi hayati bir şekilde ilgilendiren bu konuda tek bir yazı çıkmamıştır.’’

Deprem ilahi takdir ama aklımızı da iyi kullanmamışız

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, sohbete deprem felaketinin Türk tarihi içindeki ‘‘en büyüğü’’ olduğunu belirterek girdi ve hemen ardından felaketin büyüklüğünde bilime yeterince önem verilmemesinin yattığını söyledi.

Orgeneral Kıvrıkoğlu, bu konuda şöyle konuştu:

‘‘Evet deprem ilahi takdirin eseridir. Ama Allah'ın bize verdiği aklı iyi kullanmamamız felaketin bu boyutlara varmasına zemin hazırlamıştır. Bu felaketin mukadder olmasında bilim adamlarımızın uyarılarını ciddiye alınmamasının rolü büyüktür. Bu felaketin en büyük yararı bundan böyle bilime, uzmanlara daha çok itibar gösterilecek olmasıdır. Türk insanını kaderciliğinin, 'Allah bizi korur' yaklaşımını iyi netice vermediği görülmüştür.’’

Kıvrıkoğlu, bu değerlendirmenin sonunda özel sektör yatırımlarının bu bölgede yoğunlaşmasındaki hataya işaret ederek, şöyle dedi:

‘‘Burası Türkiye'nin en gelişmiş bölgesidir. Ekonomik yatırımlar hep bu bölgede olmuştur. Üreticilerin neden iyi tetkik etmedikleri ve yatırımlarını başka yerlere kaydırmadıkları üzerinde durulması gereken bir konudur.’’

Depremde OHAL veya sıkıyönetimi düşündük

Orgeneral Kıvrıkoğlu, açıklamaları sırasında ordunun deprem felaketinden sonraki tercihinin Olağanüstü Hal ya da Sıkıyönetim ilanı seçeneklerindern biri olduğunu dolaylı ifadelerle kayda geçirdi. Kıvrıkoğlu, bu konuda da şöyle konuştu:

‘‘Hükümetin önünde üç yol vardı. Bunlardan birincisi, hükümetin bugün olduğu gibi mevcut yetkileriyle işi götürmesi. İkincisi, Olağanüstü Hal ilanıydı. Üçüncüsü ise Sıkıyönetim ilanı. Hangisinin seçileceği yetkisi Bakanlar Kurulu'na aittir. Sonunda hükümet bugünkü otoriteyle yapma kararını aldı. Sıkıyönetim ya da Olağanüstü Hal seçeneklerini biz de çok düşündük. Aslında sıkıyönetim olsaydı da tahribatın genişliği ve büyüklüğü karşısında yine merkezi hükümetin desteğine ihtiyaç duyulacaktı. Ancak depremin büyüklüğü orduyu da zorlardı. Olağanüstü Hal ilan edilseydi, atanacak kişi yine hükümetten destek istemek zorunda kalacaktı.’’ Kıvrıkoğlu, ‘‘Siz hükümete hangi seçeneği önerdiniz? Sıkıyönetim mi, yoksa olağanüstü hal mi?’’ sorusuna da ‘‘Ben söyleyeceğimi söyledim. Bu konuda daha fazla birşey söylemek istemiyorum’’ yanıtını verdi.

Çadırkentler için merkezi denetim şart

Genelkurmay Başkanı'nın deprem sonrasındaki yardım çalışmalarıyla ilgili en önemli eleştirisi çadırkentlerin kontrolünü konu aldı. Kıvrıkoğlu, TSK’nın Sakarya dışındaki çadırkentleri denetim altında tuttuğunu, bu ildeki çadırların bir bölümünün istismara açık kişilerin kontrolünde olduğunu belirti. Kıvrıkoğlu, ‘‘Biz buna karşıyız. Yardım adı altında rant elde etmeye çalışıyorlar. MGV ve Kombassan'ın çadırkentleri var. Çadırkentlere gönderilen yardımlar belli bir merkezde toplanıp, dağıtılmalıdır. Bu konudaki görüşlerimiz bazı insanları rahatsız eti ama, sonuçta Sakarya'da da bizim dediğimiz düzenlemeye gidilecektir.’’

Kıvrıkoğlu, bu arada şu ilginç olayı anlattı:

‘‘Bizim bu tür durumlarda uyguladığımız kapsamlı bir örgütlenme planı vardır. Baktık Köseköy'de bizim modelimizin aynısını Derince'deki FP'li belediye uyguluyor. Sonradan durum anlaşıldı. Bu sistemi uygulayanlar, TSK'dan irticacı diye attığımız subaylar çıktı.’’

28 Şubat gerekirse bin yıl bile sürer

Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun açıklamalarının en çarpıcı noktası, irtica tehlikesi tümüyle ortadan kalkmadığı sürece ordunun 28 Şubat sürecini devam ettirme kararlılığının gevşemeyeceğini vurgulamasıydı.

Kıvrıkoğlu, bu bölümde şunları söyledi:

‘‘28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu'ndan 18 maddelik bir karar çıkmıştır. Burada tavsiye edilen 18 karardan temel eğitim de dahil olmak üzere yalnızca 4 tanesinin kanunu çıkmıştır. Ancak diğerlerinin de çıkmasını teşvik edici bir durum görmüyoruz. Bir de '28 Şubat bitmiştir' şeklinde yaklaşımlarla karşılaşıyoruz. 28 Şubat bir süreçtir. 1923'te başlamıştır ve bu tarihten bu yana irticaya endeksli olarak sürmektedir. Bunu müdafaa olarak kabul ediyoruz. 28 Şubat gerekirse 10 sene sürecektir. Bu gerekirse 100 sene, gerekirse 1000 sene devam edecek bir süreçtir. Meclis 1 Ekim tarihinde açıldığında 28 Şubat'ın kalan diğer kanun tasarılarının da hızla ele alınmasını bekliyoruz.’’

Kürtçe televizyon hakkı bile verildi

Genelkurmay, PKK'nın silah bırakma açıklamasını nasıl karşılıyor? Kıvrıkoğlu, bu soruya şu karşılığı verdi:

‘‘PKK'dan birkaç yüz kişilik bir grup Türkiye dışına çıktı. Bazı yerlerde ise toplanmalar var. Ama belirli bir miktar bırakacaklardır. Bunlar muhtemelen şehirlerde organizasyonlara girişeceklerdir. Türkiye'yi terketmeleri çok önemli değil. Teslim olmaları ve pişmanlık yasasından yararlanmaları gerekir. Geçmişte de ateşkes ilan edip bozdukları durumlar yaşandı. Bu nedenle bir süre bekleyip görmek lazım.’

Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun en can alıcı açıklamalarından biri, Türkiye'de yaşayan Kürtlere bazı kültürel hakların de facto olarak tanındığını belirtmesi, ayrıca yasalara uygun davrandıkları sürece HADEP'e bir itirazlarının olmayacağını söylemesi oldu.

Kıvrıkoğlu, bu konuda şöyle konuştu:

‘‘Terör başının da söylediği gibi, silah yoluyla bir yere varamayacaklarını kabul ettiler. Siyasal yoldan çözüm düşünüyorlar. Federasyon da istemiyorlar. İstedikleri bazı kültürel haklardır. Bunların bazıları zaten verilmiştir. Kürtçe gazete ve kasetler serbest. Yasak olmasına rağmen Doğu ve Gürneydoğu Anadolu'da Kürtçe televizyon ve radyo yayınları yapılıyor. 37 il ve ilçede belediyeler HADEP'te. Kimse niye seçildiniz diye karşı çıkmadı. Doğru dürüst çalışıp memlekete hizmet ederlerse kimse birşey demez. Türkiye birçok hakları vermiş zaten. ’’

Apo'nun infazına karışmayız

Genelkurmay, Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezasının infazından yana mı, yoksa ‘‘ülke çıkarları için idam edilmesin’’ şeklindeki görüşlere mi katılıyor? Kıvrıkoğlu'nun bu soruya verdiği yanıt Genelkurmay'ın ‘‘nötr’’ bir çizgide kalacağını, en azından ‘‘asılsın’’ şeklinde bir tutum almadığını gösterdi. Kıvrıkoğlu, bu konudaki soruya şu yanıtı verdi: ‘‘Biz bu işte tarafız. 15 sene ona karşı savaştık. Bize görüş sormayın. Çünkü vereceğimiz yanıtta duygularımızla hareket ederiz. Karar Yargıtay'dan sonra siyasilere aittir. Siyasiler oturup düşüneceklerdir. Neden nihai yetki siyasilere tanınmış? Çünkü bu tür kararlarda ülke yararının ne olacağına da bakılması istenmiş ve bu yetki siyasilere verilmiş. Bu iş siyasilerindir. Hangi kararı verilerse, o karar geçerli olacaktır.’’

RTÜK yasası değişecek

Orgeneral Kıvrıkoğlu, bir soru üzerine MGK'da alınan tavsiye kararı doğrultusunda RTÜK yasasının değişeceğini, hükümetin bu konuda bir yasa hazırlığı yürüttüğünü söyledi.

Kıvrıkoğlu, bu konuda şu açıklamayı yaptı: ‘‘RTÜK üyeleri üniversitelerde, yargıda olduğu gibi seçilmelidir. Mevcut durumda üyeleri siyasi partiler seçiyor. Örneğin Refah Partisi kapatıldığı halde bu partinin seçtirdiği üyeler hala RTÜK'te görev yapıyor. RTÜK üyelerinin partilerle ilişkisi olmaması lazımdır. Bunlar tarafsız, teknik kişiler olmalıdır.

Ayrıca, 1998 yılında bölücü ve irticai radyo ve TV yayınları 1997 yılına kıyasla artış göstermiştir. RTÜK bunları takip ederek haklarında işlem yapamadı. Bunların izlenmesi işini kendileri yapacakları yerde emniyete havale etiler. Bu konudaki tasarının Meclis'ten geçmesini bekliyoruz.’’

Cumhurbaşkanı en iyisi seçilsin

Genelkurmay, önümüzdeki sonbahardan itibaren Türkiye'nin gündemine girecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimine nasıl bakıyor? Bir gazetecinin ‘‘Bu konuda özel bir dikatiniz var mı?’’ sorusuna Kıvrıkoğlu, şu karşılığı verdi: ‘‘TSK bu işin dışındadır. Cumhurbaşkanlığı makamı da Türkiye için çok önemlidir. Türkiye'ye en fazla kim hizmet verecekse o kişinin Cumhurbaşkanlığına gelmesini isteriz. Benim söyleyeceğim bu kadardır.’’

Devlet Bahçeli'ye hassas mesaj

Sohbetin en hassas anlarından biri, Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile ilgili sözleri sırasında yaşandı. Kıvrıkoğlu, bu bölümde Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün Bahçeli'nin ordu ile ilişkilerine ilişkin sözlerini aktardığı dünkü yazısına atıfta bulunduktan sonra şöyle konuştu: ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan temel ilkelerini benimsemiş olan her partiye sıcak bakar ve onlara eşit mesafede durur. Ama bu ilkelere sahip çıkıyormuş gibi görünüp onu uygulamada bu ilkeleri aşındıran partilere sıcak bakmaz. Siyasi partiler halkımız adına yetki kullanan kuruluşlardır. Ama bu ilkelere uymayanlara eşit olamayız.’’

Kimler katıldı

Kıvrıkoğlu'nun dünkü sohbet toplantısına İslamcı basın ile depremden sonraki yayınları dolayısıyla yaklaşık bir hafta süreyle kapatma kararı alan Kanal-6 temsilcilerinin davet edilmedi. Cumhuriyet gazetesinin de davet edilmemesi dikkat çekti.

Toplantıda şu gazete ve TV kanallarının Ankara Temsilcileri ya da diğer kademe yöneticileri hazır bulundu:

Hürriyet, Milliyet, Sabah, Star, Radikal, Türkiye, TRT, AA, Kanal-D, NTV, SHOW-TV, Star, TAV, TGRT, BRT, TV-8.

İrticacılar Gölcük yıkıldı diye zil takıp oynadı

Kıvrıkoğlu, açıklamaları sırasında özellikle irticai basının depremden sonra yaptığı yayınlardan duyduğu rahatsızlığı da kayda geçirerek, şöyle dedi: ‘‘Kötü niyetli arkadaşlarımızın depremden sonraki yakıştırmalarına üzüldük. Depremin merkezi Donanma Komutanlığı olduğu için bu durumu alkışladılar, neredeyse zil takıp oynadılar. Neymiş, 28 Şubat orada planlanmış. Bu da doğru değil. Ben o sırada Birinci Ordu Komutanı'ydım ve o toplantıda hazır bulunmuştum. Maalesef çıkartılan bu lafları halka da yaymaya çalıştılar.’’

Kıvrıkoğlu, ardından bu çevrelerin depremi bahane ederek orduya kin kustuklarını, bazı camilerde halkı orduya karşı kıştkırtan hutbeler verildiğini anlatarak, bazı özel radyolarda da benzer yayınlar yapıldığını anlattı. Kıvrıkoğlu, bölücü yayın organlarının da ‘devlet çöktü’ tezini işlediğini söyleyerek, bu grupların da yardımları kendi yandaşlarına aktarma gayreti içine girdiklerini anlattı ve ‘‘Derince'deki Emek çadırkent buna örnektir’’ diye konuştu.

Ordu'ya hakaret eden milletvekili FP'li mi?

ORGENERAL Kıvrıkoğlu' nun sohbetinin en ilginç bölümlerinden biri, bir milletvekilinin 26 Ağustos 1999’da bir ilçe belediye başkanının odasında yaptığı ve ‘‘Deprem Gölcük'teki kafir komutanlar İsrailli subaylarla içki içtikleri için oldu. Allah onları cezalandırdı’’ dediği konuşmanın metnini gazetecilere dağıtmasıydı. Bu milletvekilinin adını açıklamayan Kıvrıkoğlu'nun dağıttığı metne göre, milletvekili şunları söyledi:

‘‘Depremin ana merkezi dini istismar eden din düşmanlarının, dini olmayan, dini tanımayan, dini tamamen yok etmeye çalışan askeriyenin ana merkezi Gölcük Donanma Komutanlığı'nın altı tespit edildi. Bunlar hala akıllanmadılar. Dini yok etmeye çalışan komutanlar, o gece İsrailli subay ve komutanlarla, görev devir teslimi yapıldıktan sonra büyük bir eğlence partisi düzenleyerek zil zurna sarhoş oluncaya kadar içmişlerdir. Allah da onları cezalandırdı. Sizler kim oluyorsunuz da Allah'a ve dine karşı bayrak kaldırırcasına İsrailli komutanları da oraya davet edip eğleniyorsunuz?

İşte bunu sizden kimse sormadı ama Allah sordu ve sizleri cezalandırdı. Aslında bunların yaptıkları çok doğru. Gavur gavur eğlenmişler.

Kafir komutanlar yediklerinin, devleti nasıl soyup soğana çevirdiklerinin hesaplarını yavaş yavaş işte böyle Allah'ın izni ile hem verecekler, hem de ödeyecekler.’

Halk gerektiğinde tepki koysun

Kıvrıkoğlu ‘devlet nerede’ şeklindeki çıkışlardan duyduğu rahatsızlığı dikkatli ifadelerle kayda geçirdi ve şunları söyledi: ‘‘Bir şey yaparken başka bir şeyi yıkmamak lazımdır. Biz bir şey yaparken öbürünü yere vuruyoruz. Millet devletsiz olamayacağı gibi, devlet de milletsiz olamaz. ’’ Kıvrıkoğlu, afla ilgili bir soruyu yanıtlarken de depremden sonra sivil inisiyatifin güçlenmesinden duyduğu memnuniyeti kayda geçirdi, bu arada kamuoyunun affa gösterdiği tepkiye olumlu baktığını dolaylı ifadelerle hissettirdi. Kıvrıkoğlu, açıklamaları sırasında AKUT kurtarma ekibinden de övgüyle söz eti ve ‘‘AKUT gibi örgütlenmelerle Türkiye bu tür kötü olayları daha kolay atlatabilir’’ dedi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!