Güncelleme Tarihi:
‘‘Daha önce hiç görmediğiniz bir insanı görmek gibi bir şey bu. Birbirinize bakıyorsunuz, gözlerle iletişim kuruyorsunuz. Ve bir kaç saniye içinde bir onaylama oluşuyor.’’
Seks Yalanları filminden tanıdığımız yönetmen Steven Soderberg, son çalışması Aşk ve Para'yı (Out of Sight) bu cümlelerle özetliyor.
Elmore Leonard'ın aynı adlı romanından uyarlanan film, hapishaneden kaçan ve oraya dönmeye hiç niyeti olmayan Jack Foley adlı kurnaz bir banka soyguncusuyla, onu yakalamaya kararlı olan Karen Sisco adlı bir kadın polis dedektifinin öyküsünü anlatıyor.
Elmore Leonard'ın önceki romanlarında olduğu gibi sıradışı karakterleri, hararetli diyalogları, önceden kestirilemeyen entrika örgüsü ve beklenmedik anda başgösteren romantizmiyle öne çıkıyor Aşk ve Para. Filmde önemli rolleri George Clooney, Jennifer Lopez, Ving Rhames, Don Cheadle, Dennis Farina, Albert Brooks ve Nancy Allen paylaşıyorlar. Aşk ve Para'nın ağır topu, esmer güzeli Jennifer Lopez kuşkusuz. Oliver Stone'un U Turn (Kaybedenler) filmindeki rolünde başarılı bir performans sergileyen Lopez, bu kez de başdöndürücü. Henüz 28 yaşında olan Meksikalı yıldız, 2000'li yılların starlarından biri olacak gibi görünüyor.
1989 yılnda 19 yaşındaki Jeniffer Lopez adlı bir dansçı kız, hayatının ilk televizyon reklamı seçmelerine girdiğinde yönetmen ona bir soru sordu: ‘‘Tramplenden atalayabilir misin?’’ Çekilecek film olimpiyatları tanıtıcı nitelekte bir çalışmaydı ve Lopez bir an bile duraksamadan ‘‘Evet!’’ dedi. O andan itibaren rol onundu.
Güzel yıldızın önemli bir özelliği vardı; kendisine inanıyordu. Menajeri Eric Gold aracılığıyla ulaştığı Living Color adlı filmin yapımcılarına başvuran binlerce aday arasından seçildi ve o filmdeki bölümler arasında dans eden Fly Girls adlı dans grubunun dansçı kızlarından biri oldu. Menajeri Eric Gold o günlerde Jeniffer Lopez için şu tanımlamayı yapıyordu: ‘‘Jennifer'da sarsılmaz bir özgüven vardı. Ne bir kuşku, ne bir korku...’’
Ve 1998'e kadar geçen süre içerisinde Jeniffer Lopez dans etti, oyunculuk yaptı ve televizyon filmlerindeki dramatik rollere doğru çizdi. Bu filmler arasında en göze çarpanları Money Train ve Anaconda'ydı. Geçtiğimiz yıl ise öldürülen Tejano'lu şarkıcı Selena'nın yaşamını anlatan biyografik film Selena'nın başrolünü oynayarak hem ilk kez 1 milyon dolarlık ücrete ulaştı, hem de Amerika'nın en önde gelen Latin kökenli kadın oyuncularından biri haline gelmeyi başardı. Böyle müzikal bir filmde oynaması sayesinde Sony ile bir kaset anlaşması yaptı.
Şimdilerde ise modacılar, reklamcılar, kozmetik firmaları, film yönetmenleri ve stüdyo sahipleri dahil herkes Jeniffer Lopez'in peşinde. Çünkü bugün 28 yaşında olan Jeniffer Lopez artık kariyerinin altın günlerini yaşıyor.
Ancak her şeye rağmen Lopez kendini yalnızca bir Latin kadın oyuncu olarak pazarlamamaya kesinlikle kararlı. Her türden karakteri oynayabileceğini göstermek istiyor. My Family adlı filmde Meksikalı kahraman bir kadını canlandırdı. Blood and Wine'da Jack Nicholson'la birlikte Kübalı nüfuz sahibi kadını oynadı. Money Train'de Wesley Snipes ile Woody Harrelson'ın arasında kalan bir kadın polis oldu.
Bu arada sinemanın ünlü kadınlarının tahtına da oynayabileceğini kanıtladı. Francis Ford Coppola, başrolünü Robin Williams'ın oynadığı Jack'teki öğretmen rolü için Ashley Judd'un yerine onu seçti. Oliver Stone da U-Turn'ün başrölü için Sharon Stone'un yerine onu tercih etti. Son olarak Aşk ve Para'nın başrolü için Steven Soderbergh kadın polis rolü için Sandra Bullock yerine onunla anlaşma yaptı.
Mesleğiyle ilgili felsefesini ‘‘İnsanlar hep sırtını yaslayacağı birilerinin olması gerektiğini söylerler. Ben buna pek inanmıyorum. Eğer bu dünyada bu işleri yapacaksanız, öncelikle bütün güçlükleri kaldırabilecek bir kişiliğiniz olması gerekir. Yani ya başaracaksınız ya da yok olacaksınız. Bunun alternatifi yok!’’ sözleriyle dile getiren Jeniffer Lopez'in önümüzdeki günlerle ilgili programı da hayli yoğun...
Bugünlerde Sony'den çıkacak olan ilk müzik albümünü bititeribilmek için çalışmalarını artıran güzel oyuncu, bundan sonra Kiss the Girls'ün yönetmeni Gary Fleder'ın yönetmenliğini üstleneceği Thieves adlı yeni filme başlayacak.
Müzik albümü olayı Jeniffer Lopez açısından büyük önem taşıyor. Barbra Streisant, Diana Ross ve Whitney Huoston gibi sinemanın büyük kadın oyuncularının kariyerlerini öncelikle pop starı olarak sağlamlaştırdıklarının altını çiziyor. Ancak sinemada başarılı oldukları halde müzik alanında aynı başarıyı tekrarlayamayan Bruce Willis ve Don Johnson örnekleri verildiğinde ise şunları söylüyor: ‘‘Bu konuda canımı sıkmıyorum. Evet, bir alandan ötekine sıçramak kolay değil ama şunu çok iyi biliyorum ki, eğer ortaya konulan ürün iyiyse ve siz de işinizi iyi yapmışsanız insanlar hak ettiğiniz değeri vereceklerdir.’’
Van Damme Hong Kong'da
JEAN-Claude Van Damme hayranlarını buluşturacak Son Vuruş (Knock Off), sürükleyici bir macera ve gerilim filmi... Filmin diğer oyuncuları Rob Schneider, Lela Rocho ve Paul Sorvino... Son Vuruş'un senaristi 48 Saat, Zor Ölüm ve Zor Ölüm 2'nin de yazarı olan Steven E. de Souza. Son Vuruş ekibinde ayrıca yapımcı Nansun Shi ve uzak doğu filmlerinin dünya çapında ünlü olmasında büyük payı olan Hong Kong'lu yönetmen Tsui Hark bulunuyor.
Hayranlarını dünyanın her yanından sinema izleyicilerinin oluşturduğu Belçikalı oyuncu Jean-Claude Van Damme, yıllardır karizmasını ve fiziksel performansını aynı başarı ve tutarlılıkla sürdürüyor. Bu filme hazırlanırken de Van Damme, Çin yemeklerinden oluşan katı bir rejim ve günde 16 saate varan çekimlere rağmen iki-üç saatlik spor programı uyguladı. Macera filmlerinin süper yıldızı Van Damme, bu rolün diğerlerinden farklı, oynadığı karakterin diğerlerine oranla daha incinebilir bir yapıda olduğunu söylüyor.
Kırılgan Don Juanlar
Erkekler, kadınlar, arzular, kırılganlıklar ve baştan çıkarma... Ama nereye kadar, nasıl ve ne amaçla... Senaryosunu Eric Assous, yönetmenliğini ise Olivier Peray'ın yaptığı Tatlı Kaçamaklar'da başrolleri Bruno Putzulu, Vincent Elbaz, Smadi Wolfman, Sarah Grappin, Beatrice Palme ve Cecile Tanner paylaşıyorlar.
Baştan çıkarmanın ya da baştan çıkarmayı oynamının çatallanan yollarındaki iki erkeğin öyküsünde yönetmen Peray, çağdaş erkeğin kışkırtıcı portresini çiziyor. Tatlı Kaçamaklar bu yönden Don Juan'cılık oyununun erkek kahramanlarının kırılganlıkları üzerine kurulu hayli neşeli bir film. Kendi deyimiyle, sinemaya arka kapıdan giren Oliver Peray, geçen yıl çektiği ve geçtiğimiz şubat ayında Berlin Film Festivali'nde Avrupa'nın genç sinemacılarına verilen Pierrot Ödülü'nü de alan bu ilk uzun metrajlısı için şunları söylüyor: ‘‘Eric Assous, senaryosunda, erkeğin zayıflıklarından ve erkeğin gurur vesilesi yaptığı şeylerden son derece doğru bir biçimde hiç demogoji yapmadan bahsediyor. Arzu üzerine, dahası erkeğin arzuları ve kırılganlıkları üzerine bir film yapmaya çalıştım. Film basma kalıp çözümler getirmeye değil de durum saptaması yapmaya ve istemeyerek de olsa gülerek kafalarda şunu canlandırmaya çalışıyor: Kadın-erkek ilişkisini yeniden biçimlendirmek.’’