Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2007 00:00
672 yılı. Konya’da zelzeleler birbirini takip ediyor. Halk dehşet ve korku içinde, Mevlána hasta yatağında. Ziyaretçiler birbiri ardınca gelip gidiyor. Sadruddin, Mevlána’yı ziyarete gider, Mevlána gelip dua isteyenlere şöyle der:
"Toprak acıktı. Yağlı lokma istiyor. Yakında kavuşacak. Belalar kalkacak."
Öyle de olur.
Hastadır, aşk hastası. İç áleminde fırtınalar kopmaktadır. Üstadı ve şeyhi Tebrizli Şems’i kaybetmenin, onun manevi sohbetinden uzak kalmanın vurgununu yemiştir. Aslında Şems onun için olgunlaşma ve fenafillah (her şeyi Yüce Allah’ın rahmetinde görme) yolunda, yanında olması gereken bir yol arkadaşıydı. Zaten bir müddet sonra Şems’i aşmıştı. Bunu şöyle ifade eder:
"Şemsettin ile benim aramda fark yok. Eğer o güneşse, ben de güneşten akseden bir zerreyim. O denizse, ben damlayım. Zerrenin ışığı güneşten gelir, damlanın varlığı da denizden."Evet, öyleydi. Ama Şems olmasaydı, Mevlána da olmayacaktı.
O hastaydı, aşk hastası. Ama şifa bulmak istemeyen, doktoruna küskün bir hasta. Der ki:
"Bütün hastalar, hastalıklarından kurtulmayı temenni eder. Sadece aşk hastaları hariç. Onlar hastalıklarının artmasını arzu ederler. Elem ve ızdıraplarının kat kat artmasını dilerler. Evet, aşk bir hastalıktır, fakat her hastalıktan kurtaran bir hastalık."Bir gün Şems, Mevlána’nın atının dizginini tutup "İlimden gaye nedir?" diye sormasaydı, Mevlána’nın "İslami ölçüleri anlamaktır" cevabına "Hayır, gaye maluma Allah’a ulaşmaktır" karşılığını vermeseydi ve Mevlána kendini Şems’in manevi ilmine kaptırmasaydı belki Mevlána sadece bir medrese alimi olarak kalacaktı.
Şems Mevlána’yı öyle etkiler, öylesine ki Mevlána çevreden kopar ve yeni hocasının dairesine girer. Nihayet bunu kabullenemeyen talebeler hocalarına ulaşmak için Şems’i uzaklaştırırlar. Şems gider, Mevlána artık bir sevda esiridir. Ruhunda sürekli bir galeyan vardır. İçine taş koysan paramparça olacaktır. Hocasının yokluğu onu olgunlaştırır, bunu haykırır:
"Hakikatte ben Şemseddin’i aramıyorum, kendimi arıyorum. Şems’te olan her şey bendedir."Artık Mevlána konuşmaktadır. Setler yıkılmıştır. Kendini aşk hastası ilan eder, o hastadır. Aşk hastası. Şifasız bir hastadır. Belki bu hastalıktan ölmeyecek ama bu hastalıkla ölecektir. Maddecilere kızar, onlara şöyle der
: "Maddeye kul olanlar! Allah yolunuzu mübarek etsin! Biz aşkın esirleriyiz!"
Bir gün büyük makamdakilerden biri ona mektup yazar, gelemiyorum diye özür diler. Mevlána cevabı mırıldanır: "Gerek yok. Sizden uzak olmak, size yakın olmaktan iyidir."
Aşktan mahrum olanlara sitem eder:
"Sen sevgili olamıyorsan, áşık da mı olamıyorsun? Yusuf olamıyorsan, Yakup da mı olamıyorsun?"Bir gün yolda yürümektedir. İri bir köpek yolu kesmiş, uyumaktadır. Mevlána orada duraklar, dakikalarca bekler. Sonradan gelen biri köpeği kovar. Mevlána derin huşuundan uyanır ve tek bir söz çıkar dudaklarından: "Sen ona eziyet ettin, biz beklerdik."
Birbirleriyle boğuşan iki kişiden biri diğerine bağırmaktadır: "Sen bana bir defa küfretsen, ben sana bin defa küfrederim."
Mevlána oradan geçmektedir. Duraklar ve şöyle der: "Siz bana bin defa küfretseniz de, ben hiç küfretmem."
Bazen namazda rükuda olduğunu, bazen secdede olduğunu unuturdu. Bütün bir gece öyle durduğu olurdu. Saatlerce namaz kılardı. Konya’da kışlar soğuk olur. Gece ayaz çöker, öyle bir ayaz ki gözyaşları sakalına damlar, sabahları bir tutam buz haline gelirdi.
Namaz vakti kıbleye yöneldiğinde rengi kaçar, yüzü kıpkırmızı olurdu.
Hastadır artık, yorgundur. Dostlar tek tek gelmektedir. O, zahiren orada, ama iç aleminde uzaklardadır. Vücudu yataktadır ama ruhu ötelerde.
Tarih hicri 672, miladi 1273’tür. Soğuk bir Aralık ayında, pazartesi günüdür. Peygamberimiz’in vefat ettiği gün de Pazartesi idi. "Ben yaşadığım müddetçe Kur’an’ın kölesiyim. Ben Hazreti Muhammed Mustafa’nın yolunun tozuyum" diyen muhteşem kalp durmak üzeredir. Sadruddin yanındadır. Bir ara "Allah sana şifa versin" der. Mevlána şöyle cevaplar: "Allah esas sana şifa versin. Áşık ile sevgili arasındaki perde kalktığında hangi şey sana zarar verir?"
Son gecesinden sonra tabutunun ardında Müslümanlar ile beraber Yahudiler, Hıristiyanlar, papazlar, hahamlar dövünerek yürürler. Aşkın esiri olan bu Peygamber sevdalısının ardından...
Mevlana Müzesi’ne rekor ziyaretçi
Mevlana’nın 800. doğum yıl dönümü nedeniyle Mevlana Müzesi’ni hafta sonu, 2 günde yaklaşık 14 bin kişi ziyaret etti. Konya Müze Müdür Yardımcısı Dr. Naci Bakırcı, "Bu ziyaretçi sayısına geçen yıl Şeb-i Arus’ta bile ulaşamamıştık. 14 bin ziyaretçi rakamı, bugüne kadarki hafta sonları içinde bir rekor olarak nitelendirilebilir. Türkiye’den hafta sonu en yoğun ilgiyi İstanbul’dan gelen gruplar gösterdi. Yurtdışından en fazla ziyaretçi İran’dan gelirken, bu ülkeyi sırasıyla ABD, Arap ülkeleri, Hollanda takip etti" dedi.