Güncelleme Tarihi:
Asit yağmuru ne demek sorusu, İstanbul için yapılan uyarının ardından araştırılmaya başlandı.Genel olarak sonbahar sonları, kış ve ilkbahar başlarında görülen asit yağmurlarının nasıl oluştuğunu öğrenmek isteyenler, asit yağmurunun zararlarını sorguluyor. Konuyla ilgili detayları paylaşan İTÜ Meteoroloji Bölümü Dr. Deniz Demirhan, asit yağmurunun zararlarına yönelik "Metallerde korozyon, asfaltlarda bozulmalar, arabalarda, cildimizde ve saçlarımızda etkilerini göreceğiz." dedi. İşte, konuyla ilgili detaylar...
Asit yağmuru, asidik kimyasalların yağmur, kar, sis, çiy veya kuru parçacıklar halinde yeryüzüne düşmesine verilen isimdir. Karbondioksit çıkarıldıktan sonra damıtılmış su, nötr pH 7'ye sahiptir.
7'den küçük bir pH değerine sahip olan sıvılar asidiktir ve 7'den büyük bir pH'a sahip olanlar alkalidir. Bitkiler, suda yaşayan hayvanlar ve altyapı üzerinde zararlı etkileri olabilir. Asit yağmuru, asit üretmek için atmosferdeki su molekülleri ile reaksiyona giren kükürt dioksit ve azot oksit emisyonlarından kaynaklanır. Bazı hükümetler, 1970'lerden beri kükürt dioksit ve azot oksitin atmosfere salınımını olumlu sonuçlarla azaltmak için çaba sarf ettiler. Azot oksitleri de yıldırım çarpmaları ile doğal olarak üretilebilir ve kükürtdioksit volkanik patlamalarla üretilir.
1853'te asidik yağmur keşfedilmiş olmasına rağmen, bilim adamları 1960'ların sonuna kadar fenomeni gözlemleyerek ve incelemeye başladılar. "Asit yağmuru" terimi, 1872 yılında Robert Angus Smith tarafından yapılmıştır. Kanadalı Harold Harvey, "ölü" bir gölü araştıran ilk araştırmacılar arasındaydı. ABD'de asit yağmuru bilinci, 1970'lerde New York Times'ın New Hampshire'daki Hubbard Brook Deneysel Ormanı'ndan yayınladığı çok sayıdaki zararlı çevresel etkilerin raporlarını yayınladıktan sonra artmıştır.
Endüstrileşmiş bölgelerde 2.4'ün altında yağmur ve sis sularında zaman zaman pH değerleri bildirilmiştir. Endüstriyel asit yağmuru Çin ve Rusya'da önemli bir sorundur ve bölgeler bunlardan aşağı doğru akmaktadır. Bu bölgelerin tümü kükürt içeren kömürü ısı ve elektrik üretmek için yakarlar.
Asit yağmuru sorunu sadece nüfus ve endüstriyel büyüme ile artmakla kalmamış, daha yaygın hale gelmiştir. Yerel kirliliği azaltmak için uzun boylu bacaların kullanılması, gazların bölgesel atmosferik dolaşıma salınmasıyla asit yağmurunun yayılmasına katkıda bulunmuştur. Genellikle çökelme, emisyonların önemli ölçüde azalmasına neden olur ve dağlık bölgeler en fazla birikimi (daha yüksek yağışları nedeniyle) almaya eğilimlidir. Bu etkinin bir örneği, İskandinavya'ya düşen yağmurun düşük pH'ıdır.
İTÜ Meteoroloji Bölümü Dr. Deniz Demirhan, asit yağmurunun zararlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Perşembe ve pazar günü İstanbul'da beklenen asit yağmuru zararları hakkında Demirhan şu ifadeleri kullandı:
Perşembe günü bu yüksek basıncın yerini alçak basınç alacak. Perşembe ve Pazar günü yağış bekleniyor. Şu anda kirli bir atmosferin içindeyiz. Bu şekildeyken yağan yağmur da asit yağmuru olacaktır. Asit yağmurları bütün kirleticileri yere indirecektir. Hava temizlenecek ama yerde asit yağmurlarının etkilerini göreceğiz. Metallerde korozyon, asfaltlarda bozulmalar, arabalarda, cildimizde ve saçlarımızda etkilerini göreceğiz. Hava kirliliğinin en önemli sebeplerinden biri evsel emisyonlarımızdır. Özellikle kış dönemlerinde çok fazla oluyor. Bacalardan çıkan emisyonlar, arabaların egzoz gazları, filtre kullanmayan fabrikalar bunlar yüksek miktarda kirleticiler içeriyor. Bunlar bu günlerde atmosferimizde kalacak ve bize hastalık olarak geri dönecek"
ASİT YAĞMURUNUN ETKİLERİ NELERDİR?
Asit yağmurlarının özellikle tarım alanları etkilemesi direkt olarak insan ve diğer canlılarının etkilenmesine neden olacaktır. Asit yağmurlarının insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda üzerine yapılan araştırmalar sonucunda asit depolanmasının insan sağlığı üzerinde dolaylı ve dolaysız olmak üzere 2 tür etkisi belirlenmiştir. Bu güne kadar yapılan araştırmalar henüz asit depolanmasının insanlar üzerinde dolaysız bir etkisini belirleyememiştir.
Bununla beraber deri, göz ve solunum sistemindeki direkt etkileri dikkat çekicidir. pH 4.6’ ya kadar asitlenmiş göl sularında insan ve tavşan denekleri üzerinde yapılan araştırmalarda belirli bir takım etkiler belirlenmiş, pH’ ın 4 ten düşük olduğu değerlerde gözde tahriş ve kızarıklık oluşmuştur. Asidik zerrecikler genellikle sülfürdioksit ve nitrikoksitlerin atmosferdeki dispersiyonu ile oluşur. Sonuçta oluşan nitrik ve sülfürik asit diğer partiküller (toz, is, kurum, duman vs) üzerine yapışır.