Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bakanlığı Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu'nun verilerine göre, Türkiye'de 18 yaş ve üstü nüfusta ilk doz aşılama oranı yüzde 82'ye ikinci doz aşı oranı ise yüzde 63'ye ulaştı. Toplam uygulanan doz sayısı ise 9 Eylül itibarıyla 100 milyonu geçti.
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, aktif vakaların yüzde 90'ının aşısı tamamlanmamış kişiler olduğunu, aktif vakalar içinde tam aşılı olup hastanede/yoğun bakımda tedavi görenlerin ise yüzde 10 civarında olduğunu açıkladı. Yani Türkiye'de Covid-19 aşıları, tamamlandığı kişilerde yoğun bakım ve yatış gerektirecek kadar ağır enfeksiyonu önlemekte yüzde 90'lık bir etkiye sahip.
Ancak ne yazık ki hiçbir aşı yüzde 100 etkili değil. Bazı kişiler tamamen aşılı olsalar bile virüs kapabiliyor, çoğu oldukça hafif olmakla birlikte Covid-19 semptomları gösterebiliyor. Aşıların tamam olmasına karşın virüs kapmak sadece Covid-19'a özgü bir durum da değil üstelik, başka hastalıklarda da karşımıza çıkabiliyor.
Aşısı tamamlanmış kişilerde görülen vakalar için İngilizce literatürde "breakthrough cases" terimi kullanılıyor. "Breakthrough" kelimesini "delip geçen" olarak Türkçeleştirmek mümkün. Zira bu vakalarda virüs, aşının oluşturduğu koruyucu bağışıklık duvarının hassas bir noktasını bulup bir delik açarak arka tarafa geçiyor ve hastalığa sebep oluyor.
Son dönemde hem ülkemizde hem de dünyada daha sık gündeme gelmeye başlayan aşısı tamamlanmış kişilerde görülen Covid-19 vakalarıyla ilgili akıllarda pek çok soru var. Biz de bu soruların yanıtlarını hem yurt dışında yapılan çalışmalarda aradık hem de ülkemizden iki çok değerli uzmana sorduk. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke ve Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk aşılı aşısız herkesin bilmesi gereken önemli detayların altını çizdi…
AŞILARIN TAMAM OLMASI NE ANLAMA GELİYOR?
Bu soruya Sağlık Bakanı Koca, 9 Eylül tarihli basın toplantısında yanıt verdi. Türkiye'de şu an 2 doz inaktif aşı (Sinovac) olduktan sonra artı 1 doz inaktif (Sinovac) ya da 1 doz mRNA (BioNTech) hatırlatma dozu ile aşılananlar veya 2 doz mRNA (BioNTech)aşısı vurulanlar aşısı tamamlanmış kişiler sayılıyor.
2 doz inaktif (Sinovac) olduktan sonra hatırlatma dozunu yaptırmayanlar ya da herhangi bir aşının tek dozuyla aşılanmış olanlar ise aşısı tamamlanmamış kişiler olarak değerlendiriliyor.
AŞILARIMI TAMAMLADIM, KORUMA SÜREM NE KADAR OLACAK?
Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, şu an kullanımda olan aşıların hiçbirinin yüzde 100 koruyuculuğa sahip olmadığını, bu anlamda aşıların koruyuculuk oranlarının yeni varyantlar ortaya çıktıkça azaldığını, bunun da pandemi ile mücadelede elimizi zayıflattığını belirtiyor.
Oğuztürk, aşı etkinliğinin Alfa varyantında yüzde 90'ın üzerindeyken yeni varyantlarda yüzde 90'ın altına indiğini ancak bu durumun asla karamsarlığa sebebiyet vermemesi gerektiğini belirterek ekliyor:
"Kısa sürede yeni varyantların gen dizilimine uygun şekilde geliştirilecek ve bu varyantlara yüksek etkinlik gösterecek aşıların üretimi mümkün. Mevcut süreçte inaktif virüs aşılarının 3 ay kadar, mRNA aşılarının ise 6 ay kadar koruyuculuğundan söz ediliyor. Bu konudaki bilimsel araştırmalar özellikle inaktif virüs aşısı sonrası hatırlatma aşısı yapılmasını özellikle vurguluyor."
EN SON AŞIMIN ÜZERİNDEN 6 AY GEÇTİ? YENİ AŞI OLABİLECEK MİYİM? NE ZAMAN OLABİLECEĞİM?
Oğuztürk, Sağlık Bakanlığı HES sistemi üzerinden aşı tanımlaması olacağını ve kesinlikle aşının takviye dozunun yapılması gerektiğini vurguluyor.
Oğuztürk, "Yapılan araştırmalar sonucunda 2 doz BioNTech aşısı olmuş olanlarda da aşının etkinliğinin altıncı aydan sonra azaldığı ifade ediliyor. Bazı ülkelerde, İsrail örneğinde olduğu gibi, üçüncü doz aşıların 6 aydan sonra yapılması ile ilgili uygulamalar hayata geçirilmiş durumda. Bu anlamda altıncı aydan sonra 2 doz BioNTech olanların üçüncü dozu yaptırma ihtimali oldukça yüksek" sözleri ile hatırlatma dozunun gerekliliğine dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Çağrı Büke de özellikle mRNA aşıları ile 2 doz aşılandıktan sonra koruyuculuğun 6-8 ay boyunca sürebildiğini gösteren çalışmaların olduğunu ancak buna ilişkin henüz tam ve kesinleşmiş bir veri bulunmadığını belirtiyor.
AŞILILARDA ENFEKTE VAKALARIN GÖRÜLME ORANI NEDEN ARTTI?
Oğuztürk, bu soruya verdiği yanıta da aşılarda ömür boyu bağışıklık durumunun söz konusu olmadığını bir kez daha hatırlatarak başlıyor ve şöyle devam ediyor:
"Genel olarak birkaç ay sonra bu aşıların bizlere sağladığı bağışıklık durumu düşüşe geçiyor. Şu an 2 doz inaktif virüs aşısı olan hastalarda ikinci doz aşı sonrası eğer 3 ay geçmişse koruyuculuk ciddi oranda azaldığı için tekrar hastalanma riski bulunuyor. Yine eksik doz aşı yaptıranlar da hiç aşı yaptırmamışlar kadar hastalığa karşı korumasızlar."
Oğuztürk'ün iki doz inaktif aşı sonrası takviye doz aşı yaptırmayan ve eksik doz aşı ile acil servislere başvuran hastaların oranının çok yüksek olduğunu, yeni varyantların hem virülansının hem de bulaştırıcılık özelliğinin fazla olmasının da yeniden hastalanma adına negatif etkenler arasında değerlendirilebileceğinin altını çiziyor.
Prof. Dr. Çağrı Büke ise yeniden enfekte vakaların görülmesini şu sözlerle açıklıyor:
"Tam aşılanma ile büyük oranda enfeksiyonun gelişmesinin önüne geçilebildiği gibi yine yüksek oranlarda ağır Covid-19 hastalığının gelişmesi ve bu hastalık nedeniyle hastaneye yatış gereksinimini hatta ölümlerin büyük oranda azaltılabilmesi mümkün. Ancak bilimsel veriler günümüzde en etkili aşılarla bile hastalık gelişiminin tam aşılanmadan 14 gün sonra yüzde 88 oranında engellenebildiğini, yani aşılananların yüzde 12'sinde hastalığın gelişebileceğini ortaya koyuyor.
"Yine bilimsel veriler yüksek etkinlikte aşılar ile tam aşılanma gerçekleştiğinde hastaneye yatış ve ağır hastalık gelişiminin yüzde 90'ların üzerinde bir oranda önlenebildiğini de ortaya koyuyor. Tüm bu veriler bize yüksek etkinlikte aşılar ile tam aşılanan kişilerin düşük oranda da olsa yine de hastalığa yakalanabileceklerini ve hastalığı başkalarına da bulaştırabileceklerini gösteriyor."
AŞILARIM TAMAM, ENFEKTE OLMA RİSKİM NEDİR?
Ne yazık ki bu sorunun tek ve net bir cevabı yok. New York Times'a konuşan uzmanlar bu durumu bir başka riskli durumla kıyaslayarak açıklıyor; çok karlı ve fırtınalı bir günde yapılacak sıradan bir otomobil yolculuğuyla…
Yolların kar ve buz nedeniyle daha kaygan, görüş mesafesinin ise çok daha düşük olduğu böyle günlerde trafik kazası geçirme ihtimali herkes için mutlaka daha yüksek. Ancak seyredilen hız, bağlanan emniyet kemerleri, lastiklere takılan zincirler, yoldaki diğer sürücülerin sorumluluk sahibi olup olmaması gibi birçok faktör, riski artırıp azaltma konusunda çok etkili.
Aynı şey Covid-19 enfeksiyonları için de geçerli. Aşılanan kişinin genel sağlık durumu, aldığı önlemler ve aşılanmamış kişilerle ne sıklıkta zaman geçirdiği, Covid-19'a yakalanma riskini belirliyor.
Los Angeles Kamu Sağlığı Bakanlığı'nın bulaşıcı hastalıklar kontrol ve önleme biriminin gerçekleştirdiği bir araştırma da bu konuda oldukça güçlü bir fikir veriyor. Delta varyantının ülkede hızla yayıldığı 1 Mayıs-25 Temmuz aralığını kapsayan araştırmada 10 bin 895 tamamen aşılı ve 30 bin 801 aşısız kişideki enfeksiyonlar değerlendirilerek risk seviyeleri karşılaştırıldı. Buna göre;
-- Aşılanmamış kişilerdeki enfeksiyon oranı aşılanmış kişilerin beş katı. 25 Temmuz itibarıyla yaşa göre düzeltilmiş yedi günlük insidans oranı aşılanmamış kişilerde 100 binde 315,1 iken tamamen aşılanmış kişilerde 100 binde 63,8.
-- Aşılanmış kişilerde hastaneye yatış oranı 100 binde 1. Aşılanmamış kişilerde yaşa göre düzeltilmiş hastaneye yatış oranı ise 100 binde 29,4. (Yaşa göre düzeltme verilerin nüfusun genelini temsil edebilmesi için uygulanan bir istatistik metodu. Covid-19 riski yaş gruplarına göre değişiklik gösterdiğinden böyle bir ayarlamaya ihtiyaç duyuluyor.)
-- Aşılanmış kişiler arasında ciddi enfeksiyon riski, ileri yaş grubunda çok daha yüksek. Hastanede tedavi gören aşılıların yaş ortalaması 64, hastanede tedavi gören aşısızların yaş ortalaması ise 49.
-- Delta varyantı aşılı kişilerde enfeksiyon riskini artırdı. Araştırmanın başında henüz Delta baskın değilken, aşılanmış kişilerin enfekte olma sıklığı aşılanmamışların 10 katıydı. Araştırmanın sonunda vakaların yüzde 90'ının Delta varyantı haline geldiği dönemde ise aşısızların enfekte olma sıklığı aşılıların 5 katı oldu.
AŞILI OLDUĞU HALDE ENFEKTE OLAN KİŞİLER NE YAPMALI? SEMPTOM GÖSTERMİYOR OLMALARI DURUMU DEĞİŞTİRİR Mİ?
Oğuztürk, bir kişi aşılı da olsa PCR testi pozitif sonuç verdiği takdirde virüsü başkalarına bulaştırma riski taşıdığını hatırlatarak aşı olanların da kesinlikle maske-mesafe-hijyen kurallarına uyması gerektiğini vurguluyor.
Oğuztürk izolasyon süreleriyle ilgili de şu detayları sıralıyor: "Ülkemizde baskın olarak görülen Delta varyantı dahil varyantların saptanması durumunda izolasyon süresi 14 gündür. 14'üncü günden itibaren yapılan PCR test sonucunun negatif olması durumunda izolasyon sonlandırılır. PCR testinin pozitif bulunması halinde izolasyon süresi 20 güne uzatılır. 20 günün sonunda ise izolasyon, PCR testi yapılmaksızın sonlandırılır. Bu durum aşı olmasına rağmen hastalananlar için de geçerli.”
Bununla birlikte birçok uzman, halen aşılanmış bir kişiden virüs kapma ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünüyor. Örneğin Brown Üniversitesi Kamu Sağlığı Okulu Dekanı Dr. Ashish K. Jha, New York Times'a yaptığı açıklamada, "Bu tür bulaş durumlarında, hastalığı yayan kişilerin neredeyse her zaman asemptomatik olduklarını görüyoruz. Asemptomatik ve presemptomatik bulaş mümkün ama gözlemlediğimize göre aşılanmış kişiler arasındaki sıklığı oldukça düşük" ifadelerini kullanıyor.
Singapur'da yapılan bir başka araştırmada da Delta varyantıyla enfekte olmuş aşılanmış ve aşılanmamış kişiler karşılaştırıldı. Enfeksiyonun ilk günlerinde iki gruptaki bireylerin viral yüklerinin aşağı yukarı aynı olduğu ancak ilk haftanın sonunda aşılı kişilerin viral yüklerinin hızla düştüğü tespit edildi. Yani aşılı kişilerin hastalığı bulaştırma riski taşıdığı süre diğerlerine kıyasla çok daha kısaydı.
AŞILI KİŞİLERDE GÖRÜLEN COVID-19 BELİRTİLERİNDE FARKLILIK VAR MI?
Aşılıyken Covid olmakla aşısızken Covid olmak arasındaki en önemli fark belirtilerin yoğunluğu. Aşılıyken Covid olanlar hastalığı çok daha hafif semptomlarla atlatıyor. Çok yüksek ateş, ağır öksürük, solunum zorluğu gibi ağır Covid semptomları yerini kas ağrıları, yorgunluk ve burun akıntısı gibi daha hafif semptomlara bırakıyor. Yani aşının gücü hastalığı zayıflatıyor.
Ancak burada bir risk de söz konusu. Belirtilerin hafif olması ve nezle, alerji gibi başka hastalıklarla de benzerlik göstermesi, Covid vakalarının fark edilmesini zorlaştırıyor. Bu nedenle ateş, titreme, öksürük, yorgunluk, kas ağrısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, kusma, ishal, tat ve koku kaybı gibi belirtilerin herhangi birini gösterenlerin dikkatli olmasında fayda olduğunun altını çizen CNN Tıp Analisti Dr. Leana Wen, "Elbette bu geniş bir liste ve başka viral hastalıklara da işaret ediyor olabilir" ifadelerini kullanıyor.
AŞILI OLDUĞUM HALDE POZİTİF OLURSAM COVID İLAÇLARINI KULLANMAMA GEREK VAR MI?
Büke, Covid-19 vakalarının tedavilerinde kullanılan antiviral, pıhtı gelişimini önleyici ve vücudun bağışıklık sisteminin düzenli halde tutulabilmesine yardımcı ilaçların, tam aşılı olduğu halde test sonucu pozitif olan semptomatik olguların tedavilerinde kullanılmasının önerildiğini belirtiyor.
Oğuztürk de aynı şekilde aşılı olanlarında da hastalığa yakalandıklarında tedavi için ilaçların kullanılması gerektiğini, aşıların etkinliğinin olmadığı bir süreçte hiç aşı olmamışlarla aynı tedavi sürecinin uygulanması gerektiğini ifade ediyor.
AŞISIZLARLA AYNI ORTAMDA BULUNMAK RİSKLİ Mİ? AŞILI OLSAM DA KENDİ Mİ İZOLE ETMELİ MİYİM?
Büke, Covid-19 pandemisinin kontrol altına alınabilmesinin ve sona erdirilebilmesinin en etkin yolunun tüm dünya nüfusunun en az yüzde 80'inin kısa bir sürede aşılanması ile mümkün olabileceğini, dünyadaki verilerin de aşılanan kişilerde hastalık görülme sıklığının, hatta hastaneye yatış ve ölüm riskinin çok büyük oranda azaldığını gösterdiğini hatırlatıyor.
"Şu an için hastalık açısından risk altındaki kişilerin büyük oranda aşısızlar ya da tam aşılanmamış olanlar olduğu bir gerçek. Ancak tüm bunların da ötesinde yeterli aşılanma oranına ulaşana ve hasta olgu sayılarının belirgin azaltılmasına kadar maskenin, mesafenin ve temizlik kurallarına uyumun da çok önemli bir faktör olduğunu unutmayalım" diyen Büke, aşılı olan kişilerde oluşan yalancı bir güven duygusunun oluştuğunu ama bu kurallara dikkat etmek konusunda aşılıların herhangi bir muafiyetinin olmadığını ifade ediyor.
AŞILIYIM, AŞILI KİŞİLERLE MASKESİZ GÖRÜŞEBİLİR MİYİM?
Bu sorunun da ne yazık ki tek ve kesin bir cevabı yok. Aşılı kişilerin kendi aralarında görüşmeleri genel olarak güvenli kabul ediliyor ancak birkaç yakın aile üyesiyle görüşmekle, önemli bir kısmını tanımadığınız kalabalık insan topluluklarına karışmak arasında büyük fark var. Açık havada yapılan toplanmalar kapalı yerlerdekine kıyasla daha güvenli. Kapalı yerlerde topluluk bulaş oranı, odanın havalandırması gibi çevresel faktörler önemli. Kişinin Covid-19 kaynaklı komplikasyonlara yol açabilecek başka sağlık sorunları olup olmadığı, ortamda aşılı insanların ateş, burun akıntısı, öksürük gibi belirtiler sergileyip sergilemediği de tabloyu değiştirebilecek etkenler.
Jha, "Soru şu: Hepsinin aşılı olduğunu bildiğimiz beş kişi bir masanın etrafında oturabilir mi? Bence oturabilir. Çünkü bu bağlamda bir kişinin virüsü yayma şansı fazlasıyla düşük" diye konuşuyor.
Jha şöyle devam ediyor: "Biri virüsü yaysa bile diğerleri çok hasta olmayacaktır. Ben çoğumuz için bağışıklık delen enfeksiyonlara dair korkunun hayatta değer verdiğimiz şeylere engel olacak seviyede olmaması gerektiğini düşünüyorum."
AŞI OLDUĞUM HALDE YİNE VİRÜS KAPABİLİYORSAM AŞI OLMANIN MANASI NE?
Sadece Covid-19 için değil, genel olarak aşı olmanın iki amacı var: Birincisi, hastalığı ağır geçirme ihtimalini düşürmek (CDC verilerine göre aşı olanların hastalığı ağır geçirme ihtimali olmayanlara kıyasla 25'te 1), ikincisi de Covid-19'a yakalanma riskini aşağı çekmek (burada da oran 8'de 1 civarında). Aşılanmış bir kişinin Covid-19'dan hasta olma ve bu hastalığı bulaştırma ihtimali aşılanmamış bir kişiye göre çok daha düşük.
Peki bu vakalar neden yaşanıyor. Leana Wen aşıyı kaliteli bir yağmurluğa benzetiyor. Bu yağmurluk, yağmur çiselediğinde kuru kalmanızı sağlıyor. Arada bir görülen sağanak yağışlarda da oldukça etkili oluyor. Ama günlerce süren sağanaklara hatta kasırgalara maruz kalan bir yağmurluk arada az da olsa su geçirebiliyor. Wen, "Bu yağmurluğun işe yaramadığı anlamına gelmiyor. Mesele bulunduğunuz yerde havanın çok uzun süre boyunca çok kötü gitmiş olması" diye konuşuyor.
Virüs seviyesinin Delta ve Delta plus varyantlarıyla da bağlantılı olarak fazla yükselmesini de buna benzeten Wen, "Aşı tek başına sizi koruyamayabilir. O nedenle bir maske takmak da koruma seviyenizi artırıp riski azaltır. Sonuç itibarıyla çevremizdeki virüs miktarını azaltmamız gerek, bunun en iyi yolu da hepimizin aşılanması" diyor.