Asıl tehlike kapıda

Göçmen kuşların en önemli uğrak yerlerinden olan Van Gölü Havzası’nda ve çevresindeki sulak alanlarda virüs taşıyan ölüm kuşları sıkı takibe alındı.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özdemir Adızel, bir süre önce Rusya ve İran’da tavuk vebası görüldüğünü buraya göç eden kuşların kaptığı virüsü bölgeye taşıdığını belirterek, asıl büyük tehlikenin Şubat ayı içinde yaşanabileceğini kaydetti. Yrd.Doç.Dr. Adız

el, “Göç sezonunu Şubat ayında başlıyor, o nedenle şimdiden çok sıkı tedbirler alınmalıdır” dedi.

Başta Doğubeyazıt olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’da başgösteren ve şimdiye kadar 3 kişinin ölümüne neden olan kuş gribi yüzünden bölgedeki göçmen kuşlar sıkı takibe alındı. Van YYÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Özdemir Adızel ile Araştırma Görevlisi Atilla Durmuş, Van Gölü Havzası ve çevresindeki göçmen kuşların konakladığı bölgelerde toplu ölüm olup olmadığını araştırmak için çalışma başlattı. Teleskop ve fotoğraf makineleriyle Van Gölü ve Erçek Gölü havzasında gözlem yapan Adızel ve Durmuş, toplu kuş ölümlerine rastlamadı. Yrd.Doç.Dr. Adızel, göçmen kuşların konakladığı sulak alanların çevresini riskli bölgeler olarak değerlendirdi.

Başta, flamingo, kuğu ve bir çok kuş türünün göç yollarında en önemli uğrak yerinin Van Gölü ve Çevresi’ndeki sulak alanlar oluşturuyor. Rusya ile İran’da iki ay önce tavuk vebası hastalığı görüldüğünü ve ardından göçmen kuşların göç ederken Van Gölü Havzası’nda konakladığına dikkat çeken Yrd.Doç.Dr. Özdemir Adızel, şunları söyledi:
“Muhtemelen son grip vakaları o ülkelerden buraya taşındı. Bunun yanında kafes kuşları ve tavuklardan da gelmiş olabilir. Ancak özellikle bu havza için kanatlılarla muhtemelen buraya bulaştı. Ancak bundan sonra önemli olan bahar göçlerinin başladığı Şubat ayıdır. Bu aydan itibaren büyük kuş göçleri oluyor. Önümüzdeki en tehlikeli dönem Şubat ayanın ilk haftası ile Nisan ayına kadar olan zamandır. Bu zaman diliminde çok dikkatli ve tedbirli olmalıyız. Kuş gribi ile ilgili olarak yaz göçmenleri, transit göçmenler ve kış göçmenleri, diye sınıflandırdığımız kuşlar vardır. Bunlar hastalık etkeni olan virüsü bulaştırma ihtimalleri yüksektir ve bu bölgeye ulaştırmaları açısından önemlidir. Genelde göçler Kuzeyden Sibirya’dan, Doğu’dan ise İran’dandır. Ancak bu göçün genel merkezi Güney Afrika’dır” dedi.

SULAK ALANLARIN ÇEVRESİ TEHLİKELİ

Yrd.Doç.Dr. Adızel, kuş gribine karşı tedbirlerin özellikle riskin fazla olduğu sulak alanlara yakın bölgelerde alınması gerektiğinin kaydeden sulak alanlarda düzenle olarak göçmen kuşlara teleskop ile izliyor ve kuş sayımı gerçekleştiriyor. Yaban hayvanlarının doğadan beslendiği yemlerden dolayı vücut dirençlerinin çiftlik hayvanlarından ve çiftlik kanatlılardan güçlü olduğunu vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Adızel, “Dolayısıyla bağışıklık sistemleri daha güçlüdür. Bunlar bu virüsü kaptıkları zaman, taşıyıcı olarak bir yerden bir yere taşıyorlar. Bu virüsü çiftlik hayvanlara bulaştırabiliyorlar. Çiftlik hayvanlarının bağışıklık sistemleri daha zayıf olduğu için de toplu ölümleri söz konusu olur. Bu yüzden sulak alanlara yakın kesimler, son kuş gribi vakasında olduğu gibi daha da önemli risk altındadırlar. Bu bölgelerdeki tedbirler daha çok sulak alanların, yaban kuşların yoğun olduğu bölgelerden başlatılmalıdır” diye konuştu.
Bu arada Erçek Gölü’nde konaklayan flamingolar avcıların hücumuna uğradığı iddia edildi. Göl kıyısındaki köylerde yaşayanlar, bir hafta öncesine kadar gölde 150 kadar flamingonun bulunduğunu ancak sayılarının çok eksildiğini anlattı. Bölgeye gelen avcıların avlanması yasak olan göçmen kuşları kaçak olarak vurup alıp götürdüklerini söyleyen köylüler, “Biz buranın koruma altına alınmasını istiyoruz. Avcılar durdurulsun, flamingolar ve diğer göçmen kuşları her zaman görmeye alıştık. Onlar Erçek Gölü’ne ayrı bir güzellik katıyor” diye konuştu.