Asıl korsanlık Kurul’a saldırı

Güncelleme Tarihi:

Asıl korsanlık Kurul’a saldırı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2009 00:00

Kararname krizinin odağındaki HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, Başkanvekili ve beş kurul üyesinin de katılarak desteklediği basın toplantısında hakkındaki iddialara yanıt verdi.

Haberin Devamı

OLAY ANINDAN FOTOĞRAFLAR

Adalet Bakanlığı’nın kurula yönelik "Fonksiyon gaspı yaptılar" suçlamasına, "HSYK noterlik makamı değil. Asıl korsanlık Kurul’a yapılan saldırılar" karşılığını veren Ertosun, şunları söyledi:

İstifamı gerektiren bir durum yok. Ergenekon’un terör örgütü olup olmadığına mahkeme karar verecek. Yargının yönetiminden sorumluyuz, hukuk açılımı yaptık.
Engin Aydın arkadaşım, görüşmeme özel anlam yüklenmemeli.

HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Ali Suat Ertosun, kararname krizinin odağındaki isim olarak kendisine yönelik eleştirileri, Kurul Başkanvekili Kadir Özbek ve beş kurul üyesinin de katılarak desteklediği bir basın toplantısıyla yanıtladı. "İstifasını gerektiren bir durum olmadığı"nı söyleyen Ertosun, Adalet Bakanlığı’nın kurula yönelik "fonksiyon gaspı yaptılar" suçlamasına da, "HSYK noterlik makamı değil. Asıl korsanlık Kurul’a yapılan saldırılar" karşılığını verdi.

Ertosun, Ergenekon sanıklarından Aydın Engin ile görüşmesine özel anlamlar yüklenmemesini isterken, Ergenekon’un bir terör örgütü olup olmadığının mahkeme kararıyla ortaya çıkacağını vurguladı. "Gerek benim, gerekse HSYK’nın, hiçbir soruşturmayı önleme niyeti ve gayreti olmamıştır ve olmayacaktır" diyen Ertosun, "AB müktesebatı çerçevesinde hukuk açılımı yaptık. Biz yapmayacağız da kim yapacak? " dedi.

Özdemir Sabancı suikasti sanığı Mustafa Duyar’ın öldürülmeden önce açıklamalarda bulunmasını engellediği iddialarını da yalanlayan Ertosun’un dün düzenlediği basın toplantısına HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ve bazı kurul üyeleri katılarak destek verdi. Hakkındaki iddialar ve Ertosun’un dün bu iddialara verdiği yanıtlar şöyle:

İDDİA: Ergenekon sanığı Engin

Aydın’la davayı görüştü.

YANIT: Davayı görüşmedik.

Engin Aydın’la, Adalet Bakanlığı’nda 2.5 yıl birlikte çalıştım. Arkadaşım ve ailece görüşürüz. Engin Aydın ile buluştuğum yer gizli bir yer değil. Kızılay’ın tam ortasıdır. Yanımızda bulunan kişileri de herkesin tanır. Dört arkadaş bir araya gelip yemek yedik. Görüşmede davaları etkileme, o davalarda görev alan hakim ve savcıları değiştirme şeklinde bir konuşma olmamıştır. Genel çerçevenin dışına çıkılmamıştır. Görüşmeye özel anlamlar yüklenmesi iyi niyetle bağdaşmaz. Vefa duygusuyla yapılmış bir görüşmedir, yanlış olduğunu da düşünmüyorum. Hangi arkadaşımın başı derde girse görüşürüm. Adalet Bakanlığı’nın kurul görüşmelerinin içeriğini açıklaması doğru değil. Yargıyı etkileme kimsenin haddine değildir. Bu konuyu polemik konusu haline getirmek istemiyorum.

Üzerinde durulması gereken bu fotoğrafın neden ve kim tarafından çekildiği veya çektirildiğidir. Eğer bu fotoğraf, devlet görevlileri tarafından çekilmişse ortada daha vahim bir durum söz konusudur. Bu konunun araştırılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvuracağım. Bu ülkede bir Yargıtay, Danıştay üyesi takip ediliyorsa, bu konu üzerinde çok durulması gerekir. Gizlice olmuşsa, gayri yasal dinlenmişsek, bu daha vahimdir. Bu Türkiye’nin sorunudur. HSYK olarak bu konu üzerinde yaklaşık bir yıldır duruyoruz. Ben şu anda yargısal görev yapmıyorum. İhsas-rey olmaz. Ama daha sonra Yargıtay’a döneceğim. Engin Aydın’ın davasına girmem. Bu kadar şey oldu. Ama diğerlerinin davasına girerim.

İDDİA: Kent Otel toplantıları,

Ergenekon ile ilgiliydi.

YANIT: Örgüt toplantısı değildi.

Kent Otel toplantıları örgüt toplantısı mahiyetinde değildir. Ankara’nın ortasında örgüt toplantısı mı oluyor? Bu toplantılara Türkiye’nin sorunlarına duyarlı olan herkesin katılabiliyor. Herkese açıktır. O toplantıya koruma polislerimle gittim. Aydın olarak bu ülkenin sorunlarına bigáne kalamazdım. Aydın çağına karşı sorumlu olan insandır.

İDDİA: Ergenekon tutuklusu

Albay Temizöz’ü kurtarmak istedi.

YANIT: Temizöz ile tanışmadım.


6-7 Mart’ta Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Aydın’ın misafiri olarak Kayseri Jandarma Misafirhanesi’nde kaldım. Aydın ile Hayata Dönüş Operasyonu’nda görevliydik. Kayseri’de bulunduğum sırada Cemal Temizöz ile tanışmadım. Temizöz o tarihte zaten tutuklanmamıştı. Ne kadar asılsız, dayanıksız iddialar olduğu görülüyor.

İDDİA: Mustafa Duyar’ı

öldürenlerin nakillerini yaptırdı.

YANIT: Benden önce nakledildiler.

Duyar (Özdemir Sabancı süikastı sanığı)kendi isteğiyle, adı geçenin öldürülmesine karışan asıl failler ise Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemi üzerine Afyon E tipi kapalı cezaevine 1997’de, benim genel müdür olmamdan önce nakledilmişlerdir. Ben 16 Kasım 1998’de genel müdürlük görevine başladım. Duyar’ın cezaevinde öldürülmesinden sonra şahsıma yönelik olarak yapılan yayınlar üzerine dilekçe vererek hakkımda soruşturma yapılmasını istedim ve soruşturmaya yer olmadığına karar verildi.

İDDİA: Duyar’ın Can Dündar ile görüştürülmesini engelledi.

YANIT: Duyar, Dündar’dan para istedi
.

Gazeteci Can Dündar, 6 Ocak 1999’da dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu’na dilekçe vererek, Afyon Cezaevinde tutuklu bulunan Duyar ile Sabancı suikastının yıl dönümü dolayısıyla söyleşi yapmak için izin istedi. Ben uygun bulmadım.

Denizkurdu, Duyar’ın rızasının alınması koşuluyla bu izni verdi. Can Dündar’ın talebinin reddedilmesinin nedeni Duyar’ın para talep etmesidir. Bunu soruşturma sırasında Dündar da bizzat belirtmiştir. Dündar’ın ifadesinde şahsıma herhangi bir suçlayıcı beyanı olmamıştır.

Ancak nedense aradan 10 yıl geçtikten sonra bu konular tekrar gündeme getirilmiştir. Gerçek durumun bu şekilde cereyan etmesine karşın Dündar’ın, Sabah gazetesinde ’Duyar konuşacaktı’ başlıklı bir yazı kaleme alması ve olayda Susurluk boyutu olduğunu da vurgulaması üzerine adı geçene karşı açtığım manevi tazminat davasını kazandım.

İDDİA: Hayata Dönüş

Operasyonu’na karar verdi.

YANIT: Kararı devlet verdi.

Hayata Dönüş Operasyonu, cezaevleri sorunu had safhaya ulaştığı dönemde Bakanlar Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu tarafından da değerlendirilerek alınan kararlar doğrultusunda uygulamaya konulmuştur. Bu salt benim kararım değildir. Hükümetin kararıdır, Milli Güvenlik Kurulu’nun kararıdır, öz olarak devletin kararıdır.

İDDİA: Mahkûmların

affedilmesini sağladı.

YANIT: Raporlarla affedildiler.


Operasyon sonrasında Cumhurbaşkanımız tarafından affedilenlerle ilgili olarak, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporlarla aramda bağlantı kurulması, hiçbir insaf ölçüsüyle bağdaşmamaktadır. İnfaza ara verme yetkisi, ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına, af yetkisiyle doğrudan Cumhurbaşkanımıza ait olup, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün bu süreçte rolü bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı’na bağlı olan Adli Tıp Kurumu’nu da benim Genel Müdür olarak etkilemem, yönlendirmem mümkün değildir.

İDDİA: HSYK, tartışmalı son

atamalarda fonksiyon gaspı yaptı.

YANIT: HSYK, noter değil.

Yüksek Kurul, Adalet Bakanlığı’ndan gelen atama kararlarını olduğu gibi onaylayan noterlik makamı değildir. Kurul üyeleri, değişiklik önerileri ve yeni teklifler getirerek, ekleme ve çıkarma yapabilir. Bunu yaparken de belli verilere, inandırıcı gerekçelere ve nesnel ölçütlere dayanarak; mahkemelerin bağımsızlığı, hakim teminatı ve yargının kurumsal kimliğini esas alırlar. Türkiye’de maalesef yargı yönetiminin içinde biz yokuz veya dışarı itilmeye çalışılıyoruz. Biz bunun mücadelesini, kurul içerisinde tüm hassasiyetimizle veriyoruz. Biz yargının idareye bağımlı olmasını istemiyoruz. Bakanlığın açıklaması bence doğru değildir. Bizim açıklamamız sadece orada görev yapan hakimlere yöneliktir. Bir yerde hata görmüşsek bu hataya değinmek bu hatayı gidermek bizim görevimizdir.

İDDİA: HSYK, yargı

reformuna karşı.

YANIT: Bu doğru değil.

Böyle bir izlenim verilmek isteniyor. Ancak bu doğru değil. HSYK’nın yeniden yapılandırılmasına karşı değilim. HSYK ile ilgili Anayasa’daki maddeler değiştirilmeli, HSYK ayrı bütçe, sekretarya ve binaya sahip olmalı. Bakan ve müsteşar kuruldan çıkarılmalı. Yargı reformunun sadece HSYK’nın yapısını değiştirmeye indirgenerek, acil sorunların ikinci plana itilmesini doğru bulmuyorum.

Ertosun’a ilginç sorular

SORU: Açılım yapma yeri HSYK mıdır?

Ertosun: Biz yargının yönetiminden sorumlu değil miyiz? Bir hata, hukuki yanlışlık gördüğümüz zaman bu konuda gereken başvuruyu yapamayacak mıyız? Yargıtay’a konuyu götürme yetkimiz yok. Biz Sayın Bakan’a, ’Bu konuyu götürün’ dedik. Biz moda tabiriyle açılım yapıyoruz.

Duyar’ın öldürüleceğine ilişkin MİT raporu size ulaştı mı?

Böyle bir rapor var mı hatırlamıyorum. Faturayı bana çıkartıyorsunuz. Bunun altındaki amaç, HSYK’yı yıpratmak.

Ergenekon savcılarının yerini neden değiştirmek istediniz?

Dinleme konusunda Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, Jandarma’nın dinlemesiyle ilgili bir kararı vardı. Biz diğer birimler yönünden de yargı yoluna başvurulmasını istedik. Arama, dinleme kararları ile ilgili itirazlarda bulunduk. Yargıtay denetiminden geçirilmesini, yanlışlık varsa düzeltilmesini istedik. Bunlar açılımdır. Avrupa Birliği müktesebatında bizden istenen açılımlardır.

Hayata Dönüş Operasyonu’nda keşke ölüm olmasaydı dediniz mi?

Keşke ölüm olmasaydı. Bazı insanlar Tanrı’yı yanlarında zannediyor, kalan herkese tepeden bakıyorlar. Bugün cezaevi sorunu çözüldüyse geçmişte yapılan icraatların tesiri olmuştur.

Ergenekon’da 9 talebimiz var

"BİZİM bakanlıktan çeşitli taleplerimiz oldu. Orada yapılan, insan haklarını ihlal eden bazı davranışlar nedeniyle yargı yoluna başvurulmasını istedik. Bu kararlar nelerdir?

1- Dinleme konusunda biliyorsunuz Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Jandarma’nın dinlemesiyle ilgili bir kararı vardı. Biz diğer birimler yönünden de yargı yoluna başvurulmasını istedik.

2- Arama kararlarını vermeye yetkili makam neresidir? İstanbul mudur yoksa aramanın yapılacağı yerlerdeki mahkemeler midir? Yani İstanbul kendi yargı çevresi dışında kalan yerler için arama kararı verebilir mi? Bu konu Türkiye’de tartışılıyor, bunların gündeme getirilmesi de iyi oluyor.

3- İtirazları kim inceleyecek? Mahkeme mi inceleyecek? Yoksa heyet başkanları mı inceleyecek? Bunun irdelenmesi lazım. Yeni kanunda bu konuda bir madde yok. Bir yanlışlık varsa düzeltilmesini istedik. Bu konu da Türkiye’de tartışılıyor.

4- Adalet müfettişlerinin talepleri üzerine verilen dinleme kararlarının yasal olup olmadığının irdelenmesini istedik. Bunlar müdahaleyse bundan sonra yorumu da ona göre yaparsınız.

5- Mahkemenin tutanakların şüphelilere ve müdafiilerine verilmeyeceğine ilişkin kararı var. Bu konulara kim karar verecek? Türkiye’deki yargı birliğini kim sağlayacak? Yüksek Yargıtay’a konuyu götürün dedik. Bunda ne var? Biz moda tabiriyle açılım yapıyoruz. Hukuku açmaya çalışıyoruz.

6- Sadece arama kararı veriliyor, insanlar yakalanıp götürülüyor. ’Bunlar yasal mı değil mi?’, ’Cumhuriyet savcıları kendi alanları dışına gidip ifade alabilir mi?’ dedik.

7-’Soruşturmayla ilgili hukuki ve fiili bağlantısı olmayan kişi ve olaylarla ilgili suçlamaların aynı kapsamda değerlendirilmesi yasal mı değil mi?’ dedik. Bu ülkede yıllarca PKK ile ilgili, DHKP-C ile ilgili soruşturmalar yapıldı. Hepsi bir dosyada mı birleştirildi?

8-Birtakım bilgilerin yayın organlarına verilmemesini, insanların peşinen suçlu ilan edilmemelerini, şüphelilere haklarındaki suçlamaların somut olarak bildirilmesini, şüphelilerin savunma hakkının kısıtlanmamasını istedik.

9- Bunları istemişsek, bunların ardında ne aranabilir? Lütfen söyleyin. Bunlar açılımdır. Avrupa Birliği müktesebatında bizden istenen açılımlardır. Bunların tartışılması gerektiğini düşünüyorum."

İDDİA: HSYK, Ergenekon soruşturmasını etkilemeye çalıştı.

YANIT: Böyle bir niyet olmadı.

Geçmişte yaptığım hizmetler ve icraatlarla terör ve çıkar amaçlı suç örgütlerinin hedefi olmuş bir kişi olarak, şahsıma yöneltilen suçlamaları hak etmediğini düşünüyorum. Gerek benim, gerekse HSYK’nın, hiçbir soruşturmayı önleme niyeti ve gayreti olmamıştır ve olmayacaktır. Bu iddialar hangi delillere dayanılarak ileri sürülmektedir. Komplo teorileriyle uğraşmayalım. Yargı çok büyük yaralar alıyor. Hukuk hepimiz için gerekli.

Ortada terör örgütü olarak adlandırılan var, terör örgütü diye bir şey yok. Bu mahkeme kararıyla ortaya çıkacaktır. Bugünden lütfen insanları mahkûm etmeyelim. Yargı hepimize lazım, hukuk hepimize lazım. Önfikirli olmayalım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!