Güncelleme Tarihi:
AŞINIZI OLUN ÇAĞRISI YAPIYORUM
“Aşı tedariki konusunda oldukça iyi noktadayız. Toplam aşı sayısında 87 milyonu geçerek ülkemiz nüfusunu çoktan geride bıraktık. Ülkemizde bazı kesimlerin aşıya tereddütle yaklaştığını görüyoruz. Aşı çalışmaları gönüllülük esasına göre yürütülecektir. Virüse karşı aşı dışında bir korunma yöntemi bulunmuyor. Aralarında Ankara ve İzmir’in bulunduğu 33 ilimiz aşılamada yüzde 75 sınırını geçerek mavi listeye girdi. Tüm vatandaşlarıma bir kez daha aşılarını derhal olmaları çağrısında bulunuyorum. Eylül ayında okullarına kavuşmayı bekleyen milyonlarca öğrencinin geleceğini bu konuda kat edecek mesafeye bağlı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
ZORUNLU PCR TESTİ
Okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen ve personelin haftada en az iki defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aşı olmayan üniversite öğrencileri ve çalışanlardan düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz. Uçak ve otobüs yolculuğu, konser, tiyatro gibi toplu olarak bulunulan faaliyetler için zorunlu PCR testini devreye alacağız. Ülkemizde zorlamaya ihtiyaç duymadan vatandaşlarımızın kendi istekleriyle aşılarını olacağına inanıyorum. Son dönemde tokalaşma sarılma gibi kültürümüzde var olan selamlaşma yöntemlerinin arttığı görülüyor. Vatandaşlarımdan bir müddet daha bu konuda sabırlı olmalarını istiyorum.”
YANAN ALANLAR TURİZME AÇILMAYACAK
Yanan ormanlarımız anayasamızın 169. maddesine uygun şekilde tekrar canlandırılacak tarım ve turizm dahil kesinlikle başka amaç için kullanılmayacaktır. Yanan yerleri en kısa sürede yeniden ağaçlandıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu büyük afetten gereken dersleri elbette çıkardık. Orman yangınlarıyla mücadele konusunda planlar ve uygulamaları gözden geçirerek böylesine büyük afetlere karşı daha hazırlıklı olunmasını sağlayacağız. Özellikle sorumlu kurumların kapasitelerinin genişletilmesi için kapsamlı çalışma yapılacak.
MAĞDURİYETE İZİN VERMEYİZ
Sel felaketinin izlerinin silinmesi için AFAD bünyesinde kampanya başlattık. 7 milyon 430 bin liralık katkıyla bizler de kampanyaya iştirak etme kararı aldık. En büyük üzüntümüz can kaybının çok olmasıdır. Buradan bölgedeki vatandaşları sel baskınlarına karşı dikkatli olmaya, kurumları tedbirleri arttırmaya davet ediyorum. Ülkemizin deprem, sel, heyelan, yangın, kuraklık dahil her türlü tabi afete karşı müdahale konusunda iyi bir hazırlığı vardır. Bu konuda sorumluluk sahibi kurumlarımız ülkemizin sınırlarını aşan başarılara imza atıyor. Ancak yaşadığımız hadiseler kapasitemizi daha geliştirmemiz gerektiğine işaret ediyor. Felaket ne kadar büyük olursa olsun devletin hazırlığının ona göre artması gerekiyor. Yanan her ağacın yerine fazlasını dikeceğiz, yanan her evi yeniden inşa edeceğiz. Selin yıktığı her binayı daha sağlamıyla ayağa kaldıracağız. Hiçbir mağduriyete, mahrumiyete fırsat vermeyeceğiz.
SOSYAL MEDYAYA DÜZENLEME GELECEK
Önemli olan birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkmamızdır. Siyasetçisinden gazetecisine sosyal medya trolünün yalanla, çarpıtmayla, tahrikle nasıl milletimizin acısını istismara yeltendiğini unutmayacağız. Meclis’in açılmasıyla birlikte Avrupa’dakine benzer bir sosyal medya düzenlemesini gündeme getirerek kirliliğin önüne geçmekte kararlıyız. Kim kiminle yürürse yürüsün biz milletimizle hedeflerimize yürümeyi sürdüreceğiz.
ÖNCELİK VATANDAŞIN GÜVENLİĞİ
Bu topraklara gelip de zorla yüz geri edilen hiç kimse yoktur. Yakın coğrafyamızda istikrarsızlıklar, savaşlar, katliamlar Anadolu’ya yeni bir göç dalgası başlattı. Bir süredir Güney Asya’daki istikrarsızlıktan kaçarak çoğu buradan Avrupa’ya geçmek için ülkemize gelenler bulunuyor. Türkiye elbette isteyenin istediği gibi elini kolunu sallayarak girip çıkabileceği sahipsiz bir ülke değildir. Devletimiz öncelikle 84 milyon vatandaşının güvenliğinden sorumludur. Biz sadece kendimizi düşünerek kapımıza gelenlere sırtımızı dönecek cibiliyette karakterde bir toplum değiliz. Ülkemiz 3.6 milyonu Suriyeli sığınmacı, 1 milyon 100 bini ikamet sahibi yabancı olmak üzere yaklaşık 5 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.
300 BİN AFGAN VAR
Sınır güvenliğini arttırmak için devam ettirdiğimiz çalışmaları hızlandırdık. Özellikle İran sınırımızı güvenlik duvarı kanal ve elektronik sistemlerle kontrol altına alma çalışmalarında sona gelmek üzereyiz. Düzensiz göçmen sayısını 2020 yılında 122 bine indirdik. Son üç yılda düzensiz göçmenlerin yaklaşık yarısı Afganistan uyrukludur. Halen ülkemizde 184 bin kayıtlı 120 bini kayıtsız olmak üzere 300 bin civarı Afganistanlı olduğunu biliyoruz. Ana muhalefetin dediği gibi 1.5 milyon Afganlı kesinlikle yoktur. Bunların hepsi birer yalan.
TALİBAN'IN KURACAĞI HÜKÜMETLE GÖRÜŞME
Bir süredir Amerika’nın çekilmesi sonrasında Afganistan’da inisiyatif üstlenme noktasında görüşmeler yapıyoruz ancak bu görüşmeler neticelenmeden Taliban neredeyse ülkenin tamamını kontrolü altına aldı. Gerekirse Taliban’ın kuracağı hükümetle görüşüp ortak gündemleri konuşacağız. 5 bin vatandaşımızdan geri dönmeyi talep eden 500’ü ile 83 yabancıyı ülkemize getirdik. Düzensiz göçmenlerin ülkemizde yol açtığı huzursuzluğun farkındayız.
MÜLTECİ AMBARI OLMAK GİBİ GÖREVİMİZ YOK
Münferit birtakım hadiselerin sosyal medya aracılığıyla farklı takdim edilmesini iyi niyetli bulmuyoruz. Muhalefetin nefret söylemlerini tehlikeli olarak değerlendiriyoruz. Türkiye elbette yolgeçen hanı değildir. Bu ülkenin kanunlarına kurallarına uymayanların kaos çıkartacak tavırlar sergilemesine asla izin vermeyiz. Bu tür davranış içine girenler yakalanarak sınır dışı edilmektedir. Ülkemizde hukuk herkes içindir, misafirlerimiz de bunun dışında değildir. Ancak düzensiz göçmenleri kendi kirli gündemlerine meze etmek isteyenlere göz yummayız. Bu sıkıntıları yakında büyük ölçüde çözeceğiz.
AVRUPA BU SORUNUN DIŞINDA KALAMAZ
Şu gerçeği Avrupalı dostlarımıza hatırlatmamız gerekiyor. Avrupa sırf kendi vatandaşlarının güvenliğini korumak için sınırlarını kapatarak bu sorunun dışında kalamaz. Avrupa bu tutumuyla insani değerlere de sırtını dönüyor. Türkiye’nin Avrupa’nın mülteci ambarı olmak gibi görevi, sorumluluğu mecburiyeti yoktur. Biz sınırlarımızı güçlü şekilde kapattıktan sonra bu insanların diğer kanallardan nereye gideceği kendi bilecekleri iştir. Bu insanlardan dilimizi öğrenerek sosyal uyumu sağlayarak ülkemizde kalacak elbette olacaktır ama bunu başaramayanların ülkelerindeki durumun iyileşmesine paralel şekilde evlerine dönüşlerine yardımcı olmak kendi vatandaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun gereğidir. Afganistan’a gönderdiğimiz kişi sayısı 235 bini bulmuştur. Misafirlerimizden suç işleyenler olursa onlar da hukuk önünde hesap verirler. Bunun dışındaki yöntemlerin ülkemize yakışır tarafı olmadığının altını çizmek istiyorum.