Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2005 00:00
Şaka olsa gerek! Şaka di mi? Öyle sandım, ama değilmiş. Ciddi ciddi söylemiş… IMF’nin demir leydisi, birinci başkan yardımcısı Anne Krueger, Türkiye ekonomisi ile ilgili sıkıntılarını dile getirirken asgari ücretin yüksek olduğunu söylemiş.Bu söz üzerine gazetecilerden gelen “Siz bu parayla geçinebilir misiniz?” sorusuna verdiği yanıt ise daha bir şık: “Kararlılıkla! Geçinmek zorundasınız, pek çok kişi bundan daha azı ile geçiniyor. Eğer zorundaysanız, zorundasınızdır.” Hatırlarsanız bu hanım daha önce de emekli maaşlarından vergi alınması önerisini getirmişti. Bu öneri büyük tepki görmüş ama yine de sesiz sedasız emekli maaşlarına minik bir diş atılmış ve küçük de olsa emekli maaşları vergilendirilmişti. Anne Krueger’ın bu sözlerine kim nasıl bir yanıt verecek acaba diye düşünüyorken Türk-İş Başkanı Salih Kılıç’tan gayet anlamlı bir yanıt geldi: “Bu sözler Türkiye gerçeğinden uzak. Açlık sınırının 520 YTL olduğu bir ülkede 350 YTL yüksek sayılamaz. Türkiye, ne bir Afrika ülkesi, ne de bu ücretlere layık.Buyursun Anne Krueger asgari ücret ile yaşamaya çalışsın. Sapanca’da, babamdan kalma bir arsam var. Üstelik suyu, sütü, yumurtası da bedava. Gelsin bu şartlarda, o parayla geçinebiliyorsa geçinsin.” “Türkiye ekonomisi büyüyorken neden bir türlü ekonomik refah toplumun geniş kesimlerini kapsamıyor, neden işsizlik artmaya devam ediyor ve neden yoksulluk ve ona bağlı olumsuzluklarda bu denli büyük bir artış var” sorularına yanıt arayanlar artık arayışlarına bir son vermiştir umarız. Çünkü uyguladığımız ekonomi politikası toplumsal refahı hedeflemiyor. Hedefimiz Türkiye’nin borcunu demesi. Bütün ekonomik dengeler bunu amaca yönelik kuruluyor. Gerçi sıradan bir akşam yemeğinde ödediği fatura bir gecekondu kirasına varan bizlerin Türkiye’deki sıkıntının boyutunu gerçekten anlamamız mümkün değil. Ama yine de Anne Krueger’in bu sözlerinin ne manaya geleceğini az çok tahmin edebiliyoruz. Hele de üç yıllık yeni bir stand-by’ı imzalamamıza bir-iki gün kalmışken… Krueger diyor ki, “Vergiden bunaldıysanız daha durun. Gelecek üç yıl içinde yepyeni vergiler sizi bekliyor.” Hatırlarsınız 2005 itibariyle yeni bir vergi dalgasının geleceğini söylemiştik. Krueger’in sözleri ise bu yıl bitmeden ikinci bir vergi dalgasının geleceğini müjdeliyor! Krueger diyor ki “Ücretlere zam mı bekliyorsunuz. Olmaz. Hatta belki kesintilere bile hazırlanın.” Malum rekor büyümemizin anahtarı verimlilik artışı. Bunun Türkçe’si ise üç kişinin işini bir kişinin yapması, daha düşük ücret ve daha uzun çalışma saatti. Burada iyileşme bir yana işçinin daha “verimli” çalışması bile istenebilir. Nasıl olsa dışarıda toplam işgücünün yüzde 11,5’i oranında bir işsiz ordusu bekliyor. Siz yapmazsanız onlar yapar. Krueger diyor ki “Eğitime, sağlığa, altyapıya ekonomiyi ve ülkeyi daha sağlam tutacak diğer yatırımlara para ayrılmasını sakın beklemeyin.” Açlığa alışacağınız gibi, hastalığa, cahilliğe ve düşük yaşam standartlarına de alışın. Krueger diyor ki “Gerekirse sürünün, ama bize ve diğer kreditörlere olan borcunuzu ödeyin. Bunun için de bütçeniz geçen 3 yıl boyunca olduğu gibi gelecek üç yıl ve hatta ondan sonraki yıllar boyunca da faiz dışı fazla vermek zorunda.” Yani yemeyin içmeyin ve biriktirin. Belki toplam 350 milyar dolar olan borcunuz ve faizini ödeyebilirsiniz. Kısacası IMF Türk halkının ancak ölmeyecek kadar bir ücretle yaşamasını ve borcunu ödemeye devam etmek için ölümüne çalışmasını istiyor. Sadece bununla kalsa iyi. IMF başka şeyler de istiyor. Örneğin vergi sistemimizi beğenmiyor. Bu konuda haklı da. Ama reform adı altında düyun-u umumiye benzeri bir yapı getirmek istiyor. Gelir İdaresi Kanun Tasarısı ile Türkiye’nin vergi idaresi, Maliye Bakanı’nın atayacağı bir kişinin başında bulunduğu bir kuruma devrediliyor. Bu kurumun ve atanan kişinin hangi hükümet gelirse gelsin IMF için çalışmak zorunda olacağını kimse görmek istemiyor. Peki hükümet bunlar karşısında ne diyor? IMF anlaşmasının imzalanacak olmanın borsa açısından iyi olacağı muhakkak. Hatta Diğer mali piyasalar da imza atıldıktan sonra ciddi bir rahatlama yaşayacak. Hele bir de şu Fransa referandumu atlatılsın, Ermeni Soykırımı iddialarıyla ilgili uluslar arası hezeyan dinsin o zaman piyasaların ne kadar hızlı yükselmeye ve yatırımcıya para kazandırmaya başladığını görecek ve şaşıracaksınız. Hatta şu anda bile piyasada büyük paralar kazanılıyor. Borsada da bono piyasasında da ve hatta dövizde bile fiyatlar her iki yönde ilerlerken de para kazanabilirsiniz. Hele son iki aydır yaşadığımız dalgalı piyasada… Evet, 11 Mayıs’taki IMF İcra direktörleri toplantısı sonrasında Türkiye’nin yeni stand-by anlaşması için gönderdiği Niyet Mektubu onaylanacak ve 10 milyar dolarlık borç kullanmamızı sağlayacak yeni anlaşma yürürlüğe girmiş olacak. O gün hem TV’lerde hem de gazetelerde bu anlaşmanın büyük bir başarı olarak lanse edildiğini göreceğiz. Ama bu kutlamalar sadece nüfusun çok küçük bir kısmını memnun edecek. Geri kalan 60 milyon civarı insan, “belki bir gün her şey düzelir diye” çekmeye gönüllü oldukları ya da mecbur kaldıkları sıkıntıların daha ağırlarına katlanmak zorunda olduklarının bilinci ile sabretmeye devam edecek. KUTU KUTU KUTU Bu hafta ekonomide neler konuşulacak? Bu arada ekonomini çevrelerinin bu aralar neleri tartıştığını merak edenlere de küçük bir hizmet yapalım ve başlıkları aktaralım. İşte bu haftanın en çok konuşulacak konuları: - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu pazartesi Toplanıp Salı sabahı faiz kararını açıklayacak. Bu kez faiz indirimi gelmesini beklemiyoruz. Çünkü son üç aydır enflasyondaki hafif de olsa trend yükselişi gösteriyor. Merkez Bankası hem enflasyon artarken hem de küresel riskler sürerken faiz artırımına gitmekten çekinebilir.- 11 mayıs’ta IMF İcra Direktörleri Kurulu toplanarak 2005-2007 dönemini kapsayan 10 milyar dolar borç içeren yeni stand-by’ı onaylayacak. Ayrıca bu toplantıda 2006’da ödememiz gereken 3.7 milyar dolar da 2007’ye ertelenecek. - ABD’de Perşembe günü parakende satışlar ve Cuma günü Michigan endeksi açıklanacak. Ne demek olduklarını ile anlamadan bütün piyasa bu rakamların beklentiler dahilinde olup olmadığını takip edecek. Rakamlar beklentiler dahilinde gelmezse tribe girecek. - Hazine 11 mayıs’ta 5.5 milyar YTL iç borç ödemesi yapacak ve bunun ikin iki ya da üç ayrı ihale ile borç arayacak. - Mart ayı Sanayi Üretim Endeksi, - Nisan ayı Konsolide Bütçe verileri ve - Nisan ayı İktisadi Yönelim Anketi sonuçları açıklanacak. NOT: Geçen hafta Forum İstanbul toplantıları nedeniyle Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri yazamadım. Özürlerimi sunarım ama orada bir çok önemli konuyu takip etme fırsatımız oldu. En kısa zamanda kapsamlı bir Forum İstanbul yazısı yazacağım. Söz.
button