Güncelleme Tarihi:
İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmaya sanıklar Ömer Caniklioğlu, Niyazi Özdemir, Mehmet Rıfat Çağal, Temel Emrah Bıyıkoğlu ile Zühal Dalkılıç katıldı. Dönemin TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı olan sanık Aliseydi Karaoğlu ise duruşmaya katılmadı. Duruşmada kazada ölen üniversite öğrencisi Hıdır Ali Genç'in yakınları ile kazada hayatını kaybeden Vahdet Biçer'in kardeşi Hüseyin Biçer'in avukatı hazır bulundu.
"HERHANGİ BİR KUSURUMUZ OLMAMIŞTIR"
Sanıklardan Ömer Caniklioğlu savunmasında, 2005 yılından beri TOKİ'de memur olarak görev yaptığını belirterek "İstanbul Uygulama Dairesi Başkanlığı'nda görev yapıyordum. 7 No'lu Uygulama Şube Müdürü olarak Mayıs 2013'de görevlendirildim. Tapu devri ile ilgili husus benim göreve başlama tarihimden daha önceki bir husustur. Bu konuda bilgi sahibi değilim. Bizim görevimiz projeye uygunluğa ilişkindir" dedi.
Caniklioğlu, "İş güvenliği ile ilgili herhangi bir yükümlülüğümüz bulunmamaktadır.Bu Çalışma Bakanlığı'nın müfettişlerinin görev alanına girmektedir. Onlar tarafından gerekli denetim yapılmaktadır. Tapu devriyle ilgili benim birimimin herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır. 24 saat çalışma izni çıkartılması da tarafımızca sağlanmış bir şey değildir. Valilik kararıyla yapılmaktadır. İdaremizin bu konuda bir yetkisi ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Görevimizi icra ederken herhangi bir kusurumuz olmamıştır" diye konuştu.
"SÖZLEŞMEDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUK YOK"
Sanıklardan Niyazi Özdemir, söz konusu inşaat sözleşmesinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idarelerinin sözleşmeden kaynaklanan bir sorumluluğu olmadığını söyledi. Özdemir, "4 No'lu Daire Başkanı olarak görev yaptığım dönemde ilgili şube müdürü ve personellerimiz tarafından işin projesine, şartnamesine göre denetim yapılmıştır. Bunun ispatı da ortaya çıkan eserin kalitesidir. Kaliteden kastımız inşaatin niteliğidir" dedi.
"ASANSÖR FİRMASI VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANININ UHDESİNDE"
Asansörün düşmesinin o aşamada asansör firması ile işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanının görevi uhdesinde bulunduğunu belirten Mehmet Rıfat Çağal, "Şayet orada bir kolon çökmüş olsaydı veya kullanılan asansör iskan alındıktan sonra düşseydi veya kalıp çökseydi burada bir eksiklikten ve görevimizi yapmadığımızdan bahsedilebilirdi. Ancak bu olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Bizim görev tanımımıza göre söz konusu kaza ile ilgili bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır" diye konuştu.
BİZİM SORUMLULUĞUMUZDA DEĞİL
8 No'lu Uygulama Şube Müdürü olarak 30 Aralık 2013'de görevlendirildiğini belirten sanık Temel Emrah Bıyıkoğlu, "Söz konusu şantiye 7 No'lu uygulama şube müdürlüğünün görev alanında bulunmaktaydı. Ben bu şubede görev yaptığım dönemde işin projesine, şartnamesine, yönetmeliklerine uygun olup olmadığı denetlenmiştir. Kaba inşaat devam ettiği için zaten şantiye denetimlerimizde uygunsuz bir durum görüldüğünde proje müdürüyle temas kurulup inşaat durdurulmuş, eksiklik giderildiğinde inşaat devam etmiştir. Bunun dışında herhangi bir eksiklik olduğuna ilişkin bir şey yoktur" dedi.
Asansör yük çekmek veya insan çekmek için kullanıldığını belirten Bıyıkoğlu, "Dolayısıyla iş makinası niteliğindedir. Bu nedenle bizim sorumluluğumuzda değildir. Tapu devri bizim dairemiz görev alanında değildir. 24 saat çalışma izni ile ilgili de daire başkanlığımızın herhangi bir dahli yoktur. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
"GÖREVİMİ YERİNE GETİRDİM"
O tarihte 7 No'lu uygulama dairesinde mimar olarak görev yaptığını belirten Zühal Dalkılıç, "2015 yılında emekli oldum. Daire başkanım ve müdürüm tarafından belirtildiği şekilde görev tanımlarına uygun olarak gerekli denetimlerde bulundum. Benim görevim görev tanımları çerçevesinde mimarinin uygunluğunu, kullanılan malzemenin şartname çerçevesinde uygunluğunu kontrol etmektir. Bu görevimi de yerine getirdim. İş güvenliği uzmanı değilim. Bu anlamda bir sorumluluğum da yoktur" dedi.
AĞIR CEZADAN BİRLEŞTİRME GÖRÜŞÜ SORULACAK
Mahkeme, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçundan 25 sanığın yargılandığı dava ile bu dava arasında fiili ve hukuki bağlantı olduğu gerekçesiyle istenen birleştirme talebiyle ilgili olarak Ağır Ceza Mahkemesi'nden görüş alınmasına karar verdi. Sanık Aliseydi Karaoğlu'nun talimatla ifadesinin alınmasına karar veren mahkeme duruşmayı erteledi.
İDDİANAME...
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Aliseydi Karaoğlu da dahil 6 TOKİ görevlisi için "Görevi kötüye kullanma" suçundan 6'şar aydan 2'şer yıla kadar hapis isteniyor.