Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2017 21:47
İlk ortaya çıktığı dönemde “ölümcül” kabul edilen HIV/AIDS’de küre yaklaşıldı.
Tedavideki gelişmelerle Dünya Sağlık Örgütü’nün öldürücü hastalıklar listesinden çıkararak kronik hastalıklar arasına aldığı HIV enfeksiyonu tedaviyle kanda virüs saptanamaz düzeylere inince bulaşma da olmuyor. HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Fehmi Tabak, “Bu yıl tedavide çok önemli değişiklikler oldu ve olmaya devam edecek. Çalışmalar gösterdi ki tedaviyle kanda virüs saptanmadığı zaman, bulaştırıcılık da olmuyor” dedi.
ERKEN TANI HÂLÂ ŞART!HIV enfeksiyonu tedavisinde gelinen noktada bir adım sonrasının ‘kür’ olduğunu belirten Prof. Dr. Tabak, günde 1-2 tabletle hastalığın kontrol altına alınabildiğini söyledi. Hastaların yaşam süresinin, kendi yaş gruplarının yaşam süresini yakalamak üzere olduğunu belirten Prof. Dr. Tabak, şunları söyledi: “Enfeksiyonun doğası gereği son evrelere gelene kadar, yani bağışıklık sistemi çökene kadar her hangi bir belirti ve bulgu vermeyebilir. Günümüzün sorunu hastalarımıza bu evrelere gelmeden tanı koyulamaması ve dünyada bugün için tahmin edilen 36 milyon hastanın ancak yarısının tedaviye ulaşabiliyor olması. Geldiğimiz noktadan kür edici, yani virüsün vücuttan tamamen yok olacağı tedavilere ne kadar sonra ulaşacağımızı bilemiyoruz ama bugün ki tedavilerin kür tedavilerine bir köprü olduğu ve hastalarımızın çoğunun kür tedavilerine erişeceğine inancım var.”
Tedavideki değişimlerle gelinen nokta, “Test et, pozitif ise tedaviye başla.” Erken dönemde tedaviye başlandığında hastalığın ileri evresi olan
AIDS’e dönüşme ihtimali neredeyse kalmadı. Prof. Dr. Tabak, “HIV enfeksiyonunu AIDS’ten ayırmakta yarar var. AIDS ‘Edinilmiş Bağışıklık Yetersizlik Sendromu’ anlamına geliyor. Bu evrenin özelliği bağışıklık sistemi çok zayıfladığı için fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserlerin ortaya çıkması. Hatta AIDS evresinde gelen hastalarımızın birçoğu tedaviyle bu evreyi atlatarak hayatını sağlıklı olarak sürdürebiliyor” diye konuştu.
TESTİN HAYATİ ÖNEMİ VARTedavinin ilk koşulu tanı konulması. Tanı için hemen hemen her laboratuvarda bulunan tanı koydurucu testi yaptırmak lazım. Ancak hastalık açısından risk taşıyanlar çok değişik nedenlerden dolayı test yaptırmıyor. Prof. Dr. Tabak, “Bunun için ‘Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri’nin sayısı arttırılmalı. Bu merkezlerde ücretsiz ve gizlilik esasları içerisinde HIV test hizmetinin sunulmasının hayati önemi var” diyor. Dolasıyla homoseksüel veya heteroseksüel korunmasız ilişkisi olanlar, kuşkulu kan teması bulunanlar ve damar yoluyla uyuşturucu kullanmış veya kullanmaya devam edenlerin mutlaka test yaptırmaları gerekiyor.