Güncelleme Tarihi:
Yasemince dizisindeki, ‘‘Sürahi Hanım'ın gelini’’ rolüyle gönüllerde taht kuran tiyatro ve sinema sanatçısı Asuman Arsan, yalnız yaşadığı evinde ölü bulundu. Astım ve şekeri olan sanatçının geçirdiği kriz sonucu öldüğü sanılıyor.
TİYATRO ve sinema sanatçısı Asuman Arsan dün sabah 07.00'de evinde kızkardeşi tarafından ölü bulundu. ‘‘Yasemince’’ adlı televizyon dizisinde ‘‘Sürahi Hanım'ın gelini’’ rolünü oynayan, astım ve şeker hastalığı olan sanatçının kriz geçirdiği, bu nedenle de öldüğü tahmin ediliyor. Asuman Arsan, Çiçek Taksi dizisinin ikinci bölümünün çekimlerinden sonra önceki gün 17.00 sıralarında Cihangir Güneşli Sokak 29/3 numaradaki Arzu Apartmanı'nda 22 yıllık kiracısı olduğu evine geldi. Kapıdan girerken karşılaştığı komşusu Necip Koyun'a, ‘‘Astım krizi yine yolda yakaladı’’ dedikten sonra evine çekildi.
KÖPEĞİ HABER VERDİ
Astım, bronşit, şeker ve yüksek tansiyondan şikayetleri olmasına rağmen çok sigara içen Arsan'ın dairesinin ışıkları sabaha kadar sönmedi. Terrier cinsi köpeği Cicim, kapıyı tırmalayıp, havlamaya başladı. Şüphelenen komşular zili çalmalarına rağmen kapıyı açan olmadı. Evsahibi Melahat Güntürk, Asuman Arsan'ın Şişli'de oturan ablası Madalet Arsan'ı aradı. Hemen eve gelip yedek anahtarla kapıyı açan Madalet Arsan, 63 yaşındaki kardeşini oturma odasındaki koltuğunda ölü olarak buldu. Asuman Arsan'ın, sağlığı sırasında tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı'na bağışladığı öğrenildi. Yasemince dizisinde Asuman Arsan'ın eşi rolünde oynayan Dursun Ali Sarıoğlu, ‘‘Dün 2'nci bölümünü çektiğimiz Çiçek Taksi setinde beraberdik. Çekim sonrası balık alıp, ablasına gideceğini söyleyip, ayrılmıştı. Demek buraya kadarmış’’ dedi. ‘‘İtilmiş’’ tiplemesi ile tanınan İlyas İlbey de gelerek, cenazenin taşınmasına yardım etti.
TEK BAŞINA YAŞIYORDU
Komşuları ‘‘Abla’’ dedikleri Asuman Arsan'ın cenazesinin evden çıkartılması sırasında gözyaşlarına boğuldular. Arsan'ın evinde oksijen tüpü bulundurduğu ve nefes açıcı sprey kullandığı öğrenildi. Arsan'ın cenazesi pazartesi günü düzenlenecek törenden sonra toprağa verilecek. Ani ölümü sanat camiasında şok etkisi yaratan sanatçı yıllardır tek başına yaşıyordu. Bir dönem sürekli baş rollerde oynayan, sanatçı kimliği ve kişiliğiyle birçok meslektaşına örnek olan Asuman Arsan, ‘‘Darbukatör Baryam’’ın eli maşalı, sürekli göbek atan kayınvalidesi Diken Remziye, ‘‘Haşlama Taşlama’’ ve ‘‘Yasemince’’ dizilerindeki Sürahi Hanım'ın gelini tiplemeleriyle belleklerden silinmeyecek. Asuman Arsan'ın ölümünden çok etkilenen Müjdat Gezen, ‘‘Asuman ile 1963 yılında Muammer Karaca Tiyatrosu'nda tanıştım. Yani 35 sene önce. Kendisiyle çok büyük bir aşk yaşamıştık. Ben ondan küçüktüm ama daha sonra bugünlere kadar sürecek olan dostluğumuza dönüşen çok güzel sevgi saygı dolu bir aşk yaşadık. Çok üzgünüm’’ dedi. İki yıla yakın bir süre ‘Haşlama Taşmala’da ve ‘Yaseminname’de birlikte çalışan Yılmaz Erdoğan ise ‘‘Çok iyi bir insandı. Hepimizin ablasıydı. Adile Naşit'ten sonra türünün son örneğiydi’’ dedi.
46 YILLIK SANAT DEVİ
1934 yılında İstanbul'da doğan Asuman Arsan, Cibali Kız Ortaokulu'ndan mezun oldu. İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda çocuk oyunlarında rol alarak sahnelere adımını atan Arsan, daha sonra 1951 yılında Ses Tiyatrosu'na geçerek profesyonel tiyatro yaşamına başladı. Behzat Tözün, Halide Pişkin, Reşit Baran, Handan Adalı, Nevzat Okçugil ve Toto Karaca gibi çok değerli isimlerin arasında yetişti. 46 yıldan beri sanat dünyasında olan, oyunlarda, müzikallerde, filmlerde ve televizyon dizilerinde rol alan sanatçı ilk aşkı 17 yaşında kendisinden 21 yaş büyük olan Muzaffer Hepgüler'de tattı. 1955 yılında onunla evlendi ve beş buçuk yıl evli kaldıktan sonra ayrıldı. İkinci evliliğini Ümran Ertok ile yaptı, fakat bu evliliği 3.5 ay sürdü.
Haşmet...Söyle şu kadına ölmesin...
Türk insanının aile içi ilişkisini oldukça çarpıcı bir mizah diliyle ele alan ve milyonları ekran başına bağlayan ‘‘Sürahi Hanım’’, dünyayı zindan ettiği geliniyle bir daha kavga edemeyecek. Çünkü o gelin, Sürahi Hanım'a olmasa da, acı içindeki hayatına daha fazla dayanamadı. Şimdi ayrılığın ve kavga edememenin acısını gururuyla örtmeye çalışan Sürahi Hanım'ın, titremesine engel olamadığı dudaklarıyla oğluna dönüp, ‘‘Haşmet... Söyle şu kadına ölmesin’’ dediğini duyar gibiyiz.